Dün çarşıda gezerken simit arabalarındaki rakam gözüme çarptı. Yanlarına yaklaştığımda simidin zamlandığını, bir simidin fiyatının 60 kuruştan 70 kuruşa yükselmiş olduğunu gördüm.
10 kuruş zam yapılmış. Hemen İç Anadolu Fırın İşverenleri Sendikası yönetim kurulu üyesi arkadaşım Mehmet Ağdacı’ya telefon ettim.
‘Ekmek zammını ne yaptınız? Simit 70 kuruş olmuş. Sizde ekmek zammını uygulamaya başladınız mı? Diye sordum.
‘Biz henüz zammı uygulamadık. Halen 250 gram ekmeği 60 kuruştan satıyoruz’ dedi.
SATICIYA 30 KURUŞ BEYİYE VERİYORLAR
Köprübaşı civarındaki bir simit fırını buldum. Sahibini sordum. İçeride kürekçi olan çalışan şahıs;
‘Abi patron yok. Bugün şehir dışında, ama yarın burada olur’ dedi.
Kürekçi ile biraz sohbet ettim.
‘Günde kaç simit üretiyorsunuz?’.
Cevap: ‘İki bin adet’.
‘Bir simidin maliyeti yaklaşık kaç kuruş?’
Cevap: ’38 ile 40 kuruş arasında değişiyor’.
‘Satıcıya ne kadar beyiye, yani kar veriyorsunuz?’.
Cevap: ‘Biz 40 kuruşa veriyoruz. Satıcı ne kadara satarsa satsın karışmayız. Bugün 10 kuruş zamlandı. Zamdan önce 25 kuruş beyiye veriliyordu. Simit satıcıları 60 kuruşa satıyordu. 70 kuruş olunca beyiye 30 kuruşa yükseldi. İşveren aldığı 10 kuruşluk zammın 5 kuruşunu çalışanlara 5 kuruşunu ise satıcılara verdi.’
10 kuruşluk zam simit üreten fırın işletmecisinin cebine girmemiş. Alınan zam satıcılara beyiye ve işçiye gitmiş. Yani simit satanların cebine simit tüketicileri 5 kuruş daha fazla koymaya başladı dünden itibaren.
Simit satanların aldıkları beyiye ücretine baktığımda simit başı 30 kuruş alıyor. Bir simit arabasında günde 500 simit satılmış olsa, satıcının cebine giren para 150 TL. 250 simit sattığını kabul edelim 75 TL. Asgari ücretle çalışan bir işçinin ise kazancı ortalama 30 TL.
Günde 250 simit satan kişi 2,5 asgari ücretlinin yevmiyesi kadar beyiye ücreti alıyor.
Peki, bu kişiler ne kadar vergi veriyor?
BİR EKMEK =2,5 SİMİT
Bir ekmek 250 gram. Bir simit 100 gram. Bir ekmek 2,5 simit gramajında. Bir ekmeğin fiyatı 60 kuruş. Bir simit 70 Kuruş. Şimdi Lokantacılar Odası Başkanı Abdullah Karakuş diyecek ki;
‘Simitte kullanılan un ile ekmek unu farklı. İkincisi simit pekmezli suda kaynatılıyor. Pekmez maliyeti. Üçüncüsü ise simitte susam kullanılıyor. Susamın kilosu 6 ile 8 lira arasında değişiyor. Susamında maliyeti var. Bunları hesaplarsak simidin maliyeti ekmekten yüksek.’
Ben ise bu görüşe katılmıyorum. Bir simidin maliyeti en yüksek fiyatla yazıyorum 40 kuruş. Unu, mayası, işçiliği ve diğer giderler dahil. Bir simit için verilen Behiye 30 kuruş. Fırın sahibi nerede ise satıcının kendisinden daha fazla para kazanmasına alet oluyor.
Bu arada olan her zamanki gibi olan vatandaşa oluyor. 50 kuruşa yiyeceği simidi 70 kuruşa yemek zorunda bırakılıyor.
50 KURUŞA SİMİT ZATANDA KAZANIYOR
Gezerken bir simit arabasındaki rakam gözüme çarptı.
‘Bizde zam yok 50 kuruş’.
Peki, bu simidi üreten fırın işletmecisi zararına mı simit satıyor?
50 Kuruşa simit satanda kazanıyor, 70 kuruşa satanda!
O zaman akla şu gelmiyor mu?
Simit fiyatları fahiş…
********
“HERKES İKNA OLMUŞ ÇABASINDA”
Eğitim-İş İl Başkanı Ebru Sungar, akil adamları eleştirmiş. Eleştirmek herkesin en doğal hakkı. Kimse kimseyi zorla sevemez veya beğenmez. Sungar, akil adamların herkesin ikna olmuş gibi gösterme çabasına girdiklerini söylemiş.
“Halkla buluşmak için beş yıldızlı bir otel tercih etmiş olmaları dikkat çekicidir. Halkla görüşmek için sabah 09.30’da otele gelen akil heyet polis ordusu ile korumaya alınmıştır. Zaten ikna olmuşları toplayarak, yandaş basınları ile salonları dolu ve herkesi ikna olmuş gibi gösterme çabasına girmişlerdir” diye de eleştiri yapmış.
Bir kere içeride kim var? Kim yok? Kendisi içeride olmadığı için bilmesi mümkün değil Ebru Hanım.
Ancak şunu söyleyeyim. İçeride her görüşe mensup insanlar vardı. Aşırı sağcısından aşırı solcusuna kadar. Hükümet yanlıları da vardı, karşıtları da.
5 yıldızlı otelde kalmak ayıp mı? Veya kalamazlar mı? Sizin başkanlığını yaptığınız Eğitim-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Veli Demir Eskişehir’e gelse. Bir gece konaklamak zorunda kalsa misafirhanede mi misafir edeceksiniz?
Birde akil adamlar herkesle görüşecek diye bir kaide yok. Onların görevi hükümetin başlattığı sürecinin ne anlama geldiğini anlatmak ve bu aşamada neler yapılması konusunda halktan görüşler alarak hükümete rapor hazırlayarak sunmak.
Gerisi onların değil elbette ki hükümetin işi. Demokrasiyi hepimiz içimize sindirmeliyiz.
*-*********
FIKRA:
KÖYÜN DELİSİ
Köyün delisi minareye çıkmış atlayacakmış atlayacakmış. Bunu gören köylü iknaya çalışır. ‘Sana bir araba alırız’ derler deli istemez. ‘Evlendiririz, evinizi döşeriz’. Deli yine ‘yok’ der.
Deli hiçbir şeye ikna olmadıktan sonra adamın biri delinin dilinden deli anlar demiş. Komşu köyün delisini çağırmışlar. Deli gelmiş, elindeki bıçakla minaredekine seslenir:
-‘Lan deli elimdeki bıçağı görüyon mu?’
Minaredeki deli;’görüyom’ demiş.
-‘Ula indin indin, inmedim keserim minareyi’ demiş.
Deli: ‘Tamam ula indim. Sakin kesme düşerim’ demiş.
********
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...