Geçtiğimiz hafta Eskişehir’de en büyüğü 3,5 şiddetinde dört deprem meydana geldi. Uzmanlara bu depremlerin olası büyük depremin öncüsü olup olmadığını sorduğumda hepside farklı farklı bilgiler verdiler.
Birileri olası büyük depremin en fazla 6,5 şiddetinde olacağını söylerken, diğerleri 7,5 olabileceğini söylediler. Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Hüseyin Gül, olası büyük depremin şiddetinin 6,5 olacağını tahmin ettiklerini söylemiş.
Aralıklarla 4 depremin yaşandığı 1 Mart 2013 Cuma günü Anadolu Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü hocalarını ES TV’de ‘Anadolu’dan Kent’e Bakış’ programına konuk etmiştik. Hocalara olası büyük depremin şiddetinin ne olabileceğini sorduğumda, 6,5 ile 7,5 arasında tahmin ettiklerini söylediler. Bir başka uzmana sorduğumda ise o da ‘6,5’u geçmez’ demişti.
BİR BİRLERİNDEN FARKLI KONUŞUYORLAR
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinden sonra yaygın basında ve TV’lerde okuduk ve izledik. Ülkenin meşhur deprem uzmanları, bir birlerinden farklı görüşler ortaya koymuşlardı. Bir uzmanın dediğini diğer uzman farklı veriler sunarak çürütüyordu! İşte insanların kafası bundan karışıyordu.
Eskişehir’e baktığımızda da aynı durum söz konusu. İki üniversitenin deprem uzmanları ile Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı farklı rakamlar söylüyor. Eskişehir’deki deprem uzmanları da bir birbirleriyle hem fikir olamıyorlar. Doğru birdir. Bir problemi farklı yöntemlerle çözersiniz. Ancak sonuç 2X2 veya 2+2’nin dört ettiği gibi değişmez.
İki üniversitenin deprem uzmanları Jeoloji Mühendisleri, İnşaat Mühendisleri, Jeofizik Mühendisleri Odalarının başkanları, yönetim kurulu üyeleri, il temsilcileri bir araya gelerek Eskişehir’in deprem haritasını çıkarmalılar. Elde bir harita var. Ancak bu harita üzerinde bile hemfikir değiller. Hangi bölgelerde zemin sağlam veya değil. Nerelere inşaat yapılmaz. Bu konuda bir anlaşma sağlanır ise vatandaşların da içi rahat olur. Ortalıkta bilgi kirliliği dolaşmasın.
*-*********
2 DEĞİL 14
Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Başkanı Engin Bayrı, hala geçmişe takılmış kalmış. TSYD Temsilcisi olarak basın tribünü kapısında Gençlik Hizmetleri İl Müdürlüğü’nün görevlendirdiği personel ile birlikte basın tribüne gazeteci arkadaşların dışında yabancıların girmemesi için kontrol yapıyoruz.
Bu hizmeti yaparken Gençlik Hizmetleri İl Müdürlüğünün görevlendirdiği personel ücret alırken ben bir kuruş dahi almıyorum. Benimki fedakarlık. Gazeteci arkadaşlarıma bila bedel karşılığında hizmet yapıyorum. Ancak bunu dahi laf ediyor Engin Bayrı.
Kendisine çağrıda bulunuyorum. Sende gel. Gençlik Hizmetleri İl Müdürlüğüne benim gibi destek ver. Veya bir üyeni görevlendir. O da basın tribünü kapısında benim gibi kışın soğukta, yazın güneşin altında tek kuruş almadan beklesin.
Ayrıca Gençlik Hizmetleri İl Müdürlüğünün görevlisine sorarsan doğruyu öğrenirsin. Basın tribününe kimlerin nasıl çıkıp veya çıkarılmadıklarını. Basın tribününde oturanların gazetecimi değil mi? Bunu da.
Gazeteci arkadaşlarım sorunsuz maç izlesinler diye yaptığım fedakarlığı özellikle foto muhabirlerine sor. Sor da öğren. Federasyon temsilcileri saha içinde foto muhabirleri ile ilgili yaşanan bir sorun karşısında seninle mi muhatap oluyor? Yoksa benimle mi? TSYD Temsilcisi olarak beni muhatap görüyor.
Gelelim üye sayısına. Dedim ya geçmişe takılmış kalmışsın. TSYD’nin bugün Eskişehir’deki üye sayısı 14 oldu. Bu yıl içerisinde bu rakam 20’yi geçecek. Uyanda etrafına bir bak. Ondan sonra TSYD’nin üye sayısını yazarken doğru yaz.
*-*********
KİMSE ANA-BABANIN YERİNİ DOLDURAMAZ
Pazar günleri gazetede izin günüm olduğu için şehrin gündeminden kopuyorum. Eğer Eskişehirspor’un maçı varsa stadyuma iniyorum. Onun haricinde evde yapılacak işleri yapıyor. Eşim ve çocuklarla birlikte hafta sonunu geçiyoruz.
İki hafta önce Pazar günü sevgili Osman Yüksel’in kayınpederinin, bu pazarda MHP Eskişehir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel’in babasının vefat ettiklerinden haberim olmadı. Cenaze namazlarına katılamadım.
Babamı kaybettiğimde ortaokul son sınıftaydım. Baba sevgisinden yoksun büyüdüm. Annem de 30 yaşımda vefat etmişti. Hem anne hem de babanın yokluğunu çok iyi bilenlerdenim. Her ikisinin de yerini kimse dolduramaz.
Ruhsar Hanıma başsağlığı dilerken, bu dünyadan göç ederek hakka kavuşan Muammer Torunoğlu’na Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına da sabırlar diliyorum.
*-********
FIKRA:
SANA ALLAH RAHMET EYLESİN
Nasrettin Hoca cenaze alayının başında ve tabutun yanında yürümekteymiş. Birden tabutun kapağı aralanmış, defnedilecek kişi başını kaldırıp Hoca’ya yalvarmaya başlamış,
- Hoca ben ölmedim, bir baygınlık geçirdim. Ama beni öldüm sandılar, yıkadılar, duamı ettiler, namazımı kıldılar, şimdi beni diri diri gömecekler. Durdur şu cemaati, beni kurtar!
Nasrettin Hoca şöyle bir etrafa bakmış. Sonra tabuttan başını kaldırıp, kendisine yalvaran adama dönmüş,
- “Kardeşim, bu kadar kalabalık cemaate benim laf anlatmam mümkün değil. Sana Allah rahmet eylesin” demiş.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...