Fikir hiçbir şeydir, çalışmak her şey

Eskişehirspor Mali Genel Kurulu gösterdi ki kulüp olarak şimdilik 235 milyon lira borcumuz varmış. "Şimdilik" diyorum çünkü borçlarımızın yaklaşık 4'te biri döviz üzerinden. Gerçi ekonomimiz şaha kalktı, pik yaptık, Eylül ayı Ağustos'a kafa attıp dudağını patlattı, "Dıj güjlere gösterdik" ama herkes farkında ki döviz giderek yükseliyor. Yani borcumuz yerinde durmuyor.

Başgan Akgören'in dediğine göre bu paranın yüzde 40'ıyla borçlarımızı bertaraf edebilirmişiz. Bu da 100 milyon lira civarında para eder. Haydi Mustafa Akgören'in yalnızca futbol camiasına olan 130 milyon liranın yüzde 40'ını kast ettiğini var sayalım. O zaman da 50 – 55 milyon lira bulmamız gerekecek demektir.

Size bir sır vereyim mi? O parayı mümkün değil bulamayız. Çünkü sağlam bir ekonomik buhranın içindeyiz. "Koskoca işadamı 1 milyon veriversin" dediğiniz rakamlar öyle verilecek rakamlar değil. Hoş bu rakamlar ekonomik kriz yokken de büyük paraydı. Ama Eskişehirspor'u sevenler bir şekilde o parayı veriyordu. Şimdi o kadar çok sömürüldüler ki, yeniden ellerini ceplerine atmıyorlar.

Sayın Akgören ve Arkadaşları bu durumun farkındalar sanırım. 10 aydır şehri karış karış dolaştıkları kulağımıza geliyor. Netice alamadıklarını da görüyoruz. Kentin ileri gelenlerinin Eskişehirspor'a sahip çıkacağı filan yok. Mali Genel Kurula bu isimlerin arasından bir tek Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt gelmiş. Diğer "Önde gelenler"imiz gelmeye dahi tenezzül etmemiş.

Son çare olarak yöneticiler "Vefâkâr Kart" diye bir proje öne sürdüler. Buna göre vefakâr taraftarımız 500 lira vererek bir kart alacakmış. Bu kartın da bazı avantajları olacakmış. Belli özel hastanelerde indirim sağlanacakmış.

Allah hastaneye düşürmesin, eksikliğini de hissettirmesin. Ancak böyle bir kartı almak için hastane indirimi gerekli motivasyonu sağlamaz. Bu kartı bu hâliyle alan az olur. İndirimlerin genişlemesi, bazı marketleri ve AVM'leri de kapsaması lazım. O zaman bu kart projesi işe yarar. Tabii "İşe yarar" dediysem bütün borçlarımızı ödemez elbette. Öde öde bitmeyecek bir borcumuz var çünkü. Ancak böyle bir projeden yıllık 5 milyon lira civarında bir para toplamak aşırı bir hayal değil.

Özetlemek gerekirse Akgören ve arkadaşlarının fikri güzel. Ancak fikir hiçbir şeydir. Çalışmak ise her şey... Bu kart projesi bu hâliyle ölü doğan bir proje olur. Yönetimin çalışıp, indirim avantajlarını genişletmesi, esnafı ve AVM yöneticilerini ikna etmesi lazım.

Yoksa kumbarayla para toplamaktan az kaba faydası olur...

3 CHP'li 1 DSP'li 

Büyükşehir Belediyesi, Meclis'ten aldığı yetkiyle kırsalda bulunan bir takım tarım alanlarını çiftçilerimizin kullanımına açmış. Kendilerini tebrik ederiz. Yaklaşık 2 bin dekarlık tarım alanı azımsanmayacak bir bölge. Bu kadarlık geniş bir arazide 50 – 60 ailenin geçimliğini (Türkiye şartlarında elbette) sağlayabilirsiniz. Toprağımız boş kalmasın, çiftçimiz alın teriyle sulasın ki, milletce kalkınalım. Çünkü gerçek milliyetçilik boş konuşmaktan değil, çalışmaktan geçer. Büyükşehir Belediyesi CHP'li Seyitgazi, Alpu ve Mahmudiye Belediyeleri ile bir protokol imzalamış. Ayrıca DSP'li Mihalıççık Belediyesiyle de anlaşmış. Aralarında Büyükşehir'in de bulunduğu 5 belediyemize ve Eskişehirimize hayırlı olsun.

Esnafın dertlerini dinlediler

Salgın nedeniyle öğrencilerin gelmeyecek olmasından dertli olan esnafı İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Ektaş ve beraberindeki heyet ziyaret etti. Muhtemelen esnaf dert yanmış, İYİ Partililer de not almıştır. Keşki bizi yönetenler de o notları alsalar. Ancak şu sıralar pek esnaf ziyareti yapamıyorlar sanırım.

İYİ Partili Ektaş esnafın sorunlarına dikkat çektikten sonra, hükûmetin uzun vadeli önlemler almasını da istemiş. Gerçekten de esnafımızın sorunları yeni krediler dağıtarak veya mevcut borçları öteleyerek çözülmüyor. Belki başlangıçta bunlar işe yarıyordu ama artık o aşamayı geçtik. Derhal esnafa vergi affı getirilmesi lazım. Beğenmediğimiz 57'inci Hükûmet, 1999 depreminden sonra bir sene vergi toplamamış, milletin belinin doğrulmasını sağlamıştı. Pek çok esnafımız kirasını bile ödeyemiyor. Çoğu yanında çalıştırdığı tezgahtarları, çırakları işten çıkardı.

Bu gerçekleri dillendiren Ektaş ve arkadaşlarına teşekkür ederiz. Birilerinin artık "Kral Çıplak" demesi gerekiyor. İşin artık şaka kaldırır yanı kalmadı...