Her kulüp inişli-çıkışlı sezon yaşamıştır. Bu yarında yaşanacaktır. Eskişehirspor’da bu sezon özellikle ikinci yarıda inişe geçti. 6 kez süper lig şampiyonu olmuş, sezona şampiyonluk iddiası ile girmiş bordo-mavili takım Trabzonspor eğer Pazar günü Eskişehirspor’u Eskişehir’de yenmemiş olsaydı, uzak ihtimalde olsa küme düşme tehlikesi yaşayacaktı.
Eskişehirspor başarısız mı? İkinci yarıya bakarsak başarısız.
İkinci devre bir sihirli el! Dokundu futbolculara.
İlk yarıda tüm ünlü spor yazarlarının, tüm ünlü televizyon yorumcularının övgüler yağdırdığı Eskişehirsporlu futbolculara bir haller oldu.
Kamara, Necati Ateş ligin ikinci yarısında sahada varlıkları yoklukları belli değil.
Dede, Tello, Erkan, Veysel, Diego, Servet ise saman alevi gibiler. Bir parlıyor bir sönüyorlar.
HERKES KENETLENMELİ
İlk yarıda kongre gündemde sık konuşulmuyordu. Başkan adayı Mesut Hoşcan ile ekip arkadaşları çok fazla konuşmuyordu. Veya en azından sağda solda konuşmuyorlardı. Bugün yönetime girip girmeyecekleri belli olmayan kişiler sağda solda mevcut yönetim hakkında atıp tutuyorlar.
Kimileri ise bir yerlere gelme sözü almış olacaklar ki, oralarda görev yapanları rahatsız eden sözler sarf ediyorlarmış.
Bunlar yanlış. Takıma bir sihirli el dokunmuş, sezonun ilk yarısında zirveye oynayanlar, bugün ligde tutunmanın hesaplarını yapıyorlar.
BİR 12 YIL DAHA BEKLEMEYE SABRIMIZ YOK
Hepimiz gözlerimizi kapatıp 12 yılımızı geçirdiğimiz üçüncü ve ikinci lige bir hatırlayalım. Neler yaşandı. Neler çektik. Yeniden süper lige çıkabilmek için ne mücadeleler verdik. O günleri ne çabuk unuttuk.
Bugün yaşanan sıkıntının bana göre kaynağı ve kaynakları belli.
Bunu birçok kişi de biliyor.
İyi günde dost olmak önemli değil. İyi günde dost çok bulunur.
Önemli olan kötü gün dostu olabilmektir. Eleştiri kolay. Önemli olan bu zor günlerde destek olunmalı.
Trabzon karşısında alınan mağlubiyetten sonra edilen küfürler, istifaya çağırmalar doğru mu?
Zaten sezon bitiyor. Kongre mecburen yapılacak. 4 hafta sonra lig biter. Kongre tarihi belli olur. Herkes o kongrede çıkar eteğindeki taşları döker.
Eleştiriler yapılacaksa o salonda olmalı.
Eğer uzak bir ihtimal ama. Bu takım küme düşerse kime yarar sağlar. Bir 12 yıl daha beklemeye kimsenin tahammülü yok. Bugün Eskişehirspor süper ligde mücadele ediyor. Kazandığı maçlardan 1 milyon (1 trilyon) Türk Lirası Futbol Federasyonundan para alıyor. Birinci lige düştüğünde bu kadar para yok. Sponsor da bulmak zor. Parasız pulsuz kulübe başkan bulmakta zor olur.
Onun için herkes iki elini ağzına götürüp, ağızdan çıkacak sözün önüne geçmeli.
*-*********
ATİLA ÖZER VE EŞİ VİCDAN HOCA
Atilla Özer Hoca’yı tanıdığımda eşi Vicdan Hanımın benim öğretmenin olduğunu bilmiyordum. Yaptığı karikatüristlerini gördüğümde, kendisiyle karşılaştığımızda beğendiğimi söyler ve tebrik ederdim.
Bir gün Eskişehir Sokaklarında Devrim (Atatürk) Ortaokulunda öğretmenim olan Vicdan Hanım ile karikatürist Prof. Dr. Atilla Özer’i el ele görünce şaşırdım.
Her ikisini de yakından tanıyordum.
Yanlarına yaklaştığımda Atilla Hoca,’eşim Vicdan’ diye tanıştırdığında, Vicdan Hocam,’Sadi’yi tanıyorum’ demişti.
Sonra öğrencisi olduğumu söyledi.
Atilla Hoca’nın ani ölümü beni de çok üzdü. Ölümünden sonra Atilla Hoca’nın eserlerinin yaşaması ve daha çok kitleye gösterilmesi adına Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç sahip çıkarak sergilenmesine katkı vermişti.
O günlerde bende bir yazımda Atilla Hoca’nın eserlerinin sergileneceği özel bir ‘KARIKATÜR’ evi yapılmasını önermiştim.
Dün gelen maillerim arasında gördüm.
‘Karikatürist Prof. Atila Özer’in çalışmaları Eşi Vicdan Bulunmaz Özer tarafından müzeye dönüştürülen evde yaşayacak’. Çok mutlu oldum.
Şeker Mahallesi, Şeker Evleri, Lületaşı Sokakta Özer’in eşi Vicdan Bulunmaz Özer tarafından müzeye dönüştürülen evin her Eskişehirlinin ziyaret etmesini öneririm.
Atilla Özer’in eşi öğretmenim Vicdan Hanımı tebrik ediyorum. Kendine yakışanı yapmış.
*-*******
FIKRA:
KİM KIRDI?
Yıllar önce İngiltere de erler şemsiye kullanmazmış. Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş. O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.
Eri çağırarak:
- Bu ne küstahlık, demiş. Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
- Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er:
- Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş:
- Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...