Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, ES TV ekranlarına konuk olarak ülke gündemini değerlendirdi.
18 Aralık 2020 Cuma tarihi Demokrat Parti açısından önemli bir gündü. Çünkü bir gün önce Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, siyasi hayatına bundan böyle DP çatısı altında devam edeceğini açıklamıştı. Böylece Sayın Gültekin Uysal, Cuma gününü yeni vekillerinin kabul töreni ve diğer çalışmalarıyla geçirdi. Ancak bu yoğun temposu altında Eskişehir'e de gelerek ES TV ekranlarında ülke gündemini değerlendirdi. Kendisiyle 45 dakika planladığımız söyleşimizi 10 dakika fazlasıyla ES TV ekranlarında gerçekleştirdik.
Sayın Uysal ile hem pandemi sürecini hem de yeni vekillerinin DP'ye geçiş sürecini değerlendirdik. Programımızın bu kısmını sizlerle paylaşıyorum. Sayın Uysal ile görüşmemizin ikinci kısmını ise yarın yine Anadolu Gazetesi'nde bulabilirsiniz.
Gültekin Uysal söyleşisini ikiye ayırmama karşın, bazı kısaltmalar yapmak zorunda kaldım. Günlük konuşmanın doğasından gelen bazı aksaklıkları da yazı diline çevirdim. Ancak bunları konuşmanın bütünlüğünü ve akıcılığını bozmadan yaptığımı düşünüyorum.
Umarım mesleki açıdan yüzümü kızartacak bir hata yapmamışımdır. Onun dışındaki küçük bazı hatalarım – varsa eğer – bunları affınıza sunuyorum.
Değerlendirmelerine pandeminin küresel çapta etkileri olduğunu kaydederek başlayan Gültekin Uysal'ın açıklamaların – bütünü bozmadan – ve belli yerlerde kısaltarak Anadolu Gazetesi okurlarıyla paylaşıyoruz.
"Hükûmetimizin, yönetme mesuliyetiyle meseleyi, gerektiği ölçekte ve düzeyde bir ciddiyetle teşhis etmediği kanaatindeyim" ifadelerinde bulunan Uysal, "4 – 5 milyon Suriyelinin olduğu, transit geçiş güzergahlarında olan bir ülkeyiz. Hele biz bir de şubat ayının sonunda, mart ayının başında umreye vatandaşlarımızı gönderdik. O yüzden ben ilk başta iki kritik hata yaptığımız kanaatindeyim. Yani 1) Meseleyi bu ciddiyetle ele almadık. 2) Tedbir olarak da dünyanın dört bir tarafından Suudi Arabistan'a dini vecibelerini yerine getirmek için gelmiş pek çok insanın, zaten pandemi olmasa da her hal döneminde umrecilerde böyle hastalıklar rastlanır. Bilinir bunlar da. O açıdan bazı tedbirleri sonrasında da aldığımız kanaatinde değilim.
O dönemde Afyon Valisini ziyarete gitmiştim. Vali Beyin aktardığı işte "180'e yakın insanımız var. İşte kapılarına polis gönderiyoruz ki, evden ayrılmasınlar..."
Kerem AKYIL – Bizde Hac'dan gelenin elini öpmeye akrabalar, komşular gelir. İşte o öpülen eller...
Gültekin UYSAL – Tabii. Biz Büyük Millet Meclisi'nde de Sağlık Bakanı'nın hani kamuoyunun baskısını yavaş yavaş hissettirdiği, vaka sayılarıyla ilgili... Başından itibaren çok yanlış bir süreç ilerledi. Netice itibariyle bizim nesillerimizin yakın hafızasında olmayan bir pratiği yaşıyor. Öngöremeyeceğimiz, müdahil olamayacağımız. Ama öbür tarafta da 'Tedbir' diyoruz. Sayın Bakan geldi TBMM'de bilgi verdi.O açıdan bakınca muhalefetin bütün unsurları, dilini ısırarak davrandı. Bu tür süreçler bir kriz yönetimidir. İşte bugün açıklanıyor rakamlar. Buna bile şüphe ediyoruz.
Kerem AKYIL – Ben de size bunu soracaktım. Hükûmetlerin halka gerçekleri açıkça anlatması lazım. Çünkü hükûmetin bir yalanı yakalanınca, diğer tüm doğrulara şüpheyle bakılıyor. Sizce hükûmet hastalık hakkında doğru rakamlar mı açıkladı?
Gültekin UYSAL – Kesinlikle paylaşmadı. Bu zaten ortaya çıktı. Bugün paylaşıyor mu? Bu veri dolayısıyla biraz da latife katalım; Haluk Levent'in bir şarkısı vardı, "Bana güvenme sakın: Sabıkam ihanetten" diyordu. Yani sabıkanız... Sadece bu mesele değil. İşte enflasyon rakamları, işsizlik rakamları... Ben Türkiye İstatistik Kurumu'na, "Türkiye İllüzyon Kurumu" diyorum.
Kerem AKYIL – Tabii bu sağlık krizinin yanında bir ekonomik kriz, hatta bir sosyal kriz de gerçekleşti. Avrupa ülkeleriyle mukayese ederseniz bu krizlerle mücadelemiz on üzerinden kaç puan alır?
Gültekin UYSAL – Türkiye hep yedek akçelerini tüketmiş, hep yaz gününü hesaplamış. Yani küresel iklimin, faizlerin düşük, paranın bol olduğu, salgının olmadığı, normal işleyişinde olacağını zannettiğimiz, Merkez Bankası'nın yedek akçelerinden tutun, kamunun bütün finanssal imkanlarına.. Hatta sıfır noktasına gelmişisiz değil mi? İşte bakan değişimi yaşandı Türkiye'de. Cumhurbaşkanı Strateji Başkanı ve bugün Merkez Bankası Başkanı olan Sayın Naci Ağbal'ın sunumuyla, Türkiye'nin swap antlaşmaları dışında rezervlerinin eksi 46 milyar dolara geldiğini öğrendik. Türkiye açıkta yakalandı.
Kerem AKYIL – Peki nerelere harcamışız biz bu paraları?
Gültekin UYSAL – Vallahi bir israf ekonomisi, kaynakların doğru yere harcanmaması. Öncelik sıralarının doğru yapılmaması. Türkiye hem mali hem de beşeri kaynaklarını maalesef doğru istikamete yönlendirememiş. Sağlam bir öngörüye, sağlam bir programa sahip olmadığı için kötü yönetilen bir ülke. Biz 5 yıllık kalkınma planları yapıyoruz. Hatta bunu da aşan bir hedef koydular 'Kızıl Elma' değil mi? Bu kavramları da öğrendiler. Ben öğrendiklerine çok seviniyorum elbette. Orta vadeli programlar yapıyorlar. Biz her 'yeni'nin; tırnak içinde söylüyorum, iyi olduğuna dair toplumsal idrakimizde bir görüş var.
Şimdi burakın bunları bir tarafa. Türkiye'de her yıl 'Atanamayan Öğretmenler'. Bir ülke hangi branşta, ne kadar kişiye ihtiyaç duyduğunu planlayamamış mı? Elbette üniversitelerimiz Anadolu'nun en ücra köşesine kadar dağılsın ki Eskişehir'imiz bu konuda önemli bir çıtayı tutan, bünyesinden etrafındaki tüm illere üniversite çıkartmış bir yer. Bu orada Orhan Hoca'ma da (Prof. Dr. Orhan Oğuz'u kast ediyor) saygılarımı sunarım. Hakkını teslim edelim. Bizim eski milletvekilimiz ve bakanımız.
Hani buradan bile bakınca, bitmek tükenmek bilmeyen bir gündemimiz. Hani buralara gelince ekonomik olarak – maalesef – kötü yönettik. Şimdi yasak savma kâbilinden, küçük bir ilçede bile kiraların ne olduğunu biliyoruz.
Kerem AKYIL – Ben de size onu soracaktım. Hükûmetimizin açıkladığı esnaf yardım paketi yeterli mi?
Gültekin UYSAL – "Almanya bizi kıskanıyor" diyoruz. Türkiye'nin Almanya'da önemli bir diasporası var. Hepimizin memleketlerden tanıdığı eş – dost akrabalar hep oralarda. E bu iletişim ortamında bilgiler artık çok hızlı sirküle oluyor. Sabit giderlerinin yüzde 90'ına kadar destek yapan bir Alman devleti var. Bir de bu tarafında biner lira belirli vatandaşlara yardım yapmışız. Kısa çalışma ödeneği işsizlik fonundan yapmışız. Ama verilere bakarsanız 560 katrilyonluk bir paket. İşte bir takım vergileri almadık, ötelendirdik, yapılandırdık falan... Gönlümüz isterki bireyler, vatandaşlar, bir takım sosyal haklarını, devlet dediğimiz mefhumdan haklarını alsın. Yani vatandaş senelerce vergi vermiş değil mi? Ama öngörülemez bir felaket dediğimiz, mücbir sebep dediğimiz bir olay yaşandığında devlet vatandaşın yanında olmamış.
Kerem AKYIL – Efendim ben programı açarken çok önemli ve yoğun bir gün yaşadığınızı fakat buna karşın bize vakit ayırdığınızı belirtip size teşekkür etmiştim. MHP'den ihraç edilen ve Türkiye genelinde çok tanınan Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt partinize katıldı. Bugün siz de bir merasimle kendisine rozet taktınız. Pek çok parti ve bunların arasında yeni kurulan DEVA ve Gelecek Partileri de var. Sayın Enginyurt'u kendi çatısı altında görmek istedi. Ancak sizin partiniz muvaffak oldu. Bu transferin arka yüzünü bize anlatır mısınız?
Gültekin UYSAL – Enginyurt'un mücadele çizgisine baktığınızda, bahsi geçen partilerin kendisi için bir alternatif olduğunu ben şahsen düşünmüyorum. Tabii Cemal Enginyurt, bir milletvekilliği nasıl yapılır. Temsil ettiği bölgeyi, şehri... Her bölgenin öne çıkmış temayüz etmiş değil mi? Mesela fındık dediğinizde Ordu akla gelir. Nasıl fark yaratıldığını iyi bilmesi gerekir milletvekillerinin. Ki üç gün evvel Tarım Bakanı konuşuyordu. Kendisi orada söz aldı. Soru – cevap kısmında TMO'nun piyasa düzenleyici müdahale alımı yapıyor. Müstahsil aleyhine gelişmeler oluyor. Orada Tarım Bakanı gerekli çalışmaları yaptıklarını ve sürenin uzatıldığını belirtti. Burada vatandaş lehine, milyonlarca insanımızın bütçesini ilgiglendiren bir müdahale. İşte siyasetçi böyle olmalı. Vatandaşın ürettiğini para ettirmek de siyasetçinin vazifesidir.
Kerem AKYIL – Bizler Millet'in vekillerine değil de Genel Başykan'ın vekillerine alışkınız. Bir de Sayın Enginyurt gibi Tunceli Milletvekili Kamer Genç vardı. Biz böjyle vekilleri vatandaş olarak istiyoruz ancak genel başkanlar pek istemiyorlar. Siz Cemal Enginyurt'a, "Sakın onu söyleme" diyecek misiniz?
Gültekin UYSAL – Böyle bir siyasi geçmişi olan bir ismin ölçüleri bellidir zaten. Bugün siyasal partilerin boğucu bir iklimi var. İnsanların kişiliğini sıfırlayan, şahsiyetini hiçleştiren bir iklimleri var. O iklim içerisinde fark yaratacak insan tipolojileri çıkmaz. Hangi bölgeye bakarsak bakalım. Bizim Demokrat parti olarak ölçülerimiz belli. Milletin lehine olabilecek her noktada tavır ve davranış, partimizin genel ölçüleriyle beraber kabulümüzdür.
YARIN:
Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi hakkında ne düşünüyor?
2021'de erken seçim bekliyor mu?
Cumhur İttifakı çatlıyor mu?
Berat Albayrak niye istifa etti?
S – 400 yaptırımları hakkındaki görüşleri
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...