Bir hafta içerisinde yaşanan iki önemli gelişmenin Türk ekonomisine olumlu ve olumsuz yansımaları olacak gibi görülüyor
Bir hafta içerisinde yaşanan iki önemli gelişmenin Türk ekonomisine olumlu ve olumsuz yansımaları olacak gibi görülüyor. Önce olumsuz olandan başlayalım. Maalesef ülkemizde koronavirüs görüldü. Ortada panik yapacak bir durum olmadığını, ancak vatandaş olarak da kendi tedbirlerimizi almamız gerektiğini hatırlatayım. Ancak virüsün korkusu, kendisinden daha tehlikeli.
Nitekim Eskişehir'de yapılması planlanan endüstri fuarı tehir edildi. Ülke genelinde muhtemelen alışveriş oranları düşecektir. Bu da ekonomimize olumsuz yansıyacaktır. Ancak bu durumun geçici olacağına inanıyorum. Olumlu gelişme ise Suudi Arabistan'ın petrol fiyatlarını düşürmesi oldu. Hükumetin bu durum karşısındaki tepkisini merakla bekliyorduk. Indirimleri pompa satış fiyatlarına yansıtmayarak, boşalan hazine kasasını doldurmayı düşünebilirlerdi. Ancak bunu yapmak yerine indirimleri piyasaya yansıttılar. Bana kalırsa doğru olanı yaptılar. Bu durum reel sektörün rahatlamasına, zaten sıkıntı içinde olan para piyasalarının derin bir nefes almasına neden olacaktır. Elbette hazine açığı da bizim için halledilmesi gereken bir sorun. Ancak ilk etapta piyasaları rahatlatmak daha doğru bir adımdı.
Çakırözer Silivri'ye gitti
Bir gazeteci olan milletvekili Utku Çakırözer, Silivri'de bulunan Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel ve OdaTV çalışanlarını ziyaret etti. Bizim memlekette her dönemin meşhur bir hapishanesi vardır. Mesela 12 Mart denildiği zaman akla Ziverbey Köşkü gelir. Yassıada, 'Bebek ve Köpek' davalarını hatırlatır; aklımıza 27 Mayıs gelir. 'Mamak' demek 12 Eylül demektir... Bakalım Silivri adı da ileride bir dönemle eşleştirilecek mi? Elbette gazetecilik kanunlara en çok dikkat etmesi gereken meslek dallarının başında bulunuyor. Ancak bizim memlekette önce insanların hapse atıldığını, sonra da "Pardon yanılmışız" diyerek serbest bırakıldıklarını çok gördük. Umarız Silivri'deki meslektaşlarımız için acilen bir iddianame hazırlanır. Bir insanın hapiste yatmasından daha kötü bir şey varsa, neden hapiste yatttığını bilmemesi muhtemelen. Meslektaşımız Utku Çakırözer'i tebrik ederiz.
4 milyon 400 bin oldu
Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre işsiz sayımız bir ay öncesine göre 92 bin kişi artarak, 4 milyon 394 bine ulaşmış. Bu haber yeteri kadar moral bozucu; farkındayım. Ancak ülkemizdeki gerçek işsiz sayısı çok daha fazla. Çünkü Türkiye İstatistik Kurumu yalnızca son 3 ay içerisinde iş arayıp da bulamayanların rakamını açıklıyor. Buna bir de iş aramaktan vazgeçenleri de eklemek lazım. O zaman gerçek işsiz sayımızın 6 milyon 200 bine dayandığını görürüz. Her işsizin bir aileye bakacağını düşünürsek, bu 30 milyona yakın vatandaşımızın – şu ya da bu şekilde – işsizlikten etkilendiğini gösterir. Bulgaristan, Danimarka, Finlandiya, Slovakya, Norveç ve Hırvatistan'ın nüfuslarını toplayın, işte ancak 30 milyon rakamına ulaşırsınız. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi mi davranmamız gerekiyor?