Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Görkemli hatıralar ve özetle medyanın kırk yıllık serüveni…

Serhan Asker Halk Televizyonunda aylardır cumartesi ve pazar günleri, sabahları Görkemli Hatıralar adıyla bir müzik, eğlence, sanat ve tanıtım programı sunuyor

15 Temmuz 2021 09:03
A
a
Sütiş Eskişehir
Serhan Asker Halk Televizyonunda aylardır cumartesi ve pazar günleri, sabahları Görkemli Hatıralar adıyla bir müzik, eğlence, sanat ve tanıtım programı sunuyor.
 
Nerelere gitmedi ki Serhan kardeşimiz? İstanbul, Ankara, İzmir, Malatya - Arguvan, Tunceli- Pertek ve Ovacık, Adıyaman – Gölbaşı, Kastamonu- Cide, Rize - Fındıklı, Artvin, Ordu- Gülyalı, Uşak- Sivaslı, Sivas – İmranlı, Adana, Osmaniye Düziçi Köy Enstitüsü, Elazığ – Harput…
 
Programda neler yok ki?
Yöreyi tanıtma var. Edebiyat eserleri üzerine yorum var. Yazarlar, şairler var. Spor var futbol var, sporcu var. Her yöreden her türden türkülerimiz var. … Program, Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Nerede bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım.” dediği türkülerimizi usta sanatçılarla birlikte sabah sabah evimize getirmek var…
Deneyimli sanatçı ve aydınlarla olası kutuplaştırmaya karşı özenli bir dil ve referans çerçevesi çizilmekte. Bakın Ardahan’daki programda Reis Ateş diyor ki sanat sınıflar üstü bir anlayıştır. Homeros’un, Nazım Hikmet’in veya Necip Fazıl’ın neci olduğu pek de önemli değil. Sanatın güzelliğidir önemli olan…
 
Program aynı anda yayın yapan programlarla kıyaslanmayacak izlenme oranları tutturuyor.  Programın aynı saatlerde yayınlanan diğer kültür, haber ve benzeri tüm programların izlenme oranlarını katladığı görülüyor. Bu sonuçta “Efendim, zaten yaşı belli yaşı geçmiş eski tüfekler izliyor.” görüşü sadece bir tepki gibi duruyor. Programı izleyenler üzerine bir araştırma yapılması, iletişim bilimi ve sosyologlara düşer gibi.
Ancak bir araştırmaya dayanmamakla birlikte tanık olduğum ya da izleme olanağı bulduğum kimi örneklerden ve kimi izleyenlerle ayak üstü söyleşilerden çıkardıklarım şöyle:
Uzun yıllar sadece sahnelerde izlenebilen, çoğu televizyon kanallarının tercih etmediği sanatçılara yer verilmekte.
Program sanat, kültür, gezelim görelim ve edebiyat ağırlıklı bir program olarak öne çıkmakta.
Program Nazım ve Orhan Kemal’den Ahmet Ümit’e değin Türk Edebiyatı’nın tüm usta yazar ve şairlerine yer veriyor. Bu sefer edebiyatseverler de katılıyor.
Program adeta yurt sevgisi aşısı gibi görünüyor. Her hafta yurdun değişik bölgelerinden bir iki kent ya da daha küçük bir ilçeyi adeta gezerek haberdar oluyoruz. Nereleri gezdirmedi ki? Tunceli, Malatya, Ordu, Uşak, Rize Fındıklı, Elazığ, Edirne, Osmaniye… Her yerin içeceğinden çorbasından, ekmeğinden, etinden, sütünden, türküsünden…
 
Program, âdeta demokrasi platformu kurmaya çalışan siyasi anlayışı benimseyen bir fona sahip gibi. Demokrasi, laiklik, sosyal devlet, nitelikli eğitim, okumanın ve edebiyatın önemine değinen mesajlar program boyunca egemen. Çokça tercih edilmesinde bu anlayışları benimseyen kitlelere dinleti tadında verilmesinin de önemli rolü olduğu söylenebilir. Ancak daha geniş bir yelpazeye açılması gerekliliğini satır aralarında Serhan Asker’in yorumlarından da çıkartmak mümkün.
*                   *              *
Gazetecilik ve basın nereden nereye?
Medya 1980’lerden 2020’lere kadar çok farklı noktalara savruldu. 80’li yıllar ülkenin askeri yönetim ve askeri yönetimden çok partili yaşama yeniden geçişin olgu ve sorunlarıyla geçti. Görünen odur ki bugünden düne bakıldığında Uğur Mumcu’dan Mehmet Ali Birant’a oradan Mete Akyol’dan Ali Kırca’ya oradan Mehmet Barlas’tan Nazlı Ilıcak’a kadar birçok farklı çizgide gazeteciyi bir arada izleme olanağı bulduk.
90’lı yıllar radyo ve televizyonda devlet tekelinin kırıldığı yıllardı. Yeni dönemin daha özgürlükçü, daha piyasacı, daha nitelikli olacağı hipotezleri kimilerinde güçlü hipotezler olarak değerlendiriliyordu. İki binli yıllarla özellikle 2010’lu yıllarla birlikte sosyal medya, çok ortamlı iletişim olanakları ile dünya medya bağlamında ayrı bir noktaya savruldu. Son kırk yılda âdeta tek resmî kanallı bir ülkeden çok sayıda televizyon kanalına oradan neredeyse herkesin âdeta birer kanal olduğu bir dünyaya savrulduk ve giderek daha çok savruluyoruz.
Kırk yıllık pratikten kimi dersler çıkarmak zorundayız. Bana sorarsanız şu noktaları vurgulamak durumundayım:
TRT kamu yayıncılığı ile Türkçe’nin doğru kullanımı, sosyal sorumluluk gibi konularda önemli ölçüde hesap verebilir nitelik göstermiştir. Tarafsızlığı sürekli tartışmalı olmakla birlikte 2000’li ve özellikle 2010’lu yıllar son derece kötü örneklerle dolu. Âdeta tek parti yayın organı haline dönüştüğü çok ama çok açık. Tüm bunlara karşılık aktif siyasetin karışmadığı özel ihtisas alanlarında TRT hala örnek yayın kuruluşudur, denilebilir.
* Özel yayıncılık farklı görüşlerin yayılması, demokrasinin gelişimi açılarından kimi beklentileri karşılamakla birlikte sermayenin gücü ve popülizm girdabında önemli sorunlar yaşamakta.
* Eski gazetecilerin gazeteleri veya yayın kuruluşları yerine şimdilerde sahibinin sesi anlayışının baskın olduğu bir dönem yaşanmaktadır.
* Gazetecilerin örgütlenme, haber verme ve mesleki özgürlükleri sürekli irtifa kaybetmektedir.
* Gazetecilik mesleği prestij yitirmektedir.
* Gazeteciliğin özünü oluşturan kamusal görev ve sorumluluk; sahibinin sesine, sahibine ve politik egemene hizmete dönüştürülmüş gibidir.
* Basın yayın dünyasında iktidarın lehine baskın bir tekel oluşturulmuş ve demokrasinin dördüncü kuvveti adeta yerle bir edilmiştir.
* Unutmamak gerekir ki demokrasi, hukuk, adalet bir gün hepimize gereklidir. Güçlü demokrasinin gereksinimi özgür basındır. Özgür basın bağımsız gazeteciler ile gazetecilerin sendikal ve mesleki örgütlenmelerinin güçlü olmasını gerektirir.
* RTÜK ilk kurulduğu normda değildir. Âdeta politik bir kurum olarak çalışmaktadır. Üyelerinin meclisteki partilerin kontenjanlarına göre seçiliyor olması politize edilişinin en temel nedenidir.
*                   *              *
Serhan Asker âdeta bu taktikle bir taşla birkaç kuş vurmakta desek pek yalan olmaz. Merkezde bir televizyon programı ama özde bu toprakların türküleri, mutfağı, edebiyatı, tarihi… Hepsi bir arada. Üstelik derinleştirmeden yalın, anlaşılır, söyleşi tadında…
Sevgiyle, saygıyla dostlukla nice görkemli hatıralar…
Görkemli Hatıralar yoksunluğa yoksulluğa karşı paylaşımı, refahı; karanlığa karşı aydınlığı; zulme ve savaşa karşı barışı; nefret ve kine karşı sevgiyi, saygıyı; bölücülüğe karşı birleştiriciliği; kavgaya karşı kardeşliği savunanların programıdır.
 
Tüm kötülüklere rağmen umutla söylemek gerek Murat Bozoğlu’nun şu dizelerini:
Çoğaltmak lazım
Suda balıkları
Yüzlerde gülümsemeyi
Kalplerde sevgiyi
Dünyada iyi olan güzel olan her şeyi
Serhan Asker’den bellediğimizle bitirelim. Emin Özdemir öğretmenimizin dediği gibi okuyalım, boş çuval dik durmaz.
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi