Büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı Belediyeleri ile İnşaat Mühendisleri Odası bir protokol yaptı.
Protokol kapsamında ilk aşamada 22 bin yapı incelenecek. Eskişehir’in yapı stoku envanteri oluşturulacak ve afet riski durumu ortaya çıkarılacak…
Geç kalınmış bir protokol! Yine de bir yerlerden başlamak gerekiyor. Adım atılması bile önemli…
Çabuk unutuyoruz…
Belki de hatırlamak istemiyoruz…
1999 Marmara depreminin etkileri Eskişehir’de de yaşandı. Tarhan apartmanında 32 kişi yaşamını yitirmişti…
Belediye bürokratları, müteahhitler, mühendisler, apartmanın altında galerisi bulunan galerici yargılandı. Sonuçta kimse kayda değer bir ceza almadı. O sırada gazeteciler binanın mimarına şu soruyu yönelttiler.
-Siz bu davayı ve beraat kararını nasıl değerlendiriyorsunuz
Mimar Ahmet Korkmaz, mahkeme çıkışında şu açıklamayı yaptı:
-Beraat etmelerinden ziyade Eskişehir’deki yetkililerin uyanması gerekir. Eskişehir'de Marmara Depremi'nden sonra 900 civarında hasarlı bina bulunuyor. Ciddi bir araştırma yapılsa sayı daha fazla olur. Allah esirgesin kentte böyle bir afet olsa çok daha vahim neticeler alınacağına inanıyorum. Bu dava vesilesiyle ilgilileri uyarmak istiyorum. Bu hasarlı binaların bir an önce güçlendirilmesi gerekir.
…/…
Marmara depreminin hemen ardından Eskişehir’de birçok binada çatlak, hasar tespit edildi. Kimisi güçlendirildi, kimisi sıva çatlağı denilerek kapatıldı. Boyandı, temizlendi! Hatta hasarlı binaları haber yapan biz gazetecilere “evimizin değerini düşürüyorsunuz” diyerek “tazminat davası açmakla” tehdit ettiler…
O zamanki adı Bayındırlık il müdürlüğü olan Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğü tarafından birçok konut incelendi. Yanılmıyorsam bir rapor da hazırlandı. Eskişehir’deki riskli konutların bir bölümü gayet net şekilde biliniyor.
Ne yazık ki “radikal kararları” kimse almak istemiyor.
Çekinmeden, korkmadan, hızlı hareket edilmesi gerekir. Depremin ne zaman geleceği belli değil!
Bildiğimiz alıştığımız bir söz vardır:
-Kaçak kat!
Kaçak kat çıkılır…
Çatıya yapılır, terasa yapılır.
Ama kaç kat inilmesine ilk kez tanık oluyoruz.
Olay İstanbul’un Kağıthane ilçesinde gerçekleşiyor.
Olayın kahramanı vatandaş, aylar önce gizlice bir binanın zemininde kazı çalışması yaparak kaçak kat indi. Kahramanımız yaklaşık 1 buçuk metre kazı yaptığı, moloz, hafriyat ve toprakları kamyonetlerle taşıdığı ortaya çıktı…
Vatandaşlar ihbar edince de yakalanıyor…
J.B. Morgan, şu tespiti yapıyor:
-Bir insanı herhangi bir davranışa zorlayan iki neden vardır:
1-Akla yakın neden...
2-Gerçek neden...
Arkanıza yaslanın ve düşünün...
Depremden sonra sosyal medya hesaplarında yapılan ve yayılan haberlere bakın…
Birçoğu doğru değil…
Yine de akla yakın nedenleri sıralayabiliriz.
Peki "gerçek neden" nedir! Bu haberler “gerçekten hangi amaçla” yapılıyor…
Ne yazık ki, gerçek nedeni hiç birimiz görmek istemiyoruz...
Zaten gerçeği de bize gösteren yok!
Depremin ardından bölgeden ilginç fotoğraflar da geliyor…
Kahramanmaraş’ta enkazda bulunan albüm ve fotoğraflar sahipleri bulsun diye bir ağacın gövdesine bırakılıyor.
Genelde başlangıç olarak kastettiğimiz şey sondur ve bir sonu yaratmak için gereken şey başlangıçtır. Son başladığımız yerdir. Neil Turok
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...