Salgınla birlikte 3 konuyu artık hepimiz ezberledik…
Maske, Mesafe, Nijyen…
Bu kurala ne kadar uyuyoruz. Bu kurallar yeterli mi?
Belki bir çoğumuzun dikkatinden çeken bir nokta var! Prof. Dr. Gaye Usluer, salgınla mücadelede iki konuya dikkat çekiyor:
Şeffaflık ve güven!
Usluer şu tespiti yapıyor:
-Eğer vatandaşa bilgi doğru olarak şeffaf olarak verirsek vatandaşın kuralara uyumunu da sağlarız. Vatandaşa azaltılmış seçilmiş bilgiyi verdiğinizde vatandaş durumun ciddiyetini fark etmiyor ya da fark etmek istemiyor. Kabul etmek istemiyor.
Ve Usluer, bu bilgilerin nasıl verilmesi gerektiğini de söylüyor:
-
Rafine bilgiyi detaylı, yaş dağılımıyla, ölümlerinde hangi grupta fazla olduğuyla ilgili net ve şeffaf bilgi verirsek toplumsal güveni inşa edebiliriz. İşte Sağlık Bakanı her akşam söylüyor maske takın, fiziksel mesafe, el hijyeni! Bu kurallara uyumun sağlanabilmesi şeffaflıktan toplumsal güvenin inşasından ve devamında toplumsal dayanışmadan geçiyor.
Öncelikle yapmamız gerek bu toplumdaki güvensizlik hissinin ortadan kaldırılması.
Usluer bir de örnek veriyor bu konuda:
-Kararları bilim kurulu almalı ve sağlık bakanı açıklama yaparken ‘son kararı sayın cumhurbaşkanımız nasıl uygun görürlerse’ şeklinde değil, ‘
bilim kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda cumhurbaşkanımız açıklayacak’ şekline dönüştüğünde toplumsal güven ve dayanışma için adım atılmış olur!
CÖMERT OLALIM!
Salgın konusunda Türkiye’de işler pek iyi gitmiyor! Ya da istediğimiz gibi gitmiyor!
ES TV’deki Açıkça programında Gaye Usluer hocamız,
“işlerin iyi gitmediğini akademisyenler, hekimler olarak Nisan ayında fark ettiklerini” söylüyor!
Türkiye’nin en büyük eksiği test sayısının az olması…
Usluer hocamız,
ülkemizin “test” kokusunda cimri davrandığını söylüyor!
Test konusunda cömert olmakta fayda var!
KÜME DÜŞMEYELİM YETER!
Usluer diyor ki “Salgının mutlaka bir siyasi tarafı var”
Detaylandırıyor:
- Siyaseten yönetilme biçimi var.
- Ve siyasi sonuçları var.
- Türkiye zannetti ki salgın Haziran ayına kadar bitecek. Ve o süreçte de hızlı bir başarı öyküsü yazılacak.
- Bu başarının bir şampiyonu olacak.
…/…
Ama işte gördük!
Virüs gol üstüne gol atıyor!
Defans darmadağın! Bırakın şampiyonluğu küme düşmesek bize yeter!
NE ONUN HABERİ VAR NE BİZİM!
Koronavirüsün belirtileri belli…
Ateş, Öksürük, boğaz ağrısı en başta!
Kusma, koku almama da az da olsa rastlanan belirtiler! Grip belirtilerinden pek farklı değil!
Bu bulgular varsa, “teşhisi” koyabiliyorsunuz!
Peki ya virüslü olup da bu bulguları göstermeyenler?
Gaye Usluer hocamız diyor ki “işte asıl sıkıntı o zaman başlıyor”
Çünkü, bulgusu varsa ayırt etmek kolay.
Ancak toplumun yüzde 80’inin bulgusuz ve enfekte olduğunu söylüyor!
Markette, toplu ulaşım araçlarında, parklarda, işyerlerinde enfekte olan insanlarla birlikteyiz!
Ne onun haberi var!
Ne bizim!
KARABORSAYA DİKKAT!
Prof. Dr. Gaye Usluer, kısa süre önce başından geçen bir olayı anlatıyor…
Eskişehir’de hastanede yatan bir hasta için ağır durumdaki hastalarda kullanılan bir ilacın bulunması konusunda kendisinden destek istenmiş…
Gaye hoca diyor ki:
-Aslında desteği sağlayacak olan Sağlık Bakanlığı! Ama hekim o kadar çaresiz kalmış ki reçeteyi ve ilacı bulma işini hasta yakınına vermiş. Oysaki eczanede bulunan bir ilaç değil. Bu durum ilaç karaborsası oluşmasına neden oluyor. İlaç karaborsası
oluşması demek ilaca parası olan kişinin ulaşmasını sağlıyor.
…/…
Umarım böyle örnekler çoğalmaz!
GÜNÜN KARİKATÜRÜ