Görüşler
Ergenekon jurnalcisi
"Ergenekon" da bugün Savcı esas hakkındaki görüşünü açıklayacak ve dava yeni bir dönemece girecek…
Kanada’da "Haham"lık yaptığı öne sürülen Ergenekon jurnalcisi "Tuncay Güney" ne yapıyor acaba?
"Jurnalci" denilince de "Mahmut Yesari" gelir hemen aklımıza...
Sirkeci’deki "Kafkas Meyhanesi"nde içer Yesari... Yazılarını da oradan "Saffet Baba" ile gazeteye gönderir...
"Saffet Baba", tiyatroda küçük rollere çıkar... Parası az olduğu için Yesari’den kendisine bir iş bulmasını ister... Mahmut Bey de, bir gün Babıali yokuşunda rastladığı arkadaşı "Aziz Hüdai"ye rica eder... Yesari bu olayı unutur gider... Yine aynı meyhanede içer, "Saffet Baba" da tüm ayak işlerini görmeye devam eder...
Bir gün kapıdan girerken garson uyarır:
"Sizi Aziz Hüdai Bey çok acele görmek istiyor..."
Yesari şaşırır!
"Neden çok acele?"
Çünkü, Aziz Hüdai, o zamanlar "MAH" denilen Milli Emniyet Teşkilatı'nın İstanbul’daki başmüfettişidir...
Her türlü gizli iş ondan sorulur...
Merakla gider...
"Buyur otur" der Aziz Hüdai ve katıla katıla gülerken zile basıp çağırdığı memura seslenir:
"Mahmut Yesari Bey’in dosyasını getir..."
Yüklü bir dosya gelir..
Neler yok ki?
"Atatürk'e suikast düzenlemek, Halife ile ilişki kurmak, İnönü'ye ulu orta küfür etmek, say gitsin!..” Hepsinin altındaki imza da aynı:
"Saffet Baba..."
Yesari iş istemişti ya, Aziz Hüdai de vermiş!
Ve bir gün dayanamayıp Saffet Baba'ya sormuş Yesari :
"Niye yaptın?"
"Ne yapayım beyim demiş :
"Bana her gün rapor tutacaksın dediler. Senden başka ünlü tanıdığım yok ki!.."
…….
"Ergenekon jurnalcisi" Tuncay Güney'e de bir gün "Niye yaptın?" diye soran olsa, nasıl yanıt verirdi acaba?
"Saffet Baba gibi mi!..”
Arsız gasteciler!
"Melih Aşık", köşesinde bu başlıkla dile getirmiş... Aktarırken bile utanıyoruz:
- Marmaris'te düzenlenen "Yerel medya, yarın için dijital çözümler" konulu toplantıyı orga¬nize eden Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü, 300 dolayındaki katılımcı gazeteciye işlerini daha rahat yapabilmeleri amacıyla bir firmadan kiraladığı "iPad"leri dağıttı. Toplantı bitiminde iPad’ler iade edilecekti. Toplantının ikinci günü bir grup gazeteci, imzaladıkları ortak dilekçeyle Başbakan Yardımcısı "Bülent Arınç"a başvurdular. İstekleri, kendilerine dağıtılan iPad’lerin geri alınmaması, "hediye" edilmesiydi!
Bülent Arınç talebi geri çevirdi. Ama di¬lekçeyi de bir yerde koruma altına aldırdı.
Dilekçede imzası bulunan “arsız gazeteciler” bundan sonra herhalde iktidarın hoşuna gitmeyecek haberler yapamayacaklardır... Yaparlarsa...
İdamlık Temel’in inceliği
Temel iki suçtan yargılanıyordu. Nihayet jüri kararını verdi ve yargıç sanığın yüzüne
karşı kararı okumaya başladı:
"İnek çalmak ve çiftlik sahibini öldürmek suçundan idama mahkum edildiniz..."
Temel söz istedi:
"Olamaz sayın başkan, çünkü ben cinayet işlendiği sırada hapisteydim..."
Bunun üzerine yargılama yeniden başladı ve gerçekten de doğru söylediği anlaşıldı.
Beraat ettiği oturumda yargıç sordu:
"Peki, bunu neden daha önce söylemedin?"
Temel, boynunu bükerek yanıt verdi:
"Jüri üyeleri hakkımda kötü düşünmesinler diye efendim!.."
Kaç dolar?
Doktor, genç ve güzel kadını yarım saat beklettikten sonra muayene etmiş:
"Hiçbir şeyiniz yok, sadece biraz üşütmüşsünüz...
Kadın sormuş :
"Borcum ne kadar?"
Doktor,"25 dolar" yanıtını verince de devam etmiş "Bana yirmibeş dolar borçlusunuz , benim saatim yüz dolarl.."
Günün Balı
Eskişehir'e gidin...
Nehirlerde, göllerde, parklarda gezin, her biri özgün nitelik taşıyan 26 köprüden biri olan "Van Gogh"un tablosundaki köprüden geçerek, "Şehr-i Aşk Adası”nda dinlenin...
Emre Kongar
G-erilim
Paris halkının ünlü Bastille Hapishanesi önünde adalet isteğini haykırdığı 14 Temmuz 1789 günü, Kral XIV. Louis güncesine şu sözcükleri yazmıştı:
"Bugün önemli bir olay olmadı!"
Günün incisi
Yaşayan her şeyin çiçeklendiği, savaşların olmadığı, "kadına şiddetin sona erdiği", çocuklarımızın ölmediği bir dünya istiyorum sadece...
Hikmet Çetinkaya
G-ünün Sorusu
Konya'da kurşunlanarak yaşamını yitirmeden önce can güvenliği için devlete sığınan, koruma isteyen "Gülşah öğretmenin başına gelenler" hiç mi bir şey anlatmıyor?
Kolsuz Yaşar’’dan
AB Pozisyon Belgesi’nden "laiklik" çıkarılmış abi...
"Şimdi hangi pozisyondayız!.."
Cuk
Baba balıkçı ise, çocuğu da en azından suyu sever...
Balthör
Günün Olayı
Başbakan Erdoğan'ın eleştirilerinden sonra Muhteşem Yüzyıl'ın Hürrem'i tesettüre girmiş.
Tesettür ne ki?
Yakında AKP'ye bile girebilir!
Fahrettin Fidan
Günün Biberi
OECED'ye göre Müslüman ülkelerde alkol tüketimi son 10 yılda yüzde 72 artış göstermiş.
Meret gizli saklı içilince daha tatlı oluyor demek...
Haldun Ertem
Sen kime kafa tutuyorsun?
"Neyzen Tevfik", meyhanenin tuvaletine giderken, daracık koridorda bir kabadayı ile karşılaşmış...
Birinden birinin kenara çekilmesi gerekiyor...
"Neyzen", biraz kıpırdanır gibi yapıp "müsade et de geçeyim" demiş...
"Sen kime kafa tutuyorsun?" diye bağırmış sarhoş kabadayı :
"Ben senin gibi ciğeri iki para etmezlere $p yol vermem..."
nemen kenara çekilmiş Neyzen: "Ben veririm!.."
Sen kime kafa tutuyorsun?
"Neyzen Tevfik", meyhanenin tuvaletine giderken, daracık koridorda bir kabadayı ile karşılaşmış...
Birinden birinin kenara çekilmesi gerekiyor...
"Neyzen", biraz kıpırdanır gibi yapıp "müsade et de geçeyim" demiş...
"Sen kime kafa tutuyorsun?" diye bağırmış sarhoş kabadayı :
"Ben senin gibi ciğeri iki para etmezlere yol vermem..."
Hemen kenara çekilmiş Neyzen:
"Ben veririm!.."
Günün Şiiri
Beyin
Gökten daha geniştir insanın beyni
Koyunuz yan yana ikisini
Kolayca alacaktır içine
Biri ötekini, hem de sizi
Denizden daha derindir insanın beyni
Tutunuz mavisi mavisine
Kovalar, süngerler gibi biri
Çekecektir ötekini içine
Tam Tanrı ağırlığındadır insanın beyni
Kaldırınız, kilosu kilosuna
Denk gelmezlerse eğer
Densizliği gibidir bu, sesin heceye
Emily Dickinson (Varlık-1950)
Yıllardır bitmeyen "asparagas" sorusu !..
Yıllarca yanıt vermeye çalıştık...
"Gazeteci misiniz amca?"
- Evet...
"Bize okuldan ödev verdiler. Türkçe öğret¬menimiz bir gazeteci ile röportaj yapmamızı istedi. Sizinle yapabilir miyiz?"
-Gayet tabii...
"Peki amca, gazetecilikte sahte haber, yalan haber nasıl yapılır?"
………..
Bu yıl yine 8. sınıf öğrencisinin daha adımızı bile sormadan yapıştırdığı tokat gibi soruydu!
"Küçücük beyinden, böyle bir soru beklenir mi?"
Düşündük ve hak verdik...
"Koskoca beyinler aşılarsa, neden olmasın!"
………….
Günümüzün görsel ve yazılı basınına bakıyoruz her gün...
"Çocuk haklı, hem de çok haklı...”
Yapma haber diye nitelediğimiz..
"Asparagas her gün yok mu!.."
Her gün televizyonlarda ve de her konuda bilgiçlik taslayanlar yok mu?
Bırakın “asparagası”, beteri olan “yalan”ına tanık olmuyor muyuz?
Kısacası..
"Yapma ya da yalan haberi seviyoruz artık..."
Alıştık çünkü...
(Bize mesaj ve ihbarda bulunmak için, sitenin üst ve alt kısmında bulunan mesaj gönder bölümünü kullanabilirsiniz. Herhangi bir haber ya da köşeye yorum yapmak için ise haberin altında bulunan mesaj bölümünü doldurmanız yeterli olacaktır)