Eskişehirspor o sürece girdi

Türk futbolunda sürekli tekrarlanan sıkıntılar var. Son olarak Eskişehirspor da bu cendereye girdi.

Eskişehirspor, Giresun deplasmanından da eli boş döndü. 12 maçta 8 mağlubiyet aldık. 4 beraberlikle ite – kaka aldığımız 4 puanın 3'ü de silindi. Şu gerçeği artık kabullenelim; bu takımın 2'inci lige gitmesi büyük ihtimal. Üstelik "Teknik Direktör gitsin, yenisi gelsin" diyerek değiştireceğiniz bir şey de yok. Ligin başından beri dilimizde tüy bitti; sorun hocada değil, takımın kadrosunda...

Türk Futbolunda işler hep birbirine benzeyerek ilerler. Önce kötü giden takımda taraftar ayaklanır. Kelle ister. Bu kelle de teknik direktör olur. Yönetim 2 – 3 hafta susar. Daha sonra itirazlar iyice yoğunlaşınca, "Hocamızın arkasındayız" der. Bunu söyleyen yönetim hem 2 – 3 hafta daha kazanır, hem de "Vefasız yönetim, kendi getirdikleri hocayı kapının önüne koyuverdiler" dedirtmemiş olur. Aradan 2 – 3 hafta daha geçer. Fakat doğal olarak takım kötü olduğu için, kötü neticeler devam eder. Sosyal medya çalkalanır. Her kafadan ayrı bir ses çıkar, taraftar iyice ayaklanır. Böylece yönetim teknik direktörü kapının önüne koyar. Yöneticiler takımı sırtlayacak büyük bir teknik direktörle anlaşılacağını acıklar. Taraftarın ağzına bir parmak bal çalınır ve 2 – 3 hafta daha bu umutlarla oyalanır.

Teknik direktörün kovulması yönetime 2 – 3 hafta daha kazandırır. Çünkü yöneticiler, "En iyisini getirmek için kılı kırk yardıklarını" açıklarlar.

Daha sonra yeni teknik direktör gelir. Yeni Hoca büyük laflar eder. Mesela takım küme mi düşüyor? "Bu takım şampiyonluğa oynayabilir" gibi laflar eder. Yani anlayacağınız taraftarın duymak istediği yalanlar söylenir. Tabii kadro kötü olduğu için kötü neticeler gelmeye devam eder. Ancak yeni hocanın zamana ihtiyacı vardır. Böylece 4 – 5 hafta daha geçer. Sonra taraftar baskısı giderek artar ve yönetim, "Teknik Direktörümüzün arkasındayız" der. Bunu söylediler mi o teknik direktörün de ipinin çekilmesine 2 – 3 hafta kaldı demektir.

Sonra yukarıda özetlediğim hikaye yeniden başlar. Yönetim, "En iyi teknik direktörü getirmek için kılı kırk yarıyoruz" der ve saire...

Ancak bütün bunların sonunda taraftarın öfkesi yönetime çevrilir. Artık yönetimin teknik direktör kovarak zaman kazanma ihtimali kalmamıştır.

Eskişehirspor olarak bu seneki ilk teknik direktörümüzü kovduk. Yeni teknik direktörümüzü getirdik. Yeni hocamız taraftara büyük laflar ederek umut dağıttı. Şimdi İlhan Var yönetimi de ağır eleştiriler almaya başladı. Henüz Mustafa Akgören yönetimi, "İlhan Var'ın arkasındayız" açıklamasını yapmadı. Bu açıklama da yapıldı mı 2 – 3 haftaya yeni bir hoca arayışına gireriz demektir. Tabii bu arada 14'üncü veya 15'inci haftaya geleceğimiz için, "Ligin ilk yarısının bitmesine şunun şurasında 2 – 3 hafta kaldı. Lig arasında yeni teknik direktörle hazırlanacağız, 2'inci yarıya bomba gibi başlayacağız" edebiyatı yapmak da mümkün olacaktır.

Böylece yukarıda anlattığım hikaye 2'inci devre yeniden başlar. Fakat bir şey değişmez. Ve en fazla bir teknik direktör daha değiştirebiliriz. Bundan sonra bütün tepkiler yönetimin üzerine gelecektir. Mustafa Akgören ve arkadaşları çok iyi niyetliler. Taraftarın gönlünde ayrı bir yerleri var. Allah için  ufak tefek hatalarının dışında da bir yanlışlarını görmedim. Ama olmuyorsa olmuyordur; kendilerini fazla yıpratmamalarında fayda görüyorum.

Bakalım "Yönetim gitsin" diyenler bir kongre bile düzenleyebilecek mi?..