Sohbet sırasında birisi ne zaman şöyle ufukları açan bir söylev tuttursa, anında yanıt gelir:
-Felsefe yapma kardeşim...
Felsefe yapmak isteriz de, felsefe yapanları sevmeyiz...
Peki neden?
120 yıl önce yaşayan Karl Marks'a kulak verin, ne diyor:
-
Filozoflar dünyayı yalnızca yorumlamışlardır oysa sorun onu değiştirmektir.
Değiştirmek, sihirli cümledir!
Ülkeleri, şehirleri ve insanları değiştirenler kazanıyor...
AK Parti'nin seçim bildirgesinde bir zamanlar şöyle diyordu:
-Onlar konuşun AK Parti yapar...
Boşuna değil!
Halk "yıkanı değil" "yapanı" seviyor! Eskişehir bunun en canlı örneğidir! Hep yeni bir şeyler yapıldı! Tıpkı AK Parti'nin sloganında olduğu gibi...
AK Parti konuştu, Büyükerşen yaptı!
İşin sırrı buradaydı...
Son yerel seçimler!
AK Parti'nin söylediği bir şey yoktu! Büyükşehir Belediyelerini kaybetmelerine bir de bu açıdan bakın!
AK Parti konuştu ama başta Eskişehir olmak üzere bir çok belediye yaptıklarıyla öne çıktı....
Şimdi diyeceksiniz ki, AK Parti Eskişehir'de de çok iş yaptı!
Gerçekten de büyük işler, büyük binalar yaptı!
Ama bu yapılan çalışmaların hepsinde tartışma konusu oldu! Şehir halkının bu yapılanları benimsemesi zaman aldı!
En can alıcı örnek Millet Bahçesi...
Önce ihaleye çıkıldı, daha sonra ihale iptal edildi! İhalesiz bir firmaya verildi. Proje değiştirilmek istendi. Belediye mühürledi. Çevre Bakanlığı müdahil oldu...
Sürekli tartışıldı, konuşuldu...
Felsefe yapılınca, AK Parti kaybediyor, sizin anlayacağınız!
BİZİM YERİMİZE DÜŞÜNENLER
William James bir yazısında şu görüşlere yer veriyor:
- Pek çok insan, düşündüğünü sanır; oysa tek yaptıkları, önyargılarını yeniden düzenlemektir! Kısacası aklımızın sürekli bir şeylerle oyalanması ya da aktivitede bulunması bizim gerçek anlamda düşündüğümüz anlamına gelmiyor!
BobProctor, “Zengin Doğdunuz” isimli kitabındaki şu cümleler dikkat çekici: Düşünmek, insanoğlunun gerçekleştirebildiği en büyük işlevdir.
Yazar, pek çok insanın düşünmek olarak algıladığı durumun, aslında yalnızca hatırlama yeteneğinden, başka bir deyişle eski filmleri izlemekten ya da eski olayları yeniden tartışmaktan ibaret olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Düşünmek, ağır bir iştir.
Düşünmek zor iştir.
Bu nedenle bir çok kişi aklından ilk geçeni diline yerleştiriverir. Oysa düşünerek, söylenen cümleler çok daha önemlidir. Edison ise daha ilginç bir yorumda bulunuyor "İnsanın düşünme zahmetinden kaçınmak için başvurmayacağı taktik yoktur."
Gerçekten düşünüyor muyuz, yoksa düşünenlerin söylediklerini topluma mı aktarıyoruz...
Aman dikkat!
Bizim yerimize düşünenlerin, bizi tembelleştirir.
ACİL SERVİS ŞİKAYETİ!
Şehir Hastanesi acil servisinden aradılar. Hekimler ya da hastane çalışanları değil, sıra bekleyen vatandaş...
Pazar günü öğle saatleri...
İrfan Yener, isimli hastanın mesajı şöyle:
-Şehir Hastanesi'ndeyim. Acil'deki Doktor yerinde yok! Ekranda ismim yazmasına rağmen yeşil alanda bekliyorum...
Elindeki telefonu acil de bekleyen diğer hastaların da vererek benimle konuşmasını istedi. Gerek olmadığını söyledim...
Adı üzerinde "Acil servis"
Hekim sayısı az olunca, bazı vatandaşlarda özellikle acil servisi tercih edince ortaya böyle şikayetler çıkıyor!
MODA NEDEN SÜREKLİ DEĞİŞİR?
Moda sürekli değişir!
Üstelik çok da hızlı değişir...
Peki neden?
Oscar Wilde şu yorumu yapıyor:
-Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler.
Modaya uymak için...
Paramızı harcıyoruz...
Zamanımızı harcıyoruz...
Daha sonra da çirkin bulup yenisinin peşinde koşuyoruz...
Bunları yapmazsak, "demode" oluyoruz!
İKİ HATAMIZ
İnsanların en büyük iki hatasını ünlü düşünür Goethe şöye özetlemiş:
1-Kendisini olduğundan büyük görmek...
2-Kendine hak ettiğinden az değer vermek