Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Eğitimde şu olanlara bakar mısınız? Ahlak kokmuş ne yaparsın!

Haziran ayı eğitim alanı bakımından etkin bir aydır. Bir yandan genel sınavlar ayıdır. Bir yandan karne ayıdır. Bunlara ilişkin yıllardır süren eleştiri ve öneriler sürer gider.

17 Haziran 2021 09:22
A
a
Sütiş Eskişehir
Haziran ayı eğitim alanı bakımından etkin bir aydır. Bir yandan genel sınavlar ayıdır. Bir yandan karne ayıdır. Bunlara ilişkin yıllardır süren eleştiri ve öneriler sürer gider.
Kimileri bir üst eğitim kurumuna geçişte yapılan sınav sistemini eleştirir. Kimileri sınavlardaki sorulara yönelik yorumlarda bulunur. Eleştiriler ve yorumlar ışığında doğru yanlış, eğri düzgün tüm yönleriyle olay ve süreçlerin değerlendirmesinin yapılması gerekir ve bu kuşkusuz demokratik bir haktır. Buna karşılık özellikle son on yıldır eleştiriler ötesinde hemen anında saflaşarak çatışıyoruz.
Çatışma hem yararlı hem de zararlıdır, diyelim.
Çatışmalar yararlıdır.  Çünkü tartışmalarla eksik gedik, eğri doğru bulunarak yeni yollara açılmak mümkün olabilir.
Çatışmalar zararlıdır. Çünkü tartışmalarla sosyolojik çatışma giderek kavgaya, giderek güç yitirmeye ve yok oluşa neden olabilir.
Bunlarla birlikte geçen haftalarda eğitimde öne çıkan kimi olaylara bakıldığında gerçekten şaşılacak olayların olduğu açık.
Öncelikle değişik programlarda tezsiz yüksek lisans programlarının açılması ile ilgili olanlara bakarsak şunlar öne çıkmaktadır: Kişisel görüşüm; tezsiz yüksek lisans programlarının ilkeli, kurallı ve disiplinli yapılmak koşuluyla eğitim alanında bir kazanım olduğu şeklindedir. Ancak yaşanan olumsuzluklar ve niteliksiz öğretme süreçleri ile geçerliliği, güvenirliği su götüren ölçme ve uygulamalarla zaten gittikçe güven yitiren yükseköğretim iyice olumsuz etkilenmektedir.
Peki neler yapılabilir?
* Öncelikle her program veya fakültenin YÖK’te üst kurulları oluşturulmalı; bu kurullar ile YÖK ortaklaşa uygulanabilir, pragmatist akılcı kararlar almak üzere yeni düzenlemelere olanak vermelidir. Bu konuda gerekli yasal ve yönetsel kararlar tez elden alınıp uygulamaya dökülmelidir.
*Bir başkası, tezsiz yüksek lisans programlarının açılmasının yeni ilke ve kurallara bağlanması gerekliliği.
* Girişte ALES, diploma notu ve gerektiğinde başka sınavların konulması tartışılmalıdır.
* Kontenjanlar sınırlı tutulmalı, programların ticarileştirilmesi kesinlikle engellenmelidir.
* Programların en az yaz döneminde sıkılaştırılmış yüz yüze öğretim programlarının olması tartışılmalıdır. Bu tür eğitim uygulamalarına nitelik kazandırılması için yeni uygulamalar tartışmaya açılıp akılcı örnekler tez elden uygulamaya konulmalıdır.
Yoksa medyaya yayıldığı haliyle “Paran kadar oku!” anlayışıyla eğitimin ticarileşmesine giderek de değersizleştirilmesine olanak verilir. Zaten uzaktan eğitim, salgın derken giderek nitelik yitiren her kademede eğitimin iyice kötüleşeceği açıktır.
Evet, yeni eğitim kurumu veya program açmak genelde iyi görülür. Ancak artık eskilerde değiliz. Üstelik açılan kurumlar temel eğitim gibi bir hak olmaktan öte kişisel tercihe göre yeni katma değer üreten üst eğitim kurumlarıdır. Ayrıca akademisyenlere ticari amaçlı bu çirkin davranışlar hiç mi hiç yakışmamaktadır.
 
İkinci konu eğitimde nepotizm konusu…

Özellikle son yıllarda değişik öğretim kademelerinde işe alma, atama, farklı yönetim görevlerinde terfi gibi konularda yığınla haber medyaya yansımakta. Son olarak Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can’la ilgili Sözcü gazetesinde “Sen misin rektörün kızını sınavda kazandırmayan?” başlıklı haber…

Gazetenin 10 Haziran 2021 tarih 23.36 güncellemeli haberine göre Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can, kızı Esra Aslancan'ın doktora sınavını kazanamaması üzerine ortalığı birbirine kattı. Sınav Değerlendirme Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Mahmut Sağır, rektörün sınav öncesi görüşme talebini reddettiği için bölüm başkanlığından istifa ettirildi, ardından da kavga bahanesiyle açığa alındı.

Habere https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/sen-misin-rektorun-kizini-sinavda-kazandirmayan-6478812/ adresinden ulaşılabilir.

Şimdi neresinden tutsan elinde kalıyor, misali… Malum; al gülüm ver gülüm.
Pek çok değerli yönetici arkadaşlarım! Tüm arkadaşlarıma, akademisyen meslektaşlarıma sesleniyorum! Özellikle kendini sosyalist, Kemalist, sosyal demokrat, milliyetçi, muhafazakâr adil düzenci, milli maneviyatçı olarak tanımlayan meslektaşlarım sizlere sesleniyorum. Her anne baba kızının, oğlunun, akrabalarının iyi eğitilmesini, okumasını, iş güç sahibi olmasını, iyi noktalara yükselmesini ister. Bu insan olmanın doğasında var kuşkusuz. Ancak bunun hukuk, adalet duygusu ve yıllardır peşinden koştuğunuz adil düzen anlayışı içinde olması gerekmez mi?
Sizler adaleti ve hukuku hiçe sayarak çocuklarınıza güzel gelecek sağlamak için olanak yaratacaksınız, öyle mi?
Ya gariplerim ya garip halk çocukları ne yapacaklar?
Akademi, üniversite bu konuda iyi örnek olmayacaksa kim olacak?
Allah aşkına söyler misiniz, kim olacak?
Tüm insanlarımıza sesleniyorum!
O sınavlara giren sahipsiz gariplerin sesi, sahipleri kim olacak?
Yanıt basit!
Hepsinin sahipleri hak, hukuk ve adalet olacak!
Başka seçeneğimiz yoktur. Cumhuriyet ve demokrasinin seçeneği yine Cumhuriyet ve demokrasidir.
Demokrasinin özü kökü hak, hukuk ve adalettir.
Unutmayınız ki ideolojilerimiz veya inançlarımız, ahlaksızlığı örtmek için kullanılan şal değildir!
Güncel sorunlara ilişkin birkaç sözüm var.
* Güncel videoları izlemek yerine özetlerini izleyin. Zamanınıza yazık. Benzer konularda toplumsal güvenin giderek sarsılması kaçınılmaz olarak kaos ortamı yaratmakta, komplo teorilerini güçlendirmektedir. Başka Türkiye yoktur misali ülkemizin güzel geleceği temiz, dürüst ve çalışkan siyasetçi, bürokrat, iş insanları, hukuk, eğitim, mühendislik, tıp gibi alanlarda yetişmiş nitelikli insanlarla olanaklıdır. Bu kaynak bizde var. Eksik olan ahlak ve sistemin inşasıdır. Çıkış yolu,  demokrasi içinde görüşleri ne olursa olsun iyi insanların tabanda demokrasi ve güzel yarınlar ittifakı oluşturmasıdır.
Bu amaçla,
* Kim, neci ve nerede olursak olalım iyi, doğru ve güzelin yanında olmalıyız.
* Eğitim, hukuk ve mülki idare- kamu yönetiminde tez elden yeniden yapılanma sağlamalıyız.
* Akademik dünyamızı yeniden inşa etmeliyiz.
* Yoksul ve alt gelir gruplarına yönelik sosyal devlet reformu gerçekleştirmeliyiz.
* Tarım, hayvancılık reformu ile işlevsel üretici-tüketici kooperatifleri geliştirmeliyiz.
* Kamuda çalışanlardan gerekçesi ne olursa olsun tek maaş dışındaki tüm maaş ve gelirleri kaldırmak için akılcı bir yol bulmalıyız.
* Yol göstericimiz bilim, yolumuz uygarlık yolu olmalıdır.
Her şeye rağmen yarınlarımızın güzel olması için umutlarımızı yitirmemeliyiz…
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Ah Hoca Ah 17 Haziran 2021 18:44

Eskişehirde bir ESOGÜ var , rektör kayyum, yardımcıları keza eski rektörün adamı, ayrıca üniversite birkaç sendika temsilcisi tarafından yönetiliyor. Evet ne yazıkki tüm atamalara hükümet sendikası temsilcileri karar veriyor. Daha söze gerek varmı

0 12 Cevap Yaz
İstek

Rıfat Edizkan'ı istifaya davet ediyoruz.

0 8
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi