Prof. Dr. Cengiz Türe yazdı
Geçtiğimiz hafta 3 Aralık Pazar günü “Dünya Engelliler Günü” nedeniyle pek çok etkinlik düzenlendi ve mesajlar yayınlandı…
Bu güne kadar engelli insanlarımıza karşı gerekli hassasiyeti elimden geldiğince gösterdiğimi düşünüyordum.
Ama 6 ay önce geçirdiğim bir trafik kazası sonucunda uzunca bir süre hareket kısıtlı hale gelmem ve bu sürecin kalıcı olma riskini yaşamam durumu daha iyi anlamam neden oldu…
Bizlere klişeleşmiş gibi gelen “Hepimiz birer engelli adayıyız” sözünün ne kadar anlamlı olduğunu yakından hissettim!
Anladım ki; şu anda engeli olmayanların, bu konuda sadece düşünmek yerine, “empati kurma engellerini” aşmayı becermesi gerekiyor…
Böylece yaşadıkları konutlarda, şehirlerde, ulaşımda, sosyal donatı alanlarında ve iş yerlerinde engelli insanlarımıza yönelik olarak, ne kadar çok yapılması gereken uygulamaların olduğunu fark etmek çok daha kolay olacaktır.
Son zamanlarda günlük hayatta sıklıkla kullanılan empati (eşduyum) kurma kavramının ne anlama geldiğini hep birlikte hatırlamakta yarar var, sanırım…
“Kişinin kendisini başka bir bilincin yerine koyarak söz konusu bilincin duygularını, isteklerini ve düşüncelerini, denemeksizin anlayabilmesi becerisidir…”
Sözü uzatmadan Konfüçyus’un bir sözüyle yazımızı noktalayalım…
“İnsanlar beni anlamıyorlar diye kaygılanmam. Ama ben insanları anlamazsam çok kaygı duyarım…”