Evet mi, Hayır mı? Açıkla

Bazı dostlar, arkadaşlar veya okurlarım gerek karşılaştığımızda gerekse telefon ederek,”Sadi referandumda ‘evet’ veya ‘hayır’ oyu kullanacağını neden yazmıyorsun? ” diye soruyorlar…
Ben daha önceki gerek ‘Anayasa Referandumu’ gerekse genel ve mahalli seçimlerde hangi partiye veya kime oy vereceğimi ilan etmedim…
Sonuçta “evet” veya “tercih” mührünü alıp tek başıma tercihimi yapacağım kabine giriyorum…
Memleketime ve şehrime kimin daha fazla hizmet edeceği, kim yararlı olacağına inandığım partinin veya belediye başkan adayının altında bulunan daireye mührü basıyorum…
Tercihimi hangi parti veya belediye başkan adayına yaptığımı Allah ile ben biliyorum…
Hangi partiye veya hangi adaya oy verdiğimi en yakımın olan hayat arkadaşım eşime bile söylemiyorum…
Veya eşime ve kızlarıma “şu partiye veya bu adaya oy verin” diye baskı yapmıyorum…
Niye?
Belki beni kırmamak adına benim işaret ettiğim partiye veya adaya oy vereceğini söyler…
Yukarıda yazdım…
Tercihini yapacağı kabine tek başına giriyor…
Ben yönlendirsem bile, eşim ve kızlarım önceden şartlanmışlarsa, benim işaret ettiğim parti veya belediye başkan adaylarına oy verir mi?
Vermezler. Baskıyla kimse oyunun rengini değiştirmez…
Benim siyasi görüşümü eşim ve kızlarım biliyor…
Eşim, her seçim veya referandumlardan sonra,”Sadi senin yapacağım tercihe karışmayacağını biliyorum. Ama sana olan saygım ve sevgimden dolayı, senin hangi parti veya adaylara oy vereceğini az çok tahmin ettiğimden dolayı tercihimi bu yönde yaptım” der…
Biz demokrat bir aileyiz…
Ben rahmetli babamdan öyle gördüm…
Gelelim benim “evet” mi, “hayır” mı? Tercihi yapacağıma…
Yukarıda da yazdım…
43 yıldır gazetecilik yapıyorum. Yaklaşık 15 yıldır da köşe yazıyorum…
Hiçbir seçim öncesi veya sonrasında yaptığım tercihi köşe yazımda veya dost meclislerinde paylaşmadım…
Paylaşanlar yok mu?
Var…
Onlara saygı duyuyorum…
“Neden tercihi önceden veya sonradan kamuoyu ile paylaştın?” demek haddime düşmez…
Kimsenin yaptığı tercihi sorgulamak gibi bir derdim de yok…
Paylaşan meslektaşlarımı tenzih ediyorum…
Lütfen alınmasınlar…
Ben yapacağım veya yaptığım tercihimi paylaşmam…
16 Nisan’da yapılacak referandum da yapacağım ve yaptığım tercihimi de paylaşmam…
Bu benim tercihim…
Nasıl ki, oylarının rengini önceden açıklayanlara saygı duyuyorsam, onlarda bana saygı duymalılar…
Eşim ve kızlarıma bile “evet” mi? “hayır” mı? Tercihi yapacaklarını sormadım…
Bu böyle biline…
                                                                                            
*-*****
 
Ticaret Borsası’nın başarısı

Eskişehir Ticaret Borsa’sı, sertifikaları yenilenen ve ilk kez sertifika alan oda/borsalar arasında bir üst kademeye yükselen tek kurum olmuş…
Ticaret Borsa’sının elde ettiği başarısından dolayı Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Zeydan, Meclis Başkanı Hasan Öztürk ile yönetim kurulu, meclis üyeleri ve odanın tüm çalışanlarının bu başarıda payı oldukları düşüncesiyle kendilerini kutluyorum…
Ticaret Borsası’nın facebook sayfasındaki paylaşım dikkatimi çekti…
Yönetim Kurulu Başkanı Zeydan,” ETB Akredite oda/borsalar arasında üst kademeye yükselen tek Borsa oldu. Ticaret Borsası sertifikaları yenilenen ve ilk kez sertifika alan oda/borsalar arasında bir üst kademeye yükselen tek kurum olduk” demiş…
TOBB Oda/Borsa Akreditasyon Sistemi Sertifika töreninde yenilenen sertifikasını ETB Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Zeydan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'dan almış…
Hisarcıklıoğlu, sertifikaları yenilenen ve ilk kez sertifika alan oda/borsalar arasında bir üst kademeye yükselen tek kurum olan Eskişehir Ticaret Borsası heyetini, sertifika töreni ardından kabul etmiş…
Zeydan, Hisarcıklıoğlu’na ETB’nın gerçekleşen ve tasarlanan projeleri hakkında kısa bir sunum yaparak, yeni mezbaha proje için destek istemiş…
“Tebdili mekânda fayda var” diye boşa söylememiş atalarımız…
Yıllarca o koltuklarda oturan Borsa yöneticileri, hizmete doyduklarından artık farklı hizmet yapamaz duruma gelmişlerdi…
Odanın yönetimi ve meclisi farklı isimlere geçince hizmetler peş peşe gelmeye başladı…
Ticaret Borsası’nda yaşanan bu değişim ve kazanılan başarılar, diğer odalara örnek olmalı…
 
*-********
 
ÖN YARGILAR
 
Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın vardı. Kadın, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başladı. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmazdı. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşmıştı. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğdu. Tek başına tüm zorluklara göğüz germek ve yavrusuna bakmak oldukça zordu. Günler geçti. Kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kaldı. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardı. Aradan biraz zaman geçti ve anne eve geldi. Gelinciği ve kanlı ağzını gördü. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırdı ve oracıkta öldürdü hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyuldu. Anne odaya yöneldi ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı gördü.
X   X   X
Gerek özel yaşamımızda gerekse toplumsal yaşam içerisinde bizleri huzursuz ve mutsuz eden nedir diye sorguladığımızda karşımıza çoğu zaman önyargılarımız çıkıyor.
Önyargıların ve kibirin özel yaşantımızın da toplumsal hayatında en büyük düşmanı olduğunu kavrayabilelim.