Eskişehirspor'un içinde bulunduğu durum, aslında bütün Türk kulüplerinin yaşadığı bir durum. Sıklıkla Eskişehirspor'u Türkiye'nin durumuna benzetiyorum. Bir zamanlar paralar oluk gibi akarken, har vurup harman savurduğumuz için büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Tıpkı 2000'li yıllarda KİT'leri satıp, yetmedi milyarlarca dolarlık krediler alıp, çatır çatır yediğimiz gibi. Üretmeden para harcarsan böyle olur işte. Denemesi bedava. İsterseniz aldığınız maaşın 5 katını harcayabilirsiniz. Kredi kartları sağolsun. Ancak daha sonra başınıza neler geleceğini garanti edemem.
Eskişehirspor da gelen paradan daha çoğunu harcadı ve işler ters gidince ayazda kaldı. Şimdi düzelir miyiz? Açık konuşmak gerekirse 2'inci lige düşmek işimizi çok zorlaştırdı. 1'inci ligde 15 – 20 milyon liralık geliriniz oluyor. Ancak 2'inci ligde kazanacağınız para 3 – 4 milyon lira civarında. Yani bu para dişimizin kovuğuna bile yetmez.
Ben inanıyorum ki Eskişehirspor 1'inci lige tekrar çıkacaktır. Ancak geçmişte yaptığımız hataları tekrarlarsak, borçlarımızı eskeza ödesek bile aynı durumla tekrar karşılaşırız.
Açık söylüyorum; bizi bu duruma eski yöneticilerimizin gafleti ve dalaleti getirdi. Gaflet kelimesinin anlamını herkes bilir. Dalalet ise sapkınlık veya yoldan çıkmak anlamına geliyor. Ki Atatürk iktidar sahiplerinin dalaletinden bahsederken, 'akçeli' iyşlerden kaynaklanan sapkınlıktan bahseder.
Biz Eskişehirspor'u gaflet içinde yönettik. İyi futbolcuları büyük paralara transfer ettik. Bütçemizi aştık ve bu durum hatırlatıldığında, "Hallederiz güzel ağbicim" diye geçiştirdik. Tabii bir de dalalet vardı. Mesela 10 liralık transfere 100 lira verirseniz, o zaman insanın aklına türlü senaryolar gelir. Ve gelen senaryolyarın hiç birisi de hayırlı olmaz...
Dedik ya Eskişehirspor'un durumu Türkiye'ye benziyor. Ne güzel söylemiş Atatürk, "Hatta o iktidar sahipleri gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde olabilir" diye. Eskişehirspor'a baktığımız zaman bile atamızın büyüklüğünü anlayabiliyoruz.
Meclis'e sunulan Güvenlik Soruşturma Teklifi eğer yasalaşırsa, Türkiye için çok ciddi sıkıntılar doğuracak. Zira daha önce iki kez reddedilen bu teklif, akrabaları veya hısımları suç işleyenlerin devlet memuru olmasını engelliyor.
Dünyanın neresine giderseniz gidin suçun şahsiliği ilkesiyle karşılaşırsınız. Alaska'dan Kuzey Kore'ye kadar bütün dünyada suç şahsidir. Yani ber cinayet işledim diye kardeşimi hapse atamazsınız. Yada kayınçonuz suç işlediği için para cezasına çarptırılamazsınız. Suçu kim işlediyse, cezasını da o çeker. Eğer ki eniştenizin suçuna siz öderseniz, nukuk alanında Kuzey Kore'nin bile gerisine düşersiniz.
Siyaset o kadar çirkinleşti ki, siyasilerin eşleri ve kızlarına ağza alınmayacak hakaretler yapılıyor. Son olarak bu iğrenç saldırılardan birine Esra Albayrak muhatap oldu. Cumhurbaşkanının kızı ve Maliye Bakanı'nın eşi olan Albayrak 4'üncü çocuğunu da dünyaya getirmiş. Allah Hamza Salih bebeği analı babalı büyütsün. Şimdi birilerinin Tayyip Erdoğan'la sorunu olabilir. Ancak buradan yola çıkıp saygıdeğer bir hanımefendinin iffetine laf atmak da ne oluyor? Benzer bir durumu Selahattin Demirtaş'ın eşi de yaşamıştı. Güya ahlaklı olduğunu ispat için yeşil top kullanan bir twitter kullanıcısı Başak Demirtaş'a da iğrenç bir süzlü saldırıda bulunmuştu. Bu yapılanlar ne insanlığa ne Türk kültürüne ne dine ne imana sığar. Bu yapılan siyaset değil düpedüz ahlaksızlıktır.
1. lige nasıl çıkıyorsun fifalık olduğun borçları ödemeden. Ödemezsen 2. ligde de puan cezası alacaksın hatta ligden düşürme.
EsEs batıranlar // Gaflet,dalalet hatta ve özellikle hıyanet içinde olanlardır.//
EsEs i kötü yönetimler bitirdi. Düze çıkmak için için öncelikle kulup yönetimi ile ilgili kalıcı değişmez kurallar getirilmeli. Her şey başkanları ağzından çıkacak söze bağlı olmaktan vazgeçilmeli.Kaliteli başkan kaliteli yönetim çıkarmalı..Paraö nemli ama 10 öncesi EsES İN PARALI BAŞKANA İHTİYACI YOKTU. Dürüst işi bilen haramdan korkan EsEs aşığı ve çalışkan başkanlarımız olsaydı süper lide bizde şampiyonluğa oynardık.Sivas başkanı örneği gibi.