Odunpazarı Belediyesi geçtiğimiz günlerde basın mensupları için bir iftar yemeği verdi.
Söz vermeme rağmen gidemedim. Zira o esnada başka bir programla ilgili canlı yayın hazırlığı için ekibimin başında olmam gerekiyordu. Velhasıl çok istesem de bu seneki iftara katılamadım ama katılan arkadaşlardan keyifli bir akşam geçirdiklerini duydum. Basın mensuplarını hem de alışılmış yüzler dışında emek veren herkesi tek tek davet ettikleri için Odunpazarı Belediyesi’ne teşekkür ediyorum.
İftarın üstünden birkaç gün geçmişti ki bu iftarla ilgili bazı yazılar okudum ve ister istemez üzüldüm. Birileri köşe yazarları ve gazete yöneticileri dışında orada bulunanlardan rahatsız olmuş. Kendisi saha da olmadığı için simalarını tanımadığı muhabirleri, tasarım çalışanlarını veya bir medya kurumunda ofis içinde çalışan diğer arkadaşlarımızın orada ne işi var gibisinden laflar etmiş.
Kişiliğine değil yaşına hürmetten dolayı söyleyeceklerimin çoğunu içime atıyor. Kendisi bugün bir köşede yazıyorsa o köşeyi bile edit eden tasarlayan birileri olduğunu unutmamasını tavsiye ediyorum bu değerli büyüğümüze. İnsan yaşlandıkça olgunlaşmalı ve daha dost mesajlar vermeli dünyaya, yeni ergen gibi huysuzluklar ve emekçilere yapılan bu saygısızlık hiç hoş değil çünkü.
İster istemez sinirleniyor ve üzülüyor insan. Ben o satırları okuyunca keşke gitseydim oradaki homurdanmaları da duysaydım diye iç geçirdim ama kısmet değilmiş. Yalnız bu gibi düşünceleri savunanlar varsa onlarla da hiç üşenmeden tartışırım yukarıda bahsi geçen konuyu.
Bir gazete ya da televizyon sadece köşe yazarları, yöneticiler, ekran yüzleri gibi insanlardan ibaret değildir. 3, 5 kişi ile çıkmaz okuyucu ya da izleyici karşısına. Saha da görünmeyen, her davete katılamayan, her fırsattan istifade edemeyen onlarca medya çalışanı vardır arka planda.
Aşağı yukarı herkes bir şeyler karalayabilir ve kendine köşe yazarıyım, gazeteceyim diyebilir ama herkes tasarım yapamaz belli bir yetenek ve pratik gerektirir unutmayın.
Hele ki ramazan ayı gibi hoşgörü ve paylaşımın yoğun olduğu bir ay içerisinde bir belediye tarafından verilmiş ve tek tek davet edilmiş insanların orada olmasından neden rahatsız olduğunuzu enikonu düşünün ve cevaplayın, çünkü ben anlamıyorum.
İftarın parası sizin cebinizden mi çıkıyor, kimin gazeteci ya da medya çalışanı olacağını siz mi karar veriyorsunuz velev ki gazeteyle alakaları yok orada sizden başka iftara katılmış olanlar sizi neden rahatsız ediyor?
Eskişehir basını sizden ya da birkaç kişiden ibaret değildir. Bir çok emek vardır ve o emekleri inkar etmek, kendini inkar etmektir.
Ben orada olan arkadaşlarımın sonuna kadar arkasındayım ve kendi ekibimde dâhil olmak üzere o emekçilerle aynı masada yemek yemek, iftar açmak, ben müdürüm demeden kameraman arkadaşımın tripotunu taşımak benim için karizma kaybı değil onurdur.
Duyurulur…