Görüşler
Eskişehirli ile uzaylı
Çok şaşırmıştık!
“Eskişehir uzaya çıktı…”
Hoppalaaa!
“Eskişehir uzaya yeni mi çıktı?”
………..
Tam 6 yıl önce ve yine Nisan ayında...
Uzaydan gelen bir haber gibiydi.
Kaynak NASA...
"Eskişehir'deki bir kurumun üyeleri NASA'dan yıldız satın almıştı..."
Ve de bu yıldıza başkanlarının adını vermişlerdi...
Parasını da kredi kartı ile ödediler...
"NASA" onayını yapmış ve plaket kargoyla gelmişti...
Bir duyuma göre, kargo faturası yıldıza verilen isim hakkından daha fazlayımış...
Peki, neden gerek duyulmuş?
Sıkı durun..
"Yaş günü hediyesi..."
……….
Eskiden tek belediye vardı...
Halk başkanını seçer ve görev yapmasını beklerdi...
"Belediye" delince de akla gelenler hazırdı:
"Elektrik.."
"Otobüs.."
"Temizlik ve su..."
Ya şimdi?
Çoğu özelleşmişti...
Galiba sadece "su" kaldı...
Böyle olunca da ne yapsın belediye?
"Elbette uzaya çıkacaktı!"
…………
Şaka bir yana, inşaatına iki yıl önce Büyükşehir Belediyesi tarafından başlanan ve teknolojik donanımı ÇİMSA'nın katkısıyla "Sabancı Vakfı" tarafından sağlanan Türkiye’nin en büyük Uzay Evi Eskişehir’de…
Bırakın “sevdalısı”nı, “Eskişehir delisi” bir insandan da bu kadarı beklenir…
“Peki, yıllar önce uzaya çıkan Eskişehirli kimdi?”
Hemen atılanlarınız olacaktır:
"Yılmaz Büyükerşen..."
Bilemediniz... Dünyayı Saran bir terzi..
"Cemalettin Sarar..."
Terlikçi, Demirel'i nerden tanıyor?
Geçtiğimiz hafta içinde "Görüşler" sütununda dile getirdiğimiz "Terlikçi Vasfi'den" başlıklı yazımıza takılanlar olmuş...
Soruyorlar:
"Terlikçi Vasfi nereden Demirel'in en sevdiği insanlardan biriymiş?"
Doğrudur, gençler bilmez...
Demirel ile, bu kadar açık ve samimi konuşan biri nasıl arkadaş olmuş?
-Yıl 1965...
Adalet Partisi Genel Başkanlığı 'na adaylığını koyuyor Süleyman Demirel...
Eskişehir'den 24 delege gidiyor ve kaldığı otelde ziyaret ediyor...
Sözcü diyor ki:
"Bizler sizi oy birliği ile destekliyoruz..."
Demirel, şöyle bir el işareti yapıyor:
"Getirin şu Eskişehir'in dosyasını..."
Der demez, rahmetli Terlikçi Vasfi ayağa kalkıp..
"Ne dosyası len" diyor:
"Hepimiz yanındayız dedik ya!"
…………..
0 anda otel odası birden sessizliğe bürünüyor..
Öyle ya!
Demirel'e böylesine seslenen kişi kim olabilirdi?
Bunu en çok merak eden de doğal olarak Süleyman Bey'di...
Toplantıdan sonra araştırdı ve öyle bir dost oldular ki, tarihe örnektir....
Bu olayı en yakından bilenlerden biri "Ethem Arda”dır…
Sonrasını ve dostluklarını bilenler arasında ise restaurant sahibi "Ekrem Naycı" ve
politikacı "Orhan Kesikoğlu”dur...
Günün Şiiri
Kaynar ateş
Ben beni söylerim sanma, yanlış
Ben seni söylerim
Ben seni söylerim sanma, yanlış
Ben evreni söylerim
Gezegen oldum sarhoş yıldız
Düşüme altın saçların takılmış
Düşen giderim ateş gülü çekiminde
Ellerim öyle boşluğa açılmış
Ben seni söylerim gökyüzü çayırlarında
Tüm yıldızlar solduğunda sabah erdiğinde
Senin türkündür evrenin türküsü yanıp giden
Kaynar ateş ışıyan güneşin çevresinde...
C. Atuf Kansu (Varlık-1958)
Günün Sorusu
Sizce Ankara'yı karıştıran 12 Eylül darbe davasının formalite olduğu nereden belli?
Yanıt:
"Davanın Silivri'de değil de Ankara'da görülmesinden..."
Gülhan Elmas
Günün Olayı
Abdullah Gül , 12 Eylül davasına değinmiş:
"İbret alınacak bir dava."
Çok doğru... Özellikle de "tek adamlar”ın başına er veya geç neler geldiğini görebilme açısından...
Haldun Ertem
Sonra bir acayip oldu!
Genç kız, papaza gidip sordu:
“Nişanlım çok yaramaz! Ona nereme kadar müsade edeyim?"
Papaz, biraz düşündü:
"Ayaklarındaki paça lastiklerine kadar...”
Aradan birkaç gün geçince, bu kez kızın babası papaza geldi:
"Benim kızım geçenlerde size ziyarete gelmişti peder" dedi:
"Ama ondan sonra bir acayip oldu!"
Papaz şaşırdı ve "Neden acaba?" diye sordu...
Kızın babası , "Sizin daha iyi bilmeniz gerek peder" dedi:
"O günden beri paça lastikleri boynunda dolaşıyor!"
Falcı kadın
Adam biraz eğlenmek için lunaparktaki falcının çadırına girmiş.. Falcı kadın, kristal küreye gezlerini dikmiş:
"Görüyorum ki, 3 çocuk babasısınız..."
Adam gülmüş ve "Amma attın haaa! Ben 5 çocuk basıyım" demiş...
Falcı kadın da gülmüş:
"Sen öyle san!"
Genç gazeteciler için
"Yandaş basın" deyip geçiyoruz ya, "Napolyon Basın" da diyebilirmişiz.
Bir zamanlar bizim de yadında çalıştığımız duayenlerden "Necati Zincirkıran"ın "Olaylar, Anılar ve Gerçekler" adlı kitabından aktaralım:
-Napolyon'a göre gazete, hükümetin kararlarını destekleyen, onun istediği şekilde hareket eden, onun yasak ettiği konulara dokunmamakla vatani vazifesini yerine getiren bir matbuadır...
"Mustafa Kemal" ise şöyle diyor:
"Matbuat., milletin umumi sesidir..."
Genç gazetecilere iki yoldan birini seçmek düşüyor...
Gerilim
Yandaş basının iki tür baskısı var.
Biri okurlara ulaşan baskı..
"Diğeri mahkemelere ulasan baskı!"
Günün Biberi
Evren ile Erdoğan arasındaki fark nedir?
“Evren zamında demokrasiye dönüş umudu vardı…”
Elif Eral
Günün Balı
Tarım Bakanlığı, ineklere klasik müzik dinlettiklerini açıklamış..
“Siyasi konuşma dinletseler, süt verir mi hiç inek!”
Balthör
Kolsuz Yaşar'dan
Bazen düşünüyorum abi de..
75 milyon dinleniyoruz diye niye kızıyoruz ki?
"Hepimiz emniyetteyiz!"
Kıssa-dan
Değişmeyen geleneksel kuraldır…
Oyun bittiği zaman, şah da piyon da aynı kutuya atılır…