Salgın günlerinde öne çıkan iki isim var. Birisi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca diğeri Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanı Fahrettin Altun…
Öne çıkmalarının en önemli nedeni toplumu anında ve hızlı bilgilendirmeleri…
Yapılan işleri ve yapılacak işler konusunda net bilgi veriyorlar, şeffaflar
. Bu süreçte özellikle sosyal medyadan çok sayıda yalan haber üretildi ve yayıldı. Bu haberlerin kimi yalanlandı, kimisi ise görmezden geldi…
Şehirlerde ise durum farklı!
Ülke geneliyle ilgili gelişmeler şeffaf olarak veriliyor.
Ama şehirlerde olan bitenler tam bir sır küpü! İlk zamanlar vaka ve ölüm haberleri konusunda hassas davranılmasını anlıyoruz. Destekledik de! Ama artık şehirlerde bu duruma gerek kaldığını düşünmüyorum…
İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan gündem bilgilendirme raporu her gün düzenli olarak geliyor. Amaç yapılan çalışmaların doğru kaynaktan, gerçek verilerle bize ulaşması!
Yerel gazeteleriz ve bu bilgilerin çok azını kullanıyoruz. Her yerden bilgi var ama yaşadığımız şehir ile ilgili bilgi yok. Doğrusunu söylemek gerekirse bu veriler
bizim de okurlarımızın da ilgisini çekmiyor!
Ufak bir fısıltı kısa sürede bize kadar ulaşıyor. Doğruluğunu araştırabilmek için kimi zaman epeyce bir mesai ve zaman harcıyoruz.
Vali Özdemir Çakacak ile iletişim sorunumuz yok! Ama her konuda vali beye sorulamıyor ki!
Yetkili bürokratların söylediği cümle hep aynı “Yetkimiz yok konuşamayız”
Biz yerel gazeteciler için özellikle Korona konusunda
sağlıklı habere ulaşmak şu sıralar oldukça zor. Bence şehirlerde de günlük bilgilendirme amaçlı bir rapor yayınlanması gerekir.
Fısıltı ve dedikoduların da önüne bu şekilde geçilmiş olur!
Yazımızın başlığı Eskişehir’e iki Fahrettin, diye yazdık!
Eskişehir’e bir tane de olsa yeter!
ŞAŞKINLIK İÇİNDE İZLEDİM!
Grubumuz gazetelerinden Yenigün’ün dijital hesaplarında 1966 yılında çevrilen bir Yeşilçam filminden iki dakikalık görüntü yer aldı.
Korona virüsü ortaya çıktığında bir çok haber yapıldı.
Şu filmde bu olay gösterilmişti.
Bu kitapta aynısı yazılmıştı falan…
Yenigün Gazetesi’nin Sosyal medya hesaplarında
1966 yılı yapımı “İstanbul Dehşet içinde” isimli Yeşilçam filminin konusu bu bakımdan dikkat çekici…
Ayhan Işık’ın başrolünü oynadığı siyah beyaz filmin yönetmenliğini ve senaristliğini yapan isim ise ilhan Ergin.
Filmin bir sahnesinde Yeşilçam’ın usta isimlerinden Kenan Pars, yine kötü adam rolünde!
Kolera ve veba mikrobunun yer aldığı bir tüpün İstanbul’da 1 milyon insanı öldürecek güçte olduğu söylüyor. Pars’ın repliğinde mikropların dopingli olduğu ve bilinen ilaçlar ile antikor tedavilerinin de işe yaramadığını belirtiyor. Hedeflerinin ise 200 bin insanı öldürmek olduğu anlatılıyor.
Dahası hastalığın ABD, İngiltere, İtalya gibi ülkelere de yayılması planlanıyor.
Ve inanılmaz bir replik:
-Her mikrop bir altın!
Sosyal medya kullanıcılarının film ile ilgili yorumu:
Sanki bugünler anlatılıyor!
ÇİNLİLER İLE İLGİLİ NE SÖYLERDİ!
Büyük İslam düşünürü İbn-i Haldûn, hayatının büyük çoğunluğunu Kuzey Afrika’da geçirdi. Şam’ı işgal eden büyük
Türk fatihi Timur ile görüşmesi uzun uzun anlatılır…
Mukaddime’de şöyle yazdığı rivayet edilir:
-
Araplar deveyi yediler,
Deveden kıskançlığı ve kini aldılar!
-Türkler atı yediler,
Attan sertliği ve kuvveti aldılar!
-
Frenkler domuzu yediler,
Domuzdan pisliği ve deyyusluğu aldılar!
İbn-i Haldun acaba bugün yaşasaydı
Yarasa, binbir çeşit haşerat yiyen Çinliler ile ilgili acaba ne derdi!
ABD SEVERLER!
Korona virüsünün merkezi şu anda ABD…
Ölü sayısı 25 bine yaklaşıyor!
ABD’den gelen görüntülerin durumu içler acısı! Cesetler torbalara konup üst üste yığılıyor! Morglarda yer kalmadığı için Tırların dorselerine konuluyor.
Bu görüntüler yüzde biri bizde olsaydı, neler yazılmazdı ki!
ÖZGÜRLÜK VE DEVRİM VE BANKALAR!
-Bankaların özgürlüklerimiz için önümüzde duran ordulardan daha tehlikeli olduğuna inanıyorum.
Thomas Jefferson
-Halkın bizim bankacılık ve para sistemimizden hiçbir şey anlamadıklarından dolayı memnunum, eğer anlasalardı yarın sabahtan önce bir devrim olurdu. –
Henry Ford
GÜNÜN KARİKATÜRÜ