Görüşler
Başbakan "Tayyip Erdoğan", uluslararası Basın Enstitüsü Yönetim Kurulu üyelerine Sepetçiler Kasr'ında verilen davette konuşuyor:
"Damdan düşenin halini ancak damdan düşen anlar..."
Devam ediyor:
- Yıllar önce okuduğum bir şiir yüzünden hapse atılmış bir Başbakan olarak düşünce ve ifade hürriyetine verdiğim önem her şeyin önündedir.
- Türkiye artık gazetecilerin hapse girdiği, atıldığı, etkin kalemlerin türlü yollarla susturulduğu, sivil toplum örgütlerinin gözaltı çileleri yaşadığı, susan bir ülke olmaktan çıktı...
………
Bu konuşmayı 1 Aralık 2004 tarihinde yapmıştı Tayyip Bey...
Günümüz Türkiye ‘sine bakın...
"100'den fazla gazeteci içerde..."
Olsun...
"Gak" deyince et..
"Guk" deyince su var ya!..
………
Bundan 13 yıl önce..
"Kemal Gürüz" YÖK Başkanıydı...
"Beşir Atalay" da Kırıkkale Üniversitesi Rektörü…
Beşir Atalay’ı "irticacıdır" diyerek görevden alıyor Kemal Hoca...
10 yıl sonra, yani 2009'da..
"Besir Atalay İçişleri Bakanı..."
Emrindeki polisler gözaltına alıyorlar Kemal Hoca’yı...
Adi bir suçlu gibi..
"Kafasını bastırarak bindiriyorlar otoya!"
Sakın yanlış anlamayın!
“İntikam değil bu!.."
Yalnız Kemal Hoca mı?
"Kimlerin kafaları bastırılmadı ki!"
………
28 Şubat soruşturması ve gözaltılar için Başbakan uyarıyor:
"Cadı avına benzemesin..."
Haksız değil…
Tayyip Bey'in de çok sevdiği atasözümüz hepimize ders veriyor:
"Damdan düşenin halini ancak damdan düşen anlar..
Günün Olayı
Başbakanımız sinirlenmiş, devlet tiyatrolarını da özelleştirecekmiş.
Valla bu gidişle devletin elinde "derin devlet "ten başka bir şey kalmayacak gibi...
Haldun Ertem
Günün Sorusu
Radikal'in "Sokak yazarları" kategorisine dahil olamayacak yazarlar kimlerdir?
Yanıt:
"Gül"ün ve "Erdoğan"ın uçak yazarları...
Fahrettin Fidan
Günün Balı
TÜSİAV'ın anketine göre evin reisi kadınmış.
Sürekli dayak yiyen reis de yalnızca bizde var galiba
Kıssa-dan
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Kişi başına geliri 25 bin dolara yükseltmek istiyoruz" demiş.
Bu mucize, günde 2.5 dolardan az parayla geçinen kişilerin başına gelse bari...
Kadınlar ve erkekler
"Kadın", evlenecek birini bulana kadar geleceğinden endişe duyar..
"Erkek", Evlenene kadar geleceğinden asla endişe duymaz.
….
"Bir erkekle" mutlu olabilmek için onu tamamen anlamalı ve azıcık da olsa sevmelisiniz.
"Bir Kadınla" mutlu olabilmek için onu çok ama çok sevmeli ve anlamaya uğraşmamalısınız...
…..
"Erkek", ihtiyacı olan 1 liralık bir şey için 2 lira harcar.
“Kadın”, ihtiyacı olmayan 2 liralık bir şey için 1 lira harcar…
Günün şiiri
Dönüşsüz gerçek
Bu tohumun yarısında gün yırtılmada
Şafak şafak yırtılmada
Toz pembemsi alacalı
Deli delimsirek
Uçarı mı uçarı
Bir de rezili çıkmış yaşam öteki yarıda
Gelişememiş yarılamamış
Güçlerden yoksun şunca yıl
İnadına tutkulu
İnadına yeşile erememiş
Diyelim bu ağaç tüm ağaçlar
Bir dal bir bel
Nisansız mayıssız haziransız
Ağaç bu rüya da görse ne çıkar...
Nesrin Mavi (Varlık-1968)
Diskalifiye olmamak için
Yarış atı sahibi hayli ümit bağladığı Eyalet Yarışı'nda dünya paralar saçıp en ünlü Jokeyle de anlaşmış. Ama atı uzak ara sonuncu gelince varış çizgisine kadar gidip atın gelmesini beklemiş.
Jokeye ateş püskürerek, "Daha hızlı gelemez miydiniz?" diye çıkışmış. "Kesin daha hızlı gelebilirdim efendim” diye cevap vermiş Jokey saygıyla:
"Ama yarış kurallarına göre diskalifiye olmamak için atınızın üzerinde oturuyor olmam lazımdı!.."
Erken hesap
Garson servisi hesapla getirip başımızda dikilmeye başladı. "Neden?" dedim şaşırarak, "Burada adet böyle mi?" Garson, "Hayır efendim "dedi:
"Sadece mantar yemeğinin servisini yaptığımızda böyle...”
Gani Yıldız 'dan Türkçe
Türçe'nin sadeleşmesi adı altında kısırlaştırıldığını belirten Başbakan, "inkişaf (gelişim), müşahhas (somut) gibi kelimelerin içi dolmadı" demiş.
Doğru..
Hele inkişaf ile demokrasi , müşahhasla da delil kelimesini kullanınca kulağa daha bir "boş” geliyor!..
Türkçeyi nasıl kullanıyoruz?
Anadolu Üniversitesi’nin "Anadolu Haber" gazetesinde öğrencilere ilginç bir soru yöneltilmiş:
"Türkçeyi etkin bir şekilde kullanabiliyor musunuz?"
Günümüzde tartışılan bir konu...
Daha geçenlerde yapılan bir açılış töreninde Başbakan Erdoğan, verilen yabancı isimlere tepkisini kibarca göstermişti...
Yukarıdaki soruya, öğrencilerden bazıları bakın nasıl yanıt vermiş:
"Fatma Telcharska" :
Ben Bulgaristan'da doğdum. Türkiye'ye beş sene önce geldim ve Türkçeyi burada öğrendim. Sadece "ö" ve "ü" harflerini kullanmakta sıkıntı yaşıyorum...
"Sevra Su Tatlıoğlu":
Özellikle yabancı kelimelerin kullanımındaki artış dikkat çekici bence. Maalesef Türkçenin doğru kullanımı konusuna yeterince özen gösterilmiyor ve yanlış kullanımlar hayatımıza yerleşiyor...
"Cengiz Özkan":
Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasının Türkçe’nin doğru kullanımını olumsuz yönde etkilediğini düşünüyorum...
"Yusuf Dahi" :
Özellikle gençler olarak Türkçeye çok hakim olmadığımız düşüncesindeyim... Aldığımız derslere rağmen dilimizi doğru kullanmıyoruz...
"Esin Çapın":
Açıkçası gündelik hayatımda Türkçe imla kurallarına pek dikkat etmiyorum...
………
Bu yanıtlardan çıkardığımız özet:
"Türkçemize hakettiği değeri veremiyoruz..."
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...