Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, ülkemizin genelgelerle yönetilmeye başlamasının tehlikelerine işaret ederek, polis görüntülerinin alınmasının yasaklanmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Mustafa Elgöz göreve geldiğinden bu yana hukukun üstünlüğü ve fert özgürlükleri konusunda son derece başarılı çalışmalar yürüttü. Son olarak çıkarılan bir genelgeyle polislerin görüntülerinin çekilmesinin engellenmesine de karşı çıkıyor.
Kısa bir süre önce Amerika'da bir polis, sırf zenci olduğu için George Floyd adlı bir vatandaşı, kelimenin tam anlamıyla ayağının altına aldı ve adamcağızın gırtlağına çökerek çırpına çırpına ölmesine neden oldu. İşte böyle bir olayın Türkiye'de de yaşanmamasını isteriz. Dolayısıyla polisin vazifesini yaparken görüntüsünün alınmasının engellenmesi çok yanlış bir karar. Bu saçma sapan kararı "Polisin özel hayatı" diye savunmak ise ayrı bir garabet. Kimse polisin karısıyla yaşadığı özel görüntüleri almaktan bahsetmiyor. Vatandaşla polis arasında karı – koca ilişkisi yaşanmayacağına göre, "Özel hayatı savunuyoruz" palavralarının kimseyi ikna edemeyeceği ortada. Camide ibadetini eden bir adamın suratına suratına biber gazı sıkılmasın derdindeyiz. Kaldırımda yürüyen bir gence, "Bana bakma aşağı bak" diye girişilmesin, 12 yaşındaki bir çocuğun elmacık kemikleri ve çenesi dipçikle dağıtılmasın derdindeyiz. Yoksa çok mu şey istiyoruz?
17 günlük sokağa çıkma kısıtlamalarıyla birlikte, yeni yönetim krizlerimiz de oldu. Hükûmet ne yapacağını şaşırmış durumda. Neyi yasaklayacaklarını, neyi serbest bırakacaklarını bilemiyorlar. Üstelik aldıkları kararları da günde üç kere değiştiriyorlar.
Eskiden içki satışına ilişkin yasaklamayı "Hükûmet vatandaşın yaşam tarzına karışıyor" diye açıklıyordum. Ancak şimdi sözümü geri alıyorum. "Hükûmet beceriksizlik rekorları kırıyor" diye yorumlamak daha mantıklıymış. Kardeşim çakmak satışını yasaklamak da nedir? Tükenmez kalem yasaklamak da neyin nesi? Allah aşkına siz memleketi nasıl yönetiyorsunuz?
Sabah kalkıyoruz ve bir öğreniyoruz ki, marketlerde pek çok şeyin satışı yasaklanmış. Sonra öğleye doğru öğreniyoruz ki, söz konusu yasaklar kaldırılmış. İkindiye doğru aynı yasakların daha şiddetlisinin geri geldiğini öğrenip, akşama doğru yasakların tekrar kalktığını duyuyoruz. Vatandaş da hükûmete aldığı her karardan sonra Kenan Işık gibi soruyor; "Emin misiniz?.. Son kararınız mı?.."
İYİ Parti Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, hızla yükselen enflasyon rakamlarını eleştirdi. Bu eleştirilerini sosyal medya üzerinden yapan Kabukcuoğlu, "Emekli ikramiyesinde enflasyon %10, gerçekte enflasyon %17. Vatandaşı bu kadar saf görmeyin" ifadelerinde bulunmuş. Bunu da hızla yükselen bir enflasyon grafiği görseliyle desteklemiş. Ancak yükselen eğrideki görsel, ucu sivriltilmiş kazıklardan oluşuyor. Grafiğe baktığınız zaman her geçen ay, bir evvelkinden daha uzun bir kazık görülüyor. Yani Kabukcuoğlu bir anlamda enflasyonun bedelini kimin ödediğini kazıklarla göstermiş oluyor...
Anadolu Üniversitesi Rektörü Profesör Fuat Erdal Eskişehirspor'a tam 1000 fidan bağışlayarak gönüllerde taht kurdu. Elbette bir bağışın yürekten yapılması önemli. 1000 fidan bağışlayandan da 1 fidan bağışlayandan da Allah razı olsun. Bu arada kentin önde gelen isimlerinin de bu kampanyaya destek olduklarını görüyoruz. Atatürk'ün Samsun'a çıkışının 102'inci yılına ithafen 102 fidan bağışlayan Büyükerşen'e de teşekkür ederiz.
Bu arada İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da kampanyaya destek verdiğini öğrendik. Sayın İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı olmak istediği sır değil. Bu vesileyle Eskişehirli seçmenlerini de selamlamış oldu. Hoş Sayın İmamoğlu'nun kaç fidan bağışladığını öğrenemedik ancak yine de sevindik. Eğer ki tek bir fidan bağışladıysa kendisini tebrik edeceğim. 20 liraya çok güzel reklam yapma fırsatı bulmuş demektir.
Öte yandan sosyal medyada bu yapılan bağışların çok yetersiz olduğunu belirten kalemşorlar da var. Mesela birisi çıkmış Eskişehir'deki parti il başkanlarının adam başı 10 bin fidan bağışlaması gerektiğini belirtiyor ve bu bağışı yapmayan CHP, AK Parti, İYİ Parti ve MHP İl başkanlarına verip veriştiriyor. Kardeşim 10 bin fidan demek 200 bin lira demektir. Böyle bir parayı kim nasıl bağışlasın ki? Bu arada klavyede bol keseden palavra atan bu kişilere sormak lazım; Siz kaç fidan bağışında bulundunuz?
sen kaç fidan bağışladın
Polisler, bir ana haber bültenindeki spikerler gibi yaptıkları görevde halka hitap ediyorlar. Nasıl ki bir spiker sadece kameraların olduğu ortamda milyonlara hitap ettiğinin bilinci ile tek başına, cesur, kendinden emin, kendine güveni yerinde ve sakin bir biçimde stüdyoda olması gerektiği gibi davranıyorsa poliste böyle olmalı. Paniğe gerek yok, polis işini yaptığı sürece görüntü kaydı yapmak neden sorun olsun ki ?
Hani polisiye dizilerde görüyoruz ya kerem bey; Suçlu kaçıyor polis sonunda yakalıyor. Suçlu diyor; ben bişey yapmadım. Poliste ona bişey yapmadıysan niye kaçıyorsun ? diye soruyor. İşte bu görüntü alma yasağıda buna benziyor. Bişey yapmadıysan niye yasaklıyorsun ?