ES TV ekranlarında Çivi'ledi

Haksen Genel Başkanı Ayhan Çivi, ES TV ekranlarının konuğu oldu. Sayın Çivi'yi daha önce de ES TV ekranlarına konuk etmiş, kamu çalışanlarının sorunlarını masaya yatırmıştık. Aradan geçen yaklaşık bir sene içerisinde – maalesef – kamu çalışanlarının sorunlarında bir arpa boyu mesafe kat edilmediğini gördük. Hatta memurlarımızın sorunlarının daha da arttığını söyleyebiliriz.
Tabii kamu çalışanlarının sendikal mücadelesi denildiği zaman akla ilk olarak toplu sözleşmeler geliyor. TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerinin inandırıcılıktan uzak olduğunu ifade eden Çivi, hem hükumete hem de yaygın sendikalara yüklendi. Toplu sözleşme görüşmeleri sırasında yetkili sendika olan Memur-Sen'in masadan kalkmasını da eleştiren Çivi, "Sendikaların amacı o sözleşme masasında durmaya devam edip, üyelerinin hakkını savunmaktır. Masayı terk etmek değil" ifadelerinde bulundu.
Tabii kamu çalışanlarının sorunlarını yalnızca maaşlarının düşük olması olarak görmemek lazım.
Haksen Konfederasyon Başkanı Çivi, İstanbul gibi yüksek nüfuslu bölgelerde çalışan memurların, farklı bir maaş alması gerektiğini ileri sürdü. Çivi 3.600 ek göstergeden tutun, zabıt katiplerinin sorunlarına, sözleşmeli personel çalıştırılması garabetine kadar pek çok konuya değindi. Türkiye'de memurların yaygın sendikalar tarafından savunulduğunu söylemek güç. Anlaşıldığı kadarıyla kamu emekçisi sendikalar sırtlarını bir siyasi partiye yaslayıp, kalabalık üyelerinden gelen aidatlardan başka bir şey düşünmüyor. Söz konusu sendikaların bir an evvel silkinip toparlanması lazım. Haksen ve Ayhan Çivi gibi isimlerin kısırlaşan sendikal hayatımıza bir heyecan getirmesini temenni ediyoruz.

Gençlere şapka çıkartıyoruz

Amerikan Senatosu'nun sözde Ermeni soykırımına ilişkin aldığı kararın yankıları sürüyor. Son olarak Eskişehir'deki bir grup genç söz konusu kararın küstahça ve hukuksuz olduğunu vurguladı. Bu satırların yazarı olarak bir Erzincanlı olan babaannemin anlattığı ve Ermenilerin Türklere yaptığı zulümleri dinleyerek büyüdüm. Anadolu Üniversiteli gençler, Atatürkçü Düşünce Kulübü çatısı altında "Türkiye ne zaman emperyalizme tokat atsa ABD küstahça kararlar alıyor ve kendisini dünyanın jandarması sanıyor" ifadelerinde bulundular.



Öncelikle bu genç vatanseverlerin moralini bozmak istemem ancak Türkiye'nin emperyalizme tokat attığı filan yok. Güldürmeyin adamı... Bilakis tokat üstüne tokat yiyoruz. Anlaşıldığı kadarıyla genç arkadaşlarımız, havuz medyasının propagandalarına pek bir kaptırmışlar kendilerini. İşin aslı iyice Amerika'nın dümen suyuna kaptırdık kendimizi.
Türkiye olarak – maalesef – soykırım yalanlarına karşı bir strateji geliştirememişiz. Son olarak hükumetimiz Amerikalıların kızılderililere yaptığı soykırımdan bahsetti. Ancak bu yöntem pek âla "Siz de Kızılderilileri kestiniz" olarak algılanabilir ve sanki soykırım suçlamalarını kabulleniyormuşuz izlenimi yapabilir. Siyasi partilerimizin de ekseriyeti, "Ermeni yalanlarını kabul etmiyoruz" demenin ötesinde pek bir şey yapamıyor. Tabii bu arada – İster sevin, ister sevmeyin – Vatan Partisi ve lideri Perinçek'i ayrı bir yerde tutuyorum. Gerçi kendisi de – 20'li yaşlardaki gençler gibi – havuz medyasından pek etkilenmiş, Amerika'ya tokat attığımız illüzyonuna kaptırmış kendisini. Ancak İsviçre'de yaptıkları da takdir edilmeli.
Her neyse... Konumuzu dağıtmayalım. Siyasal görüş farklılıklarımızı bir köşeye bırakmalıyız. Bir Eskişehirli olarak Anadolu Üniversiteli gençlerimize şapka çıkartıyoruz. Sanırım ülkesini seven herkesin sorumluluk alması gereken bir döneme girdik.