Görüşler
Eskişehir'in unutulmazları
Önce "Makara Abidin"den başlayalım.. .
Orta yaş ve üzerindekiler anımsayabilir...
Eskişehir'in özel bir simgesiydi...
"Tısss-tısss" der geçerdik!
Bazen yıllanmış tatlı esprileri bile aranır insanların...
Tatlı "İbrahim"le konuşuyorduk bir gün...
Hem gülüyor, hem kafa sallıyordu...
"Hayrola İbrahim?"
Şöyle bir durmuştu:
"Abidin beni öptü abi!"
Nerde?
"İstasyon parkında...”
"Kaç para verdi?
"Yirmi beş kuruş abi!"
……………..
Bugün unutulmuş giden bir "Abidin"i böyle anabiliyoruz...
Elinde makarası ile Atatük Stadı’ndan eksik olmazdı…
Gerçek bir Eskişehirli'ydi...
Ya diğerleri?
Unutulmayan ve asla unutamayacağımız başkaları..
Örneğin, bir "Yalçın Kılıçoğlu...”
Ya da "Mümtaz Zeytinoğlu..."
Biraz dana geriye gidelim:
"Hasan Polatkan..."
Yaşamları çok kısaydı ama, hepsi de Eskişehir'in dışına taştılar...
Yalçın abi, Eskişehirspor'a çok şeyler vermişti..
Mümtaz Zeytinoğlu'nun Eskişehir Sanayisi'ne katkıları unutulur mu?
“Temelini o atmıştı, ilkesini de..."
Ya Hasan Polatkan?
Hala arıyor, anıyor Eskişehir...
Hey gidi Polatkan..
"Yıllar sonra böyle anılabileceğini düşünebilir miydin?"
Peki, ya şimdikiler?
Hiç kızmasınlar ama..
"Aralarında birdirbir oynuyorlar!"
…………
Ah Abidin ah!..
"Tısss" deyip gittin bu dünyadan...
Keşke..
"Herkesin eline bir makara verebilseydin!"
Boya şunu
Zengin adam kapısına "bir dilim ekmek" diye gelen işçiye emek vermeden para kazanmaya alışmaması için, "Al şu yağlıboyayı ve fırçayı, git garajdaki hortumu boydan boya yeşile boya, sana 50 lira vereceğim" demiş.
Akşama doğru işçi üstü başı elleri kolları yemyeşil, yağlı boyalı gelmiş ve "Hallettim abi istediğin gibi yemyeşil oldu, hem de iki kat sürdüm" demiş nefes nefese:
"Yalnız o Ford değil Ferrari bilesin!..”
Beter haber
Doktor, "Size kötü ve ondan sonra da berbat bir haberim var" diye hastasını telefonla aramış:
"Kötü haberim şu ki, 24 saatlik ömrünüz kaldı.."
"Neee?" demiş adam, "Bundan berbatı olur mu?"
Doktor sinirlenmiş, "Kardeşim bu haberi vermek için dünden beri seni fellik fellik arayıp durduk, nerdesin?"
Kıssa-dan
İstanbul'un trafik sorunu ancak "by-pass" yöntemiyle çözülebilirmiş.
Anlaşıldı, o zamana kadar vatandaş by-pass olmaya devam edecek!
Gani Yıldız
Cuk
"Aşkın körkütüklüğü", kadının "kör", erkeğin "kütük" olmasından kaynaklanır!..
Dilek Acımert
Olmayan motora yıllarca vergi!
Olayı "Şükrü Kızılot" dile getirmiş:
- Neriman Kara isimli ev hanımı, vergi dairesinden gelen zarfı açınca şoke olur. Kendisinden "12 yıllık Motorlu Taşıtlar Vergisi borcu" olarak 5 bin lira isteniyormuş.
Oysa kadıncağızın hayatında hiç otomobili olmamış!
Araştırdığında, otomobilin 1999 yılında bir "noter satış sözleşmesi" ile kendisine satıldığını, satış tarihinden itibaren bir ay içinde trafik tescili yaptırılmadığı için asıl sahibine geri verildiğini öğreniyor.
Savcılığa gidip sahte evrakla yapılan satış için "suç duyurusu" yapıyor ama o da 5 yıllık "zamanaşımı süresi" geçtiği için reddolunuyor!
Kadıncağız olmayan otomobilin vergisinden kurtulabilmenin yolunu aramaya devam ediyor...
……..
Yakın dostlarımız bilir... Aynı olay başımızdan geçmişti... Bir mobilet almıştık… Üç-beş ay sonra Değirmen Sokak’ta bir at arabası ile çarpıştık... At bir tarafa, biz bir tarafa ama, kafayı bir kaldırdık ki, herkes atın başında!
Çok gücümüze gitmiş ve hemen satmıştık motoru...
Bir yıl sonra vergi dairesinden biri geldi ve 16 lira para aldı. Tıpkı Rizeli kadının olayı gibi trafik tescilini unutmuşuk... Trafiğe gittik, yolunu gösterdiler:
"Gazetene kayıp ilanı koy ve kurtul..."
Oysa sattık ya, böyle bir ilanı içimize sindiremezdik... Sattığımız adamı aradık ölmüş, onun sattığını aradık, o da ölmüş…
Bir daha da koyverdik gitti...
"Olmayan motora kale olasıya kadar vergi ödedik!"
Bakalım Neriman Hanım ne yapacak?
Günün Olayı
Ülke olarak adeta iki "pozisyon"da yaşıyoruz...
Yanlış anlaşılmasın!
Trafikte, "durma noktası"ndayız..
Terörde ise..
Malesef "Sözün bittiği yerde"yiz!
Gani Yıldız
Günün Biberi
Yandaş, Candaş derken medyada bir alem oldu gitti...
"Kalemini kır ama satma" yerine yeni sloganlar üretilmeye başlandı...
Sonuncusunu AKP'liler çok beğenmiş:
"Ya iktidarı sev ya da terk et!.."
Kolsuz Yaşar’dan
İşlediği suçunun bedeli kitap okuma cezası ile ödetilen toplumda, elbette kitap okuma alışkanlığı olmayacaktır!
Özdeyiş
Yaşamımda edindiğim en büyük bilgi şudur:
Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene, hiç kimse yardım etmez.
Pestalozzi
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...