Eskişehir Senfoni orkestrası yıllardır özel günlerde özel konserler düzenliyor. Senfoni son olarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için sahne aldı…
Sadece orkestra yoktu bu kez…
Şehir Tiyatroları oyuncuları, anlatıyordu! Ali Eyidoğan, Burcu Tutkun, Mete Ayhan…
Konuk solistler, Nurdan Küçükekmekçi, Ezgi Karakaya, Barış Yanç, Mehmet Yılmaz…
Kanun’da Ahmet Baran…
Ünlü orkestra şefi Bujor Hoinıc…
Elbette hem anlatıcı hem rejisör Murat Atak…
Konser, anlatıcıların Nutuk’u okumaya başlıyor!
-1919 senesi Mayıs’ının 19. Günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:
-Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı…
ÖNCE KARADENİZ
Atatürk, milli mücadeleyi Karadeniz’e çıkarak başlattı. Solistlerin söylediği senfoninin eşlik ettiği iki Karadeniz şarkısına bütün salon eşlik ediyor! Birisi Rum çeteleri ile mücadele etmiş “Hekimoğlu” türküsü diğeri “Ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim”
AYDOST!
Ardından Sivas Kongresi…
Orkestra Dadaloğlu’nun meşhur “Kalktı Göç eyledi Avşar elleri” türküsünü çalmaya başlıyor!
Ve elbette “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir”
Ankara’da Meclis’in açılması “Ankara’nın taşına bak gözlerimin yaşına bak”
YALÇINKAYA ZAFERİ!
Ve Sakarya Savaşı…
Hemen ardından Eskişehir Marşı…
Nutuk’da Yunan’ın denize dökülüşü ve İzmir’e girilişi ardından tüm salonun “İzmir Marşı’nı okuması”
Anadolu bir bütün…
Her bölgenin türküsü, marşı, kahramanlık hikayesi ayrı…
Ve Nutuk’un son bölümü “Atatürk’ün Gençliğe hitabesi”
“Dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar”
Harika bir programdı. Anlatıcılar, solistler ve senfoni Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden hepimizi türkülerle, marşlarla Anadolu’yu adım adım gezdirdi.
6 GÜN BOYUNCA OKUNDU!
Nutuk…
15-20 Ekim 1927’de, 6 gün boyunca CHP’nin 2. Kurultayı’nda Atatürk tarafından okundu.
Okunması 36 Saat 33 dakika sürdü…
Atatürk, Türk ulusu için büyük önem taşıyan Nutuk’u hazırlamak için 1927 yılının yaz aylarının tamamında çalıştı…
SAATLERCE DİNLEYEBİLİRDİK!
Konserde Nutuk’un büyük çoğunluğunu rejisör Murat Atak, okudu…
Bir an kendimi Atatürk’ü dinliyor gibi hissettim…
Saatlerce okusa Nutuk’u dinleyebilirdik…
BİR MERAK BİR SORU!
Nutuk’un önemli bölümlerinden biri de Atatürk’ün “"Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" sözüydü…
28 Ekim gecesi kabinenin önde gelen isimlerini yemeğe davet edilmiş, Atatürk tarihi sözü orada söylemişti:
Konserde anlatıcıların bu sözünden sonra orkestra müziğe başladı. Emin olmamakla birlikte müziğin Osmanlı Padişahlarından Abdülaziz’in bestesi olan “Hicaz Mandıra”ya benzettim…
Eğer, doğruysa tam bir ironi!
Hicaz Mandıra, bir dönem Yeşilçam filmlerinde heyecan ve sevinç sahnelerinde bolca kullanıldı…
Ali bey ; bir cumhuriyetin bekçisiyiz lafıdır gidiyor . Cumhuriyetin bekçiye ihtiyacı yok , o laf sadece ağızlarda sakız . Cumhuriyet çok çalışarak onu geliştirerek korunur . Kimse çalışmıyor akşama kadar kahve köşelerinde laf üretiyor sonra bekçi edebiyatı yapıyor .
Ali bey. Hekimoğlu Fatsa'lıdır. asıl adı İbrahim Karataş tır. Hekimoğlu, Karadenizde Rum çeteleriyle hiç bir zaman mücadele etmemiştir. Namus meselesi yüzünden bir kaç adamı ile dağa çıkmış Tokat, Fatsa, Ordu Samsun dağlarında eşkıyalık yapmıştır. Köy basmıştır. Sürekli jandarma peşinde olmuştur. Osmanlı hükümetinden af istemiştir. İsteği kabul edilmedi. Köyünde evini jandarma sarmış teslim olmamış ve bir arkadaşı ile Nisan 1913 tarihinde ölü ele geçirilmiştir. Hekimoğlu türküsünün söz yazarı sanatçı Kadir İnanır'dır. Kendisi de Fatsalıdır. Siz ;1915 den itibaren Karadeniz yöresindeki Rum çeteleri ile dağlarda mücadele eden ve kendi çetesi ile (kuvai milliye) temizleyen, Mustafa Kemal Paşanın devamlı muhafızı olan, Alayı ile İstiklal savaşınında cephede savaşan Binbaşı rütbesi verilen Giresunlu Topal Osman Ağa ile karıştırdınız. Atatürk 'ün emri ile çağrılarak1919 da Amasya'ya gelmiş ve mücadele boyunca yanında savaşmıştır.Bir bacağı topaldır. Çanakkale savaşından kalmıştır.