Sorunun cevabı kendisi aslında çok yorulmayalım. Bu şehrin en büyük sorunu kendisidir. Ortak hareket kabiliyetinden ziyade bir araya gelme fobisi olduğu sürece de belli ki bir yere varamayacak. Şehir neredeyse 1 milyon nüfusa ulaştı ama şehirdeki birçok kişinin oluşturduğu farklı farklı grup ya da oluşumlar her şeyi ben yöneteyim, benim istediğim olsun, ben belirleyim, benim adamım olsun zihniyeti ile yatıp kalkıyor. Benim o işten çıkarım olursa desteklerim yoksa her daim karşısındayım diyerek güne devam ediyor. O işin ya merkezinde olacağım ya da muhalefet edeceğim diyerek uykuya dalıyor.
Hepi topu birkaç bin kişiden ibaret olan kamuoyunu şehrin tamamı zannedenler de var. Hamamyolu’nda, Doktorlar Caddesinde, Takkalı’da tek tur atmadan şehirin gündemine hâkimim diyenlerde.
Bir de kendi yarattıkları sanal dünyanın kahramanları ile dedikodu, niyet okuma, iftiranın ötesine geçemeyen yalan yanlış işlerle, başkalarının kendi ikbali için kurdukları oyunlara bilerek ya da bilmeyerek alet olanlar var.
Herkes kendi dışındakileri saf, cesaretsiz, iş bilmeyen zannediyor. Herkes kendi yaptığı işi ve aldığı sorumluluğu daha zor olarak satmaya çalışıyor. Gel gelelim işi bilmeyenlerin, işin ustalarına iş öğretmeye kalktığı sezon finallerini defalarca yaşadık ve yaşayacak gibiyiz.
Bilmeli ki herkes kendi yarattığı ucuz kahramanlar, kendi bilediği bıçak gibi önce ona çanak tutanı yaralar.
Bir zamanların iyi adamları, etrafını saran yalan yanlış işiler ve kişilerin çabası ile kazana düşmüş bile. Bu yüzden birliktelik, beraber olma, ortak iş yapma falan ancak tebessüm sebebidir bu şehirde.
Yanlışa bile beraber karşı çıkamayacak kadar politize, doğruyu bile beraber savunamayacak kadar çıkarcı, iyi giden işlere biz yapmıyorsak diye tahammül edemeyecek kadar kor yürekler ile bizim en büyük sorunumuz yine bizleriz.
Katiller Aramız da geziyor farkında mısınız?
Bir yaşamı bilerek, isteyerek ve üstelik bundan keyif alarak öldürmek cinayettir. Katillik ve caniliktir. Ne yazık ki gerekli yasal düzenlemeler eksik kaldığı için bu caniler, katiller ise aramızda dolaşıyor, elini kolunu sallayarak bizimle aynı şehir de, aynı sosyal hayatı paylaşıyor.
İş Adamı Ahmet Yalçın’ın sosyal medyada çocuğu Vegas ile ilgili paylaşımını görünce inanın çok üzüldüm. Çocukların, evcil dostların, sokak hayvanlarının her daim rahatça gezebildiği Dede Korkut parkında olup bitenler beni enikonu tedirgin etti.
Ahmet Yalçın’ın köpeği park da dolaşırken yerde görüp yemeye çalıştığı bir şey yüzünden zehirlendi. Ayrıca oraya bir parça doğal yaşam, kum, çimen duygusuyla mutlulukla gelen kedi ve köpeklerinde öldüğünü, sürekli gelenlerin ortalıkta gözükmediğini öğrendik.
Aranız da aman kedi, köpekten bana ne diyen insani duygulardan uzak olanlar olabilir. Ancak uyarayım bu tür teşebbüsler sadece hayvanları değil, o zehirli maddelere temas eden çocukları da zehirler, öldürür ve Allah korusun bir caninin hayvan düşmanlığına ses çıkarmadığımız için o ateşi yüreğimizin ta içinde hissedecek bir sonuçla karşılaşabiliriz.
Defalarca yazdım yine altını çizeyim. Bir canlıyı kediyi, köpeği öldürmekten çekinmeyen birisi en hafif tabirler katildir. Yarın öbür gün insanları da öldürür. Akli melekesi sağlıksızdır. Sapıktır, sapkındır ve her şeyi yapabilecek kadar merhametsiz insanlar tehlikelidir.
Dede Korkut parkı biliyorsunuz ki kalabalık, çoluk çocuğun sürekli koşup oynadığı bir alan. Bu alanda böylesi canice bir işe kalkışan kim ya da kimler ise onlarda yazımın başında belirttiğim gibi salına salına dolaşıyor. Bu konuda gerekli araştırma yapılarak (
o çevrede güvenlik kameraları epeyce vardır) bu işi yapanlar sadece hayvanları değil insanları da zehirlemeye teşebbüs ile sorgulanmalı. Yoksa bu örnekler giderek çoğalır ve biz gerçekten başıma gelmez dediğimiz bir acıyla yüzleşmek zorunda kalırız.