Ali Baş yazdı
15 gün önce…
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, şöyle bir açıklama yapmıştı:
-AKP içerisinde çok büyük karışıklıklar var. AKP’de Eskişehir’de bundan önce patron Milli Eğitim Bakanıydı, Nabi Avcıydı. Ama o bakanlıktan alınıp Harun Karacan Genel Başkan Yardımcısı olunca patron değişmiş oldu…
Kamuoyuna “CHP bir bütün” bakın AK Parti kendi içinde “dağılıyor, parça parça oluyor. Bu parçalanmışlık şehre zarar veriyor. Projeler ilerlemiyor” mesajı vermek istemişti…
Başarılı da oldu…
Sadece 10 gün…
CHP’lileri tutabilse daha da başarılı olurdu!
Yeşiltepe’nin imar konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, karşı karşıya geldi. Özellikle Ataç, cephesinden sert sözlerle yanıt verildi…
Kurt’un, “yerleştirmek istediği” propaganda bir anda “çöpe gitti”
Uzun süredir, suskun kalan AK Parti cephesi, CHP’nin propagandası yine CHP tarafından çürütülünce harekete geçti.
Dündar Ünlü, kısa, öz ve açıklayıcı bir açıklama yaptı:
- Yeşiltepe’nin imar sorunu ve tüm şehrin imar sorunlarının bu belediyeler ile çözülemeyeceği aleni şekilde ortaya çıkmıştır.
-CHP’li belediyeler için Eskişehir’de yıllarca süren sari eğlence sona ermiş deniz tükenmiştir.
Eskişehirli vatandaş, son tartışmaların ardından artık şöyle düşünmeye başladı…
Son tartışmalar sadece CHP’ye değil, şehre de zarar vermeye başladı. Kurt’un hayata geçirmek istediği propaganda bir anda tersine dönmüş oldu…
--------------------------
ÜNLÜ’NİN “SARİ”Sİ…
Malum Osmanlı’ya geri dönüyoruz…
AK Parti il başkanı Dündar Ünlü, son yaptığı açıklamada “CHP’li belediyeler için sari eğlence sona erdi” cümlesini kurdu…
“Sari” Osmanlıca bir kelime…
Sirayet eden, bulaşıcı, yayılmaya müsait olan anlamına geliyor...
Ünlü’nün bu anlamda kullandığını düşünüyorum…
ATEİSTLİK VE DEİSTLİK ARTIYOR MU?
“+18 dikkat porno yazısıdır” başlıklı yazımın ardından ilginç tepkiler aldım…
Okurlarımızdan Dinçer Yurttaş’ın gönderdiği elektronik posta dikkat çekiciydi…
Özetleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum…
-20 Ocak 2018 tarihli "+18 dikkat porno yazısıdır" başlıklı yazınızı okudum ve düşüncelerinize katılmamak için bir insanın af buyurun ancak beyinsiz olması gerekli. Maalesef son yıllarda din endeksli o kadar çok iğrenç olay oluyor ki insanları maalesef dinden soğutuyor. Soğutuyor dedim çünkü ülkemizde yapılan araştırmalar da ateistlik ve deistlik ciddi bir artış trendin de. Oysa mevcut hükümetin sloganı şuydu "dinine bağlı muhafazakar bir toplum yetiştireceğiz" ama sonuç orta da.
Sizin yazınızdan bir gün önce (19-01-2018) bir lise bahçesindeki elektronik reklam panosunda ki geçen yazıları görünce de şaşkınlığımı gizleyemedim.
Bahsettiğim lise Eskişehir Cumhuriyet Anadolu Lisesi. Okulun bahçesindeki oldukça büyük elektronik pano da geçen yazıda Hz. Muhammed’in hadisi olduğu belirtilen sözler yazıyordu. Orası bir eğitim yuvasının bahçesi mi? Yoksa bir cami avlusu bahçesi mi? Ya da diyanete bağlı bir binanın bahçesi mi?
Elbette ki inançlı insanlarız ama bu şekilde ki metazori baskılayıcı olaylar insanda ister istemez bazı olayları sorgulama ihtiyacı uyandırıyor.
VAZALAK MESELESİ!
Geçen günlerde TDK'nın sözlüğünde “vazalak” kelimesinin anlamının “Müslüman olmayan”, “aptal” ve “serseri” ve “Alevi” olarak verilmişti…
Haliyle çok büyük tepki yağdı…
Sonuçta TDK bir açıklama yapma gereği duydu:
- Derleme Sözlüğü'nün ilk baskısında ağızlardan derlenmiş bir söz varlığı olarak yer alan ‘vazalak’ sözü Büyük Türkçe Sözlük'e de Derleme Sözlüğü yoluyla girmiştir!
Memleketin yüzde 90’ı “Vazalak” diye bir kelimenin ve o kelimenin bir anlamından habersiz yaşayıp gidiyordu…
Haberimiz oldu, “kriz çıktı”
İnsanlara “Aptal” ya da “serseri” derseniz, makul karşılanabilirsiniz…
Ama “vazalak”ta bir bilinmezlik var…
Sanırım isyanımız biraz da bu bilinmezliğe. Nereye çekersen oraya gidecek böyle kelimelere…
BİLENLER!
Atalarımız ne güzel demiş:
-Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır.
Bu nedenle, kimi zaman, “anlatmak için” ısrar etmemek gerekir…
Biliyorsanız eğer…
Az söz her zaman iyidir!
GÜNÜN SÖZÜ
Havaya atılan bir taş düşünebilseydi kendi isteğiyle yere düştüğünü sanırdı. Baruch Spinoza