Hazır koronavirüsle milletin kafası karışmışken, toplumun büyük tepkisini çekecek bazı icraatları aradan çıkarıyoruz
Hazır koronavirüsle milletin kafası karışmışken, toplumun büyük tepkisini çekecek bazı icraatları aradan çıkarıyoruz. Bunun son örneğini Açıköğretim Fakültesi'nin paralarına el konulduğunda gördük. Netice değişmiyor nasılsa, Eskişehir'in paralarının üzerine bir bardak soğuk su içiyoruz anlayacağınız... "Tüccar iflas edince, eski defterleri karıştırırmış" derler. İşte bizim hükumetimiz de para bulmak için ne yapacağını şaşırmış durumda. Son olarak Türk Hava Yolları'nın uçaklarını satıyorlardı. Halbuki ben size 650 milyon Amerikan Doları eden başka bir uçağı satmayı önerebilirdim. Her neyse; Çıkıntılık yapmayalım... Özetlemek gerekirse içimizden birinin cebinden yere madeni para düşse ve yerde yuvarlanmaya başlasa, hükumetimiz kafasını kaldırıp, "Benden mi düştü o para?" diyerek şansını şöyle bir deniyor. Biz Eskişehir'e ve Açıköğretime geri dönelim. Açıköğretim gelirleri bundan böyle YÖK'e devredilecek. Yani Hükumet YÖK'e, "Para yok kardeşim, git Anadolu Üniversitesinden al" diyecek. Öncelikle CHP Milletvekili Utku Çakırözer meseleyi gündeme getirdi. Çakırözer "Dünyanın hiçbir yerinde hükumet üniversitelerin parasına el koymaz" diyerek, ne kadar acınacak bir ekonomik durumda olduğumuza işaret etti. MHP İl Başkanı İsmail Candemir de kelimeleri çok özenli seçmek koşuluyla bir açıklamada bulundu. Sayın Candemir de bu olaya karşı çıktı ve "Paraları alırken kime sordunuz?" mealinde bir açıklamada bulundu. En sert açıklama ise İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Ektaş'tan geldi. Ektaş, "Ülkenin tüm kaynaklarını israf boyutunda harcayan, işsizlik fonundan deprem vergilerine, Merkez Bankasının ihtiyat akçesine kadar tüm kaynakları tüketen" diye nitelendirdiği hükumete, "Her kaynağı kuruttunuz, sıra üniversitenin gelirlerinde mi?" açıklamasında bulundu. Özetlemek gerekirse hiç kimsenin istemediği bir gelişme yaşandı. Ancak burası Türkiye. Burada insanların istediği değil, istemediği gelişmeler olur. İtiraz edenler de 'Hain' ilan edilir. Kötü gelişmelere alışkınız anlayacağınız.
Maskeler teslim ediliyor
Eskişehir Sanayi Odası maske üretimini hızlandırdı ve günlük 30 bin üretim seviyesine geldi. Bütün ESO yetkililerini, çalışan işçi kardeşlerimizi ve elbette başta bulunan Sinan Özeçoğlu'nu tebrik ederiz. Üretilen maskeleri yetkililere teslim eden ESO yetkilileri çok önemli bir işi başarıyor. Bu arada maskelerin maliyetinin topu topu 1 lira olduğunu öğrenince, küçücük bir bez parçasını 20 liradan satan fırsatçıların da kulaklarını çınlattık. Bu arada 1 liralık maskeden devletimizin de 25 kuruş kâr ettiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Yüzde 25 KDV alıyor devletimiz çünkü. Benim bildiğim katma değer vergisi, vatandaşı fiş almaya teşvik eden böylece de kayıt dışı ticareti engelleyen bir uygulamadır. KDV uygulamasının çalışması için vatandaşın topladığı fişlerden geri ücret alması gerekir. Ancak bizim memlekette bu vergi katma değer vergisi olarak değil, sorma ver vergisi olarak kullanılıyor. Maske başına 25 kuruşu bile hesaplar duruma ne zaman geldik biz? Bu kadar mı kötü durumumuz?
Çiftçi çalışmaya başladı
Seyitgazili çiftçilerimiz, patates ekimine başlayarak, içimizin rahatlamasına neden oldu. Koronavirüs nedeniyle mümkün mertebe sokağa çıkmıyoruz. Ancak salgın tam da ekim dönemine denk geldi. Milyonlarca hektar tarım alanının boş kalması tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Neyse ki çiftçimiz tarlasını sürmeye başladı. Bu gelişmeler ve tarlalarımızın boş kalacağı endişesi, tarımın ne kadar stratejik bir ekonomik dal olduğunu gösterdi. Tarım ve hayvancılık, yani yiyecek üretimi uranyumdan da, petrolden de altından da daha önemli. Bunu aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca anladık. Çünkü uranyum kemirip, petrol içerek yaşayamayız. Ekmeğe ve suya ihtiyacımız var. Şimdi anladınız mı Atatürk'ün neden "Köylü milletin efendisidir" dediğini?