Yaşamın İçinden: Ömer Duru
İki palavracı konuşuyorlarmış.
Birincisi,
“Dün akşam bir şimşek çaktı”diye başlamış söze:
“Ortalık gündüz gibi oldu. Dağın eteğinde tam beş bin çakal gördüm”
İkincisi devam etmiş:
“Şimşek çakınca ben de dağın tepesinde bir deve gördüm. Başını uzattı, ovadaki dereden su içiyordu.”
Birincisi dayanamayıp sözünü kesmiş:
“Haydi haydi. Deveyi düze indir..”
Diğeri hemen atılmış:
“Sen de çakalı yüze indir”
--//--
Ülkemizde nerede durur, nasıl durur belli değil.
Hemen her gün birkaç şehit haberi dinliyoruz.
Al Bayrağa sarılı şehit cenazelerinin ardından analar gözyaşı döküyor.
Babalar evlat acısını yüreklerine akıtıyor.
Yalnız şehit aileleri değil, asker yakınlarının yürekleri inip inip kalkıyor.
Dün izledik..
İktidarı ve muhalefeti ile devlet:
“G.Antep’te şehitleri uğurladı.”
On binlerce vatandaşın katıldığı cenaze töreninde gene aynı sözleri dinledik:
“Şehitler ölmez. Vatan bölünmez.”
Eskişehir’de şehidine ağladı.
J. Astsubay Çavuş Mutlu Yıldırım’ın cenazesinde acı vardı, gözyaşı vardı..
İşin en önemlisi PKK terörüne kin vardı.
Çok garip şeyler oluyor ülkemizde..
Bayramı seyranı bir yana ettik..
Trafik canavarının aldığı canları görmez olduk.
Şehitlere yanıyor yüreğimiz.
--//--
Peki ülkeyi yönetenler.. Siyasi partilerimiz ne yapıyor?
Dünden bu güne değişen bir şey yok.
Muhalet “ beyaz”derse iktidar “siyah”diyor..
Gerçekleri yazanlara “Deveyi düze indir” diyenlere kızıp bağırıyorlar:
“Ah şu köşe yazarları.”
Değişen bir şey yok yani.
Dün neyse, bu günde o..
Gerçekleri yazmak neden kızdırıyor bazılarını anlamıyorum.
Bu işin sağı -solu, sıra sıra dizili şehit tabutlarının.
Gizlisi saklısı kalmadı.
İktidarı ve muhalefeti ile siyasi partiler terör konusunda,
Bu gerçeği görmeli, ortak noktayı bulmalıdırlar.
T.C. çok ciddi bir tehdit altındadır çünkü..
Ve en önemlisi, insanların sabrı taşıyor, güveni azalıyor.
Unutmayalım.
Cenaze törenlerine katılmak, acılara ortak olmak önemlidir.
Ancak insanlara bu acıları yaşatmamak daha önemlidir.
Günlerin Getirdiği
-Sultandere’de öğrenci olmak—
Bayramda bir yakınımızı ziyaret için Sultandere’ye gittik. Her gidişimde sanayiden sonra yolu şaşırırdım, bu kez, kara kalemle de olsa “Sultandere”diye işaretler yazıldığı için rahat gidip rahat geldim.. Sultandere sakin bir mahalle. Yolları, sokakları, tretuarları çok düzenli. Her site bahçesini kendi zevkine düzenlemiş. Kamelya yapmış. Site sakinleri çok rahat buralarda oturup dinlenebiliyorlar. Beş yıldır burada oturan Hacı beye “Günlerin nasıl geçtiğini “sordum. Şöyle konuştu “Bazen ormana kadar yürüyorum. Bazen de şehre iniyorum. Saat 11.00’de gidersem, akşam 18.00’de filan dönüyorum. Sık gidip gelmek olmuyor. Sultandere yalnızlar yeri. Kimse kimseyi tanımadığı için sıkıntı çekiyoruz. Şimdilik durum bu. Alışverişleri çoğu zaman şehirden yapıp geliyoruz. Büyükşehir’in tiyatrosu var. Ben iki-üç kez gittim. Alışamadık. Ama hanımlar gidiyorlar. “Sultandere’de konutlar ucuzmuş Hacı bey diyor ki” Şehir’de yüz ise burada ellidir. Yani yarı yarıya. Apartlar var. 150-200 lira kira. Burayı öğrencilere tanıtmak lazım. Mülkiyetini alırsanız, 45-50 bine buluyorsunuz. Öğrenci kenti olabiliriz. Üniversite dahil, bütün okul öğrencileri için servisler konabilir. Bu sağlanırsa Sultandere’ye hareket gelir. Sanat gelir, kültür gelir. Benim görüşüm bu. Sultandere’ye büyüklerimiz sahip çıkmalı.”
Gerçekten ilginç. Sultandereli Hacı beyin söyledikleri doğru olmaya doğruda Sultandere’yi öğrenciler nasıl tercih ederler? İşte orası belli değil. Yaklaşık 55-60 bin öğrencinin yaşadığı Eskişehir’de, Sultandere’yi 30-40 öğrenci bile tercih etmiyorsa, bu olayın irdelenmesi gerekir sanıyoruz.
--Bu bayramın politik kulisi-
Ramazan Bayramı’nı geride bıraktık. Ama bayram söyleşilerde yapılan kulisler unutulmadı. Kulisler yerel seçimler ağırlıklıydı ama, konu “Büyükşehir Belediye başkan adaylığıydı.” AKP’den Burhan Sakallı. CHP’den ise Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen konuşulan isim oldu dense yanlış olmaz. Sakallı’nın kent gelişimine geniş açıdan bakması yorumları değiştirirken, AKP ileri gelenlerinden “olabilir, ya da olamaz” görüşü nedense gelmedi. Hatta bu konuda en çok konuşan Salih Koca’nın bile sessiz kalması çekti dikkatleri. Gerçekten Salih Koca neyse de İl başkanı Reyhan’dan da neden ses gelmeyişi merak edildi. Öyle ya AKP adına kamuoyuna yansıyan bir konuda neden sessiz kalındı değil mi? Bu gelişmeyi hayra mı yormak gerekir şere mi? CHP cephesine gelince.. Büyükerşen için şimdiye kadar sorulan “Tekrar aday olacak mı?” sorusunun yanıtı “olabilir” olarak verilmeye başlandı. Sayın Büyükerşen’in tekrar aday olacağına ilişkin yorumlar, Ramazan’da yaptığı bazı konuşmalarından sonra netleşti dense yanlış olmaz. Kimbilir bu durum,Burhan Sakallı olayının fazla dillenmesinin de önüne geçmiş olabilir değil mi?
--Vatandaş konuşuyor—
-Yangın ve Sinekler--
Bazı mahalle aralarında boş arsalar var. Bu arsalarda büyüyen otlar kurumuş, atılacak yanmış sigara bu kuru otları her an tutuşturup, yangına neden olabilir değil mi? Vatandaşlar bu konuda çok duyarlı. Ama aklıermezlik yapanlar çıkabilir diyenler var. Onun için de böyle boş arsaların kapatılması isteniyor, hatırlatmış olalım. Bir başka konu da kara sinek olayı. Önceki gün bir ev hanımı aradı. Muttalıp Caddesi’nde oturuyormuş. Son günlerde
Evlerde kara sinek artmaya başlamış. Belediye ilaçlamıyor mu diye sordu. Bu hanım okurumuza anlattık durumu ve Tepebaşı Belediyesi’nin motorize sağlık ekiplerinin sürekli, dolaştıklarını söyleyip “Belediyenin bizim masasının” telefonunu verdik ve aramasını istedik. Okurlarımıza bir kez daha duyuralım. Her türlü sorun için Tepebaşı Belediyesi’ni aradığınızda sorununuza çözüm bulunacaktır…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...