Son günlerde durmadan gazetecilerin imajı ile ilgili yazılar yazılıyor, her daim konuşulan bazı dedikodular biraz daha su üstüne çıkıyor. Gerçi bu dedikoduları yazanlar bazı şeyleri es geçip direk başkaları üzerinden bir gerçeğe parmak basıyor ama olsun, en azından bu tür şeylerin dilleniyor olması gerçekten güzel bir gelişme.
Ben duruma gazetecilerin değil de, basın mensuplarının imajı gözüyle bakmak istiyorum. Ben gazeteci değil, medya emekçisiyim. Evet, her gün köşe yazıyorum, gazetemize haber yapıyorum ama aynı zamanda bir Radyo ve TV emekçisi olduğum için kendimi gazeteci tanımlaması ile sınırlandırmak işime gelmiyor. Hele ki son günlerde dillendirilen bazı dedikoduları gerçekleştirenlere gazeteci deniyorsa amannn benden uzak olsun bu rütbe.
Söylenenler, konuşulanlar gerçekten uzun zamandır biz basın mensuplarının kendi içinde konuştuğu ve muhatabını bildiği şeyler. Para karşılığı yazı yazanlar, işine gelmediği için arkadaşını işten çıkarttıranlar, dernek danışmanlığı adı altında o derneği haberlerini yaparak hatırı sayılı para kazananlar, spor dünyasında bazı yöneticilerle kurduğu ilişkilerle araba sahibi olup, yönettiği gazetede en ufak bir eleştiriyi yayınlatmayanlar, reklam vermediği için bir fabrikanın haberlerine yer vermeyenler, yöneticisi eleştirdiği için kamu yararına olan bir derneğin icraatlarını sürekli eleştiren gazeteler ve karşı gazetelerden kendi köşe yazarlarına haklı bir eleştiri geldiğinde, kraldan çok kralcı geçinmeye çalışarak kim haklı demeden ağabeylerini savunmak adına saçmalayan yeni yetmeler, bir içki masası hesabıyla haber yaptıranlar gibi onlarca, yüzlerce dedikodu mevcut ortalıkta.
Birileri doğrudur, birileri yanlış ama mutlaka birçoğu doru olan dedikodular bunlar ve bu nedenle Eskişehir basını gerçektende birçok insan tarafından farklı bir önyargıyla değerlendiriliyor ve ne yazık ki insanlar bu yargılarında haklı.
Ancak kimse diğerlerini suçlarken, kendi temizliğinden bahsetmesin. Çünkü bu bireysel ve kümelenmiş fark etmiyor, her yerde mevcut, her kişi ve yer hakkında yapılabilir dedikodular var. Her işletmede kendine göre en iyi ve özel personelini seçip yayıncılık yapıyor. Birileri diğerlerinden önde veya arkada diyemeyiz bu konuda.
O yüzden bu konuda rahatsız olan meslektaşlarımız kelimeleri seçerken dikkatli davranmalı ve kendini kenara koymadan eleştiride bulunmalı diye düşünüyorum. Sen gazeteci ya da basın mensuplarını eleştiriyorsan kendinin de onların bir parçası olduğunu unutmayacaksın, o yüzden kendini ayrı tutma şansın olmadığını bileceksin ve ona göre davranacaksın.
Evet, tespit doğru bu arazi biraz çamurlu ama hepimiz üzerinde oturuyoruz o arazinin ehil edilmesi, o çamurun kurutulması yani başka bir deyişle kentsel dönüşüm yapmak için ne gerekiyor onu düşünmeliyiz. Bu konuda işverenler, siyasetçiler, dernekler, odalar, iş adamları, mevki arzusunda olanların rolü ve nasıl bir yol izlemeleri gerekiyor bunları da konuşmalıyız. Hatta öyle köşe yazılarında değil, çok sesli panellerde, açık oturumlarda falan açık açık konuşmalıyız diye düşünüyorum.
Yoksa kendi içinde serzenen kelimelerden oluşmuş boş bir cümle olarak kalacak bu lakırdılarımız.