DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKAMIYORUZ

Eskişehirliler yıllarca kendi içlerinden çıkan birçok değerlere sahip çıkamamış ve bu değerlerde zaman içerisinde tek tek Eskişehir’i terk ettiler.

Bu kişileri bugün yaşadıkları illerde yaptıkları önemli işler, attıkları önemli adımlar, kendilerini ilgilendikleri alanlarda zirvede gördüğümüzde de, Eskişehir’in yetiştirdiği bir değer olarak kendilerinden övgüyle bahsediyor, gururlanıyoruz.

Ancak öyle sanıyorum pek çoğumuzun tanımadığı, bilmediğini belki de ismini şimdi ben yazınca; ‘ha evet’ diyerek hatırlayabileceği bir isimden bahsetmek istiyorum.

Gazeteci-Yazar, ressam ve hattat, Ebruzen, Minyatür Sanatçısı, stilist gibi 10 parmağında adete 10 hüneri olan İnci Beşoğul. Her ne kadar başı kapalı olsa da, çağdaş, aydın, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı modern bir Türk kadını.

İnci hanım Eskişehir’de bir manifaturacının kızı. Babasını genç yaşlarında kaybetmiş. Üniversite eğitimi için gittiği İstanbul’da, bir taraftan eğitimi tamamlarken diğer taraftan da yeteneklerini geliştirmek için yazılar yazmaya, resim yapmaya, ünlü hat sanatçısı merhum Hattat Hamid Aytaç’tan hat, Prof. Dr. Süheyl Ünver’den ebru, Rikkat Kunt’tan da tezhip dersleri alarak geleneksel Türk İslam Sanatları alanında kendisini geliştirmiş. Uzun süre basın sektöründe çalışan ve 30’a yakın eser sahibi olan İnci Beşoğul 30 yılı aşkındır sanatla uğraşmakta. Yazdığı kitaplar çok büyük ilgiyle okundu, okunmaya da devam ediyor. İstanbul da açmış olduğu yağlı boya resim, hat, ebru gibi sergileri binlerce sanatsever tarafından ilgiyle izleniyor.

YAVUZ HOCANIN YEĞENİ

Beşoğul soyadı Eskişehirlilere hiçte yabancı değil. İnci Beşoğul’dan bahsederken çoğunuz Prof. Dr. Yavuz Beşoğul ile bir akrabalık bağı olup olmadığını düşünmüşünüzdür mutlaka. Evet, İnci Beşoğul, yıllarca Eskişehir ESOGU Tıp Fakültesi Hastanesinde Kalp Damar Cerrahı olarak çalıştıktan sonra yanlış hatırlamıyorsam üç yıl önce İstanbul’da Türkiye’nin en büyük ve en önemli özel hastanesi olan Kadıköy Florence Nightingale Hastanesine transfer oldu.

Eskişehirliler olarak nasıl İnci Beşoğul’a sahip çıkamadığımız gibi Yavuz Hoca’ya sahip çıkamadık. Bugün İstanbul’da çalıştığı özel hastanede yaptığı önemli ameliyatlarla bir anda Türkiye’nin en çok aranılan, tercih edilen hekimi oldu.

Sanatkarlar kolay yetişmiyor. Değerlerimizi hatırlamazsak değersizleşiriz. Eğer içimizden yetişmiş değerlerimize sahip çıkmayı beceremezsek, yarın başka değerlerimizi de elimizden kaçırır ve sonrasında iki elimizin arasına başımızı alarak,’biz nerede hata yaptık’ diye düşünmeye başlarız. Ancak iş işten çoktan geçmiş olur.

l

*-******

ONLARDA GELMEYE BAŞLADILAR

Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı, Eskişehir’deki lise ve dengi okullarda eğitim-öğretim gören 5 bini aşkın öğrenciyi Türk Cumhuriyeti ve Türk Dünyası ülkelerine götürme kararı aldı ve bugüne kadar da 5 bine yakın öğrenci bu gezilere katıldı.

Eskişehirli öğrenciler Türk Dünyası ülkelerine gönderilmeye başlandıktan sonra bazı çevreler bu projeyi eleştirmişti.

‘Bu proje yanlış. Eskişehir’den değil asıl 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti olan Eskişehir’e Türk Dünyası ülkelerinden öğrencilerin gelmesi gerekir. Biz o ülkeleri tanımak yerine, o ülkelerin öğrencileri 2013 Türk Dünyası Kültür başkenti Eskişehir’i tanımalılar’ demişlerdi.

Bu eleştirilerin yapıldığı günlerde 2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, bir açıklama yaparak o ülkelerden de Eskişehir’e öğrenciler gelecek demişti.

Eskişehirli öğrencilerin ‘Kültür Gezisi’ adı altında yaptıkları gezilerin karşılığı olarak o ülkelerden de öğrenciler 2013 Türk Dünyası Başkenti Eskişehir’e gelmeye başladılar.

Balkan ülkeleri Kosova ve Arnavutluk’tan 47 öğrenci ve iki öğretmen Eskişehir’e geldi. Bu öğrenci ve öğretmenler Valimiz Güngör Azim Tuna’yı ziyaret ettiler.

Vali Tuna, bu ziyaret sırasında,’Eskişehir’i bundan sonra Türk kültür coğrafyasının buluşma yeri yapmak istiyoruz’ demiş.

Biz nedense yapılan başarılı bir projeyi, sırf kafa yapılarımız bir birimizi tutmuyor diye başarısız olması için eleştirmeyi bir adet hale getirmişiz. Başka şehirlerde de bu yapılıyor mu bilmiyorum. Ama bu huyumuzu değiştirmez, her yapılan başarılı işi sırf ‘kafa yapılarımız bir birine uymuyor’ diye eleştirmeye devam edersek Eskişehir, bugün kıskandığımız ve onlar gibi olmak için çalışmalar yapılan Konya, Kayseri, Sivas, Mersin, Antalya gibi illerin hep gerisinde kalmaya devam eder. Hatta bu kafa yapımızı değiştirmediğimiz sürece bizden daha geri iller de bizi sollayıp geçer. Bizde onların arkasından bakmaya devam ederiz.

Birbirimizi eleştireceğimize, hep birlikte bu şehrin gelişmesi, kalkınması, Türkiye’de, Türk Dünyası ülkeleri içerisinde parmakla gösterilecek bir şehir yapmak için hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız.

*-********