12 Aralık 2013 Perşembe günü yayınlanan köşe yazımı, sosyal medya ‘facebook’ta da paylaşmıştım. Yazımı okuyan dostlar yorumlar yapmışlar. Kimisi beğenmiş, kimisi de eleştirmiş. Yazılarımın herkesin hoşuna gidecek veya herkesin beğenisini alacak diye düşünmek doğru olmaz. Yazılardan herkes kendisine göre yorum çıkarır. Daha doğrusu eğer yazıda kendini veya kendi düşüncesini bulamazsa beğenmez. Beğenmediği gibi de eleştirirler.
Gerek ben gerekse yazar arkadaşlarımın çoğunluğu taraf olmadan, gönlündeki yatan aslan ile kalemini bir birine karıştırmadan yazmaya çalışırız. Çünkü yazılarımızı sadece; ‘bir kesim beğensin’ diye yazmıyoruz. Haa karıştıranlar yok mu? Elbette var. Zaten gazetedeki yazıma, facebooktaki sayfamda yorum yapanlar bunu da hatırlatmışlar.
“YAZIN TAMAMEN YÖNLENDİRME OLMUŞ”
Varol Ümit Uludağ adındaki okurum,’Seçmen Kararını Vermiş’ başlıklı yazıma yorum yaparken, yazımda yönlendirme yaptığımı algılamış.
Uludağ’ın yazıma yorumu şöyle:
“Sadi Seda arkadaşım sen bir gazetecisin. Seni tanırım, dürüstsündür. Ama bu yazında sana katılmıyorum ve yanlış yaptığını düşünüyorum. Bu yazı tamamen yönlendirme olmuş. Bunu yapmamalısın. Ha tarafsan onu bilemem. Bunu gazetede köşende değil, taraf olduğun adayın yanında meydanlarda yapmalısın. Bana göre gazeteci olarak senin her parti adayına aynı yakınlıkta ya da uzaklıkta olmam gerekir. Yoksa insanları incitirsin. MHP'liler, seçimlerde Yılmaz Büyükerşen’i desteklediklerini iddia ediyorsun. Benim bildiğim senin bilmediğin çok şey olduğu belli onun için çok tartışıp da kırıcı olmayalım. Hasan Hoca'nın kazanamayış sebeplerinden en önemlisi AKP içinden Hasan Hoca aleyhine başlatılan gizli kampanyanın da göz ardı edilmemesi lazım. Hasan Hoca'ya ya da MHP'ye vermektense Yılmaz Hoca'ya verelim diyenleri de biliyoruz biz.”
İşte bende yazımda bunu anlatmak istedim. Bunun neresi taraf anlamış değilim.
Bu arkadaşa tam cevap yazmayı düşünürken, bir başka okurum Özgür Tıkız gereken cevabı vermiş.
“YAZIDA TARAFLILIK ANLAŞILMIYOR”
Özgür Tıkız’ın yorumu da şöyle:
“Bir köse yazarı kendi duygu ve düşüncelerini de katarak yazar. Bu da her iki durumun farkını ortaya koyuyor. Kaldı ki Sadi abinin yazısında da bir taraflık da anlaşılmıyor. Sanırım yazıda MHP ile ilgili bir şeyler geçmiyor olması taraflı gibi görünmesine neden olmuş. Ancak Sadi abi (D) gazetecilerden de değil. Biri çıkar ‘köşe kadıları’, biri ‘satılık kalemler’ der. Öncelikle basın tarihine bir bakın, ondan sonra tarafmış bilmem neymiş diye konuşun. Basın özgür olacak, isteyen istediğini görebildiği algılayabildiği gibi yazacak. Siz kendi düşüncelerinizi anlatan birilerini görmek istiyorsanız, oturup kendiniz yazacaksınız, sonrada okuyacaksınız. Sözcü ‘sözcü’ gibi yazacak, Zaman ‘zaman’ gibi, Cumhuriyet ‘cumhuriyet’ gibi, Hürriyet ‘hürriyet’ gibi. Değerli bir gazeteci abimiz analizini yapmış. Kendi fikrini de katmış olabilir. Sonuçta bir köşe yazısı. Daha seçim ateşi yükselmeden bu duruma gelebiliyorsak. Seçim yaklaşınca durum ne olacak. Eskişehir için hayırlı bir sonuç çıkmasını temenni ediyorum. Sadi abinin dediği gibi seçmenin çoğunluğu kime oy vereceğine karar vermiş. O yüzden bırakın insanların SEÇİLME hakkı yok. Görüntüde var da yok. En azından SEÇME hakkını insanlar gönüllerince kullansınlar. İsteyen hocaya, isteyen Harun beye, isteyen vali babaya oyunu versin. Herkes gönlündeki doğru olduğuna inandığı şeyi yapıyor. Kimse kimseden daha fazla geleceğini, kentini seviyor değil. Hepimiz seviyoruz, hepimiz iyisini istiyoruz. İşin özü budur.”
DÜŞÜNCELERİMİZE
SAYGI DUYMALIYIZ
Ben de diyorum ki insanlar bir birleriyle tartışırken, bir birlerinin düşüncelerine saygı göstermelidirler. Demokrasi budur. Beğenirsin, beğenmezsin. Ama kendi söylediklerimize saygı duyulmasını bekliyorsak, önce başkalarının söylediklerine saygı göstermeyi becerebilmeliyiz.
'KONUŞAN TÜRKİYE İSTİYORUZ' diyoruz. O zaman bırakın herkes düşündüklerini açıksa yazsın, söylesin. Konuşa konuşa, tartışa tartışa doğruları bulacağız. Ben kimsenin davulunu çalmıyorum. Tokmak elimde iken, davul başkasının boynunda ise o davulu çalmam. Eğer davulu çalacaksam, o davulu kendi boynuma geçirdikten sonra çalarım. Veya davul bende iken tokmak başkasında ise, o davulu ona çaldırmam.
Bu şehir, bu ülke hepimizin. Hepimiz bir gemideyiz. Bu gemiyi batırmaya çalışırsak hepimiz boğuluruz. Gemiyi batırmaktansa, dalgalı denizlerde bile hiç sarsılmadan yoluna devam etmesi için hep birlikte geminin dengesini sağlamanın gayreti içerisinde olmalıyız.
Sonuçta kim belediye başkanı seçilirse seçilsin, hepsinin ana gayesi bu şehre hizmet etmek olacak. Kimisinin hizmet etmeye çapı az yeter, kimisi ise akla hayale gelmeyecek işlere imza atar. Bunun için hepimiz amacı mevcut adayların içerisinden akla hayale gelmeyecek işlere imza atacak kim ise, onu bulup seçmek olmalı. Gerisi fasa fiso. Lütfen yazışırken bir birimize daha saygı sevgi ölçüleri içerisinde yazmaya çalışalım. Başta Özgür Tıkız kardeşime olmak üzere, facebook sayfamda görüşlerini paylaşan, eleştiren veya destek veren tüm dostlara sevgiler sunuyorum.
Bir yazarın yazıları olumlu veya olumsuz eleştiriliyorsa, o yazının okunduğunun göstergesidir.
Not: Yazımın içindeki tırnak içinde bulunan (D)’nin anlamını açık yazmıyorum. Anlayanlar anlamıştır umarım. Anlamayanlar dostlar olursa,telefon ederlerse anlamını söylerim.
*-**********
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...