Dünyanın en kutsal varlıklarıdır anneler

Aslında özel günlerle ilgili yazı yazıp ahkam kesmek adetim değildir. Sadece dini bayramlar ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıyla ilgili di

12 Mayıs 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Aslında özel günlerle ilgili yazı yazıp ahkam kesmek adetim değildir. Sadece dini bayramlar ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıyla ilgili dilim döndüğü, aklımın erdiği, darağacımda ne varsa onu yazmaya çalışırım.
Ama ‘anne’ deyince her şey durur. Rahmetli annem ile tüm anneler için bir şeyler karalarım. Babam erken vefat ettiği için, annem 4 kardeşi adeta ana tavuk gibi kanatlarının altına alarak yetiştirdi bizi. Hem annelik hem de babalık yaptı.
Okulda bir sorun yaşadığımızda o koştu peşimizden. Okuldan mezun olduktan sonra iş aradı kapı kapı bizimle. Kurda kuşa kaptırmadan! Hepimizi okutup, iş güç sahibi olmamızı sağladı.
Bu vesile ile 17 Mayıs günü yani bundan 15 yıl önce vefat eden annemi bir kez daha saygı ve rahmetle anmış oldum. Allah ondan sonsuz sayı kadar razı, mekanı cennet olsun.
Dünya da kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, altına yapan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister? Kim bu kadar aciz biriyle hiç usanmadan ilgilenmek ister ya da bunu kim yapabilir? Ne kadar zor iş dediğimiz tüm bu işleri karşılık beklemeden, severek yapan tek canlı annelerdir.
Dünyanın en kutsal varlıklarıdır anneler. En duygusal, en vefalı, en çok değeri bilinen ve haklarının ödenmesi imkansız olan meleklerimizdir. Gözlerimizi açtığımız ilk günde başlar onlara bağlılığımız. Daha hiçbir şeyin farkında değilken onların kucağında ağlamamız kesilir ve her ağlamamızda bilir ne derdimiz olduğunu. Bizim ağlamamız başkalarına kötü gelebilir ama onlara değildir; onlar bıkmadan usanmadan yetişir imdadımıza. En güzel elbiseleri giyindirir, en güzel yiyecekleri yedirir bizlere. Hep sevgiyle büyütür bizleri.
Bizler de mutluluk duyarız bunlarda ve hep hediye vermek isteriz onlara. Hatta bizim onlara ilk hediyemiz konuşmaya başladığımız gündür ve ilk öğrendiğimiz kelimenin “anne” olmasıdır. O an onun en mutlu anlarından biridir. Hediyemizi çok duygusal bulur ve sevinçlerinden ağlarlar.
Aradan yıllar geçer ve ilkokul çağına geliriz okulun ilk günü her zaman ki gibi yanımızdadırlar. Ve yine bizi büyümüş olarak görmeleri ağlamalarına neden olur. Okula alışana kadar da onlar götürür bizi okula ama tabi bu süre kimimizde uzun sürer. Okuldan geldiğimizde ilk iş okulda neler yaptık onları anlatırız. Neler öğrendiğimizi anlatırız onlara. Bizi sıkılmadan ve ciddiyetle dinlerler sanki çok önemli bir şey anlatıyormuşuz gibi. Okul hayatımız bu şekilde sürer. Sınavlarımız iyi olursa sevinir kötü olursa üzülürler. Ama bunu belli etmezler kimi zaman. Teselli ederler bizleri üzülmememiz için.
Onlar hayatımız boyunca sevincimizde de üzüntümüzde de ağlarlar. Ama bazıları vardır ki annelerini sokağa atarlar, onlar annelerine kötü sözler söylerler, onlar annelerinin değerini bilmezler. Buna rağmen yine bir şey demez, diyemez anneleri. Ne de olsa çocuğumdur diye düşünürler, kıyamazlar. Onlar bu durumlarına da yine ağlarlar ama sevinçlerinden değil vefasızlıktan. O yaşa getirdikleri çocuklarının bunları yapması üzer onları, bebeklik günlerini hatırlarlar onların ve ne kadar çok duygulanırlar.
İşte bu duyguyu hiç yaşatmayalım onlara. Hakkını zaten ödeyemeyeceğimiz annelerimize değer verelim, üzmeyelim, ağladıkları zamanlar üzüldükleri değil sevindikleri zamanlar olsun ve onlara saygılı olalım. Çocukluk günlerimizi hatırlayalım ve Peygamberimizin sözünü de hiçbir zaman unutmayalım ki “Cennet annelerin ayakları altındadır”.
Yazımı Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiiri ile bitirmek istiyorum.
 
ANNELER GÜNÜ
 
“Anneme ve bütün annelere”
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Kaç geceler bana ninni söylerdi
Hasta olunca oydu başucumda bekleyen
Biraz yorulmayayım, üzülmeyeyim, hemen
Alır kucağına okşardı, saçlarımı öperdi.
 
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Uzun kış geceleri masal masaldı
Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar
Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar
Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.
 
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı
Akşam biraz geciksem yollara düşerdi
Sokağa çıkarken «Yavrucuğum üşütme» derdi.
Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı.
 
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Bilirim yine kalbinde yerim anacığım
Selam sana Anneler Günü İstanbul’dan
Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan
Vefalı ellerinden öperim anacığım.
 
Ümit Yaşar Oğuzcan
 
Not: Pazar günleri yazmıyorum. Bu nedenle yarın kutlayacağımız ‘anneler günü’nü bugünden kutlamak istedim. Anlayışınız için teşekkürler.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi