Direniş eylemleri şiddetten uzak ve mizah duygusunu ön plana çıkaran eylemler olduğu sürece toplumun büyük desteğini alarak efsaneleşebiliyor. Gel gelelim, işin içine şiddet, işin içine bilinçli çatışma ve işin içine benim dediğim olacak felsefesi girince, o destek ve haklı talepler de gölgeleniyor.
Öncelikle Eskişehir deki direniş alanı ve direnişçiler hakkında yorum yapanların ve oturdukları yerden iyi ya da kötü eleştiride bulunanların, o alana biraz gelmeleri, kulak vermeleri ve müspet menfi her türlü yorumu sahadaki izlenimleriyle yapmasını arzu ederdim. Ne yazık ki bu çok sağlıklı bir şekilde işlemedi.
Ben birçok gün o alana giden, hem meslektaşlarım hem de o alandaki gençlerle, yeri gelip polisle, yeri gelip bu eylemden rahatsız olanlarla, yeri gelip buna destek verenlerle ayaküstü sohbetler yapmış biri olarak bazı eleştirileri rahatlıkla yapabileceğim kanaatindeyim.
“En büyük eleştirim, kendine direnişçi diyen ama diğer arkadaşlarını ve destekçilerini zor durumda bırakan, çatışma yanlısı olanlara “ Çatışırsak haber değerimiz olur, yolu kaparsak ses getiririz diyen ve büyük çoğunluğun, yolu açma ve çatışma olmasın diyerek, pasif eylem yapalım düşüncesine karşı geliyor, geçmiş günlerdeki destek ve sempatiyi azaltıyorsunuz. Üstelik sizin bu yaklaşımınız nedeniyle o alanda sizin gibi düşünmeyen insanlarında müdahaleye maruz kalmasına ve canının yanmasına sebep oluyorsunuz. Ya bu düşünce değişmeli, ya siz onlarla aynı alanda olmamalısınız.
Yolun tek tarafı açılsın, müdahale etmeyeceğiz diyen Polise, Arkadaşlar Polis istedi diye açmayalım, direnişin etik değerlerine uygun düşmez cevabını mantıklı diye düşünürken, unutuyorsunuz.
Bu direniş özgürlük temasıyla başladı ve o caddenin açılmasını isteyen Polis değil Halk… Ve siz Polise değil, o yolu kullanmak isteyenlerin özgürlüğüne karşı savaşmaya başladınız.
Önceki gece gördüm ki, birçok sağduyu sahibi insan, yolun tek tarafını açma konusunda ufak bir gruba bu sözü geçiremedi ve alandan ayrıldı.
Orada çatışma olmadan kitap okuyarak tepki göstermek, duran adam olarak tepki göstermek, sessizlik tepkisi gibi türlü türlü protesto çeşitleri varken ve bu yolu aklı selim herkes desteklerken illa çatışma olsun, yatmayalım diyenler, demokratik talepleri ileten ve benim gibi düşünen insanları temsil edecek insanlar değildir. Bu işin realitesi kusura bakmayın ama budur.
“Direnişe karşı olanlara da birkaç sözüm var. Günlerdir devam eden bu sürece karşı olabilirsiniz. Yaşam duruşunuz ve siyasi düşünceniz bunu desteklemeyebilir ama bu sürecin doğru mesajlarını da, sırf bizden değil, o yüzden ne istenildiği önemli değil dürtüsüyle değil. Düşmanca ve eleştirisel boyutta değil, biraz da acaba diyerek bakmalısınız.
İnsanları attığı twetlerle, kulaktan dolma bilgilerle, iki satır konuşmadan, anlamaya çalışmadan yargılamak işin basit kısmıdır. Kapalı kapılar arkasında kendinize kurban seçmek, hedef almak, cımbızla seçilen laflarla düşman ilan etmek kolaydır. Yarın öbür gün siyaset arenasında olmayabilir, düşünceniz değişebilir veya siz kurban durumuna düşebilirsiniz. O yüzden daha çok konuşalım, tartışalım, beyin fırtınası yapalım ve anlamaya çalışalım. Her şeyi tek bir insan bilemez, her şey tek bir doğrudan ibaret olamaz, kabul edelim.