Eşek sudan gelince…

Önder Baloğlu yazdı

5 Ekim 2015 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
1960’lı yıllar…

“İlhamı Soysal” Akşam gazetesinin birinci sayfasında zehir zemberek yazılar yazıyor…

Genelkurmay Başkanı Orgeneral “Cemal Tural”ı kıyasıya eleştiriyor…

“İsmet Paşa”, İlhami’yi bir kokteylde görünce…

Tural’a bir telefon etmesini söylüyor.

Soysal, “Peki Paşam” diyor ama unutuyor.

Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, bir toplantıda yine karşılaşıyorlar. İnönü hemen soruyor:

“Aradın mı?”

Neyi Paşam?

“Tural’ı aradın mı?”

Hayır…

Ara ara!..”

Birkaç gün sonra İlhami’yi yolda İlhami’yi yolda yürürken kaçırıyorlar… Kıyasıya dövdükten sonra da Eskişehir yolunda bir arabadan atıyorlar…

***

Yıl 1726

Paris’teki “Sull Dükü”nün konağında bir akşam yemeği veriliyor.

Çağrılılar arasında “Rohan Şövalyesi” de bulunuyor. Bir ara söze karışıyor. Ama bir delikanlı şövalyenin sözlerini acımasızca hırpalıyor!.. Hem de herkesin duyacağı biçimdeççç

Şövalye çok kızıyor, bir burjuva parçasını düelloya davet edecek değil ya!

“Gece kıstırıp,  eşek sudan gelinceye kadar dövün…”

Ancak bir uyarıda bulunuyor:

“Sakın başına vurmayın, daha dişe dokunacak şeyler çıkabilir bu kafadan…”

Kimdir bu delikanlı biliyor musunuz?

“Geleceğin ünlü Voltaire’nin ta kendisi…”

***

“Ahmet Hakan”ı da çok uyarmışlar…

Ama dinlememiş…

Ya iyi korumuş ya da başına hiç vurmamışlar…

“Kafadan daha çok şeyler çıkar!”

Lanetlemekten, kınamaktan bıktık!

“Bunlar artık boş sözler!”

Tarihten iki ayrı örnekle…

“Geçmiş olsun Ahmet Hakan…”

/////////////////////////////////////////////////////////

Dede artık KORKUT’masın!

Vişnelik’te ve hemen parkın yanında oturduğumuz için görüp duyduklarımızı defalarca yazdık…

Bugüne kadar bir yetkiliden de yanıt almadık…

Okurlarımız anımsayacaktır…

“Rıdvan Karluk”tan Dede Korkut’a başlıklı yazımızla dile getirmiştik son durumu…

Zira Rıdvan Hoca’da Kazan’da gördüğü heykellerle kıyaslamıştı bizimkini…

“Ah Hoca ah!” demiştik:

“Dede Korkut’u yakından gördün mü?

Gece saatlerinde parkın yanında geçen sürücülerin korktuklarını duydun mu?

Hatta hemen karşı apartmanda oturan çocukların heykelden çok korktuklarını ve annelerine perdeleri bile açtırmadıklarını işittin mi?

“Yürüyüş için çok güzel…”

Ama gelelim, o heykel yok mu?

Adı üzerinde sanki:

“Korkut Dede!...”

***

Geçtiğimiz Salı günü köşemizde yer aldı bu satırlar…

Hemen ardından Milli Eğitim Bakanı “Nabi Avcı” Vali Güngör Azim Tuna ve beraberindekilerle gezmiş parkı… İncelemelerde bulunmuş…

Daha sonra da, gelen şikayetler üzerine “Dede Korkut” heykelinin başka bir yere taşınabileceğini söylemiş…

Hatta parka, çocukların katkısıyla yeni bir isim verileceğini müjdemiş!...

“Bekliyoruz Bakan Bey…”

//////////////////

Evlenip ne yapacaksın?

Dört yıldır akıl hastanesinde olan adam, sakin duyuyor, sorulara aklı aşında cevap veriyomuş… iyileştiğine hükmetmişler… Başhekim yanına çağırarak sormuş:

“Seni taburcu edeceğiz, çıkınca ne yapacaksın?”

Hasta, “Bir sapan bulup camlara taş atacağım” demiş.

Başhekim de zile basıp “Alıp bunu koğuşuna götürün” karşılığını vermiş…

Altı ay sonra yine iyileştiğini düşünerek başhekimin yanına çıkarmışlar. Doktor aynı soruyu sorunca, hastanın gözü birden parlamış:

“Evleneceğim..”

Peki, evlenip ne yapacaksın?

“Gerdeğe gireceğim…”

Eeee?

“Külotunu çıkartacağım…”

Sonra?

“Külotun lastiğini alacağım, sapan yapıp camlara taş atacağım…”

//////////////////////////////////////

Temel hasta

Tıp Fakültesi kliniğinde profesör hastayı örgencilerine gösterir:

“Bakın çocuklar, tipik bir skrofulos görüyorsunuz. Burun şiş, gözler çarpık, dukdklar sarkık…” Derken yataktaki Temel fena halde bozulup atılır:

“Yaa Doktor.. Sen sanki dünya güzelisin be!..”

///////////////////

Kıssa-dan

İnternetten önce, insanların oturup birbirleriyle konuşması üzerine etki eden son teknoloji “yemek masası” idi…

Clay Shirky

///////////////////////

Günün sorusu

Ahmet Hakan’ın ağzının payının verilmesini isteyen, koruma görevini savsaklayarak yaşama geçmesini kolaylaştıran iktidar, şimdi olayın sorulularını mı cezanlandıracak?

Ali Sirmen

////////////////////

Gerilim

Panik havası kendini kof cesaret, içi boş kabadayılıkla gösterir.

“Döveriz, acıdık da onun için hayattasın” gibiysinden…

“Asıl içi boş kendisidir!”

/////////////////////////

Kötü rüya

Gazeteciler neden sık sık saldırıya uğrar?

“Birileri gerçeklerin yazılmasında ya da söylenmesinde hoşlanmadıkları için…”

Son kurban “Ahmet Hakan” için artık eski politikacı sayılan “Bülent Arınç” saymış tweetlerde: 

Geçmişten bugüne, basına, gazetecilere, gazete sahiplerine yapılan gizli- açık tehdit, baskı ve hedef göstermelerin kötü sonuçlarını görmüştük.

Gazeteciler, yine kendi camialarından, eski – yeni medya patronlarından ya da gazetecilerden tehdit gelmesi de ayrı bir facia.

“Bu kötü rüyadan bir an önce uyanmamız dileğiyle…”

***

Bu sözler “Bülent Arınç”a ait…

Artık tarihe karıştı herhalde…

“Şeyinin şey ettikleri!”

//////////////////////////////////

Günün şiiri

Halay

Dört davul gördünüzse birine vurun

Bir esmere vurun klik- klak

Klik – klak dört esner buldunuzsa

Yollarda halay kurun

Dört davul gördünüzse üçünü alıb

Üç esmere alın klik- klak

Klik- klak dört esmer sevdinizse

Koşup ayaklarında tutun

Bir davula koşun klik – klak

Klik – klak üç zurna aldınızsa

Hayalın başında durun

Dört esmer sevdinizse bine vurun

Salih Birsel (Varlık – 1959)

/////////////////////////

Günün olayı

Suriyeli sığınmacılar “Türkiye’de köle gibi çalıştırılıyoruz” diyorlar!

Suriyelilerin “Esad rejimi daha iyiydi” diyerek Suriye’ye kaçması yakındır!

///////////////////////////

Günün biberi

Ankara’da belediye otobüsü faciasında 12 kişiyi yitirdik ya…

Melih Gökçek, hac organizasyonunu bıraksa da kazasız belasız otobüs işletmeyi denese!

Akif Kökçe

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi