Dere beyliği yok, kanunlar var

Geçtiğimiz günlerde Sivrihisar'ın Biçerli Mahallesi'nden gelen yeni bir haber, kent gündemine oturdu. "Yeni bir haber" diyorum çünkü Biçerli Mahallesi'nin sürekli gündeme gelmek gibi bir özelliği var. Kent merkezine 145 kilometre uzakta bulunan bu şirin mahallemizde oturan bazı kişiler, bu uzaklığı, "Kanundan da uzak olma" olarak yorumlamasınlar. Hayır sonra adaletin sillesi suratlarında patladı mı, beş kardeşlerin izi yanaklarına nakşolur, fena canları yanar; bizden hatırlatması.

Her neyse biz konumuza dönelim...

Mahalle sakini İzzet Özipek adlı vatandaşın ES TV ekranlarına da yansıyan ihbarları gerçekten çok ilginçti. Söz konusu vatandaş Porsuk Çayı üzerinde bir set oluşturulduğunu ve bu set vasıtasıyla bir takım tarlaların pek güzel sulandığını belirtiyor.

Üstelik bu set TCDD'ye ait olan beton traversler kullanılarak ve demir raylarla desteklenerek oluşturulmuş. Yani burada bile "Bedavacılık" yapılmış anlayacağınız. Nitekim Jandarma da bölgeye intikal ederek olayı tesbit ediyor. Daha sonra arazi sahibinin ifadesini de alarak tutanak oluşturuyor ve mesele yüce yargımıza intikal ediyor.

Tabii soracak çok soru var...

Biz sadece birini soralım; Nasıl bir cesarettir ki bir dereye bent çekebiliyorsunuz? Bu pervasızlığı nasıl cüret edebiliyorsunuz? Gerçekten de kime güveniyorsunuz? Paranıza mı? Ailenizin nüfusuna mı? Gözü karalığınıza mı? Gözlerden uzak olmanıza mı? Bir dereye bent çekmek, "Bu derenin beyi benim" demek değil midir?

Eski Türk Filmlerindeki kötü adam Erol Taş'ı hatırlarsınız. Rahmetli Erol Taş "Derebeyi" rolünü çok güzel oynardı. Zavallı köylüye etmediğini bırakmaz, eliyle tavuk butlarını yiyerek, gevrek gevrek kahkahalar atardı.

Neyse ki derebeyliği tarihe karıştı. Artık derebeyleri yok; Cumhuriyet var, kanunlar var. Zorbaları sadece Erol Taş filmlerinde görebiliyoruz...

Bu sorunu Nabi Avcı çözer

Trabzonspor camiasının 2010 – 11 sezonunda kaçırdığı şampiyonluktan dolayı herkesi suçladığını biliyoruz. Bu arada içlerinden bazılarının Eskişehirspor'u sorumlu gördüğü sır değil. Neymiş? Trabzon'la berabere kalmışız...

Şimdi bu tutumdan dolayı bazı Trabzon yöneticilerinin Eskişehirspor'a husumet besledikleri görülüyor. Son olarak Erkan Zengin transferinden dolayı 400 bin Avroluk alacağı hakkında imza vermeyen Trabzonspor'un amacı üzüm yemek değil, bağcı dövmek.

Bize imza verseler de vermeseler de o parayı bu sene alamayacaklar. Ancak içlerinden bazıları, "Varsın 400 bin Avromuz çatır çatır yansın, ancak Eskişehirspor küme düşsün" diyor olabilir. Ne diyelim? Allah namerdin eline düşürmesin.

İşte bu durumda Trabzonluları ikna edecek AK Parti cephesidir. AK Parti Trabzon şehrinde çok güçlü. Sayın Cumhurbaşkanı bir telefon açıp da, "Kardeşim ne yapıyorsunuz siz? Zaten 400 bin Avroyu bu sene ödeyecek durumları yok. Verin imzayı ve saçmalamayı kesin" dese mesele saniyesinde çözülür. Sayın Erdoğan'a, "Hayır!" diyebilecek bir cesaret, Trabzonspor yöneticilerinde olmaz. Ancak bu durumu Sayın Cumhurbaşkanı'na hatırlatacak bir Eskişehirli olması lazım. Bu isim de Sayın Erdoğan'la "Dava arkadaşlığı" hukuku bulunan Nabi Avcı'dır.

Abartılı bir tepki

Çok şükür ki 1 Temmuz'dan itibaren normalleşmeye başlıyoruz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları bu felaket karşısında önemli bir kilometre taşını geçtiğimizi söylüyor. Yaşadığımız süreci daha sonra enine boyuna tarşacağız. Bana kalırsa hükûmetimiz bu süreci ortalama bir başarıyla yönetti. Şimdi yaralarımızı sarma zamanı. Çalışıp, kayıplarımızı alın terimizle kapatacağız.

Bu arada Erdoğan'ın açıkladığı saat 24'ten sonra başlayan müzik yasağı üzerinde çok münakaşa çıktı. Sayın Erdoğan, "Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur" ifadelerinde bulundu. Sosyal medyada ise bu açıklamaya tepkiler yağdı. Öncelikle Cumhurbaşkanının açıklamalarına katılmadığımı belirteyim. Biz burada gecenin bir yarısı apartmanda müziğin sesini sonuna kadar açan terbiyesiz bir komşudan bahsetmiyoruz. Burada bir eğlence mekanında icra edilen müzikten bahsediyoruz. Buraya giden kişiler zaten o müziği dinlemeye gidiyorlar.

Ancak yine de "Bu açıklama ideolojiktir" gibi tepkilere katılmadığımı da belirteyim. Bence bu tip tepkiler biraz abartılı. Sanırım birileri Erdoğan'ı eleştirmeyi kendilerine misyon edinmiş. Abartılı bir tepki verdiklerini düşünüyorum.