Yaşamın İçinden
CHP’de olması gerekenler
Murat Kahyaoğlu’nun bir çalışması var elimin altında..
Kapağına şöyle yazmış:
“Sevgili meslaktaşım..
Partide pek pirim yapmayan, ama çok önemli olduğunu düşündüğüm bir çalışmamı en iyi dileklerimle sunuyorum”
Hatırlarsınız..
15'inci dönem milletvekili olan Kahyaoğlu, CHP ve SHP’de il başkanlıkları da yapmıştır..
--//--
Aslında Kahyaoğlu’nun
“Pirim yapmayan”dediği çalışması CHP’nin geçtiğimiz günlerde yapılan Tüzük Kurultayını da içine alıyor.
Üstelik ele alınan konular her zaman geçerli, bana göre..
--//-
Murat Kahyaoğlu, CHP ile ilgili raporu şöyle özetlemiş:
“Cumhuriyete ve Atatürk’e ve devrimlerine saldırılar giderek artıyor. Karşı devrim hızla örgütleniyor, kendi insanını üretiyor. CHP ve aydınlık çevreler, bu durumdan son derece rahatsızdır. Çünkü, CHP’nin mayasınsa Cumhuriyet vardır. Laiklik vardır. Atatürk vardır. Cumhuriyet'in ve Atatürk’ün ilkeleri ve değerleri vardır..
Bu koşullarda CHP’nin önümüzdeki süreçteki hedefi, ülkemizde Cumhuriyet'in değerleri üzerine özgürlükçü demokrasiyi inşa etmektir. CHP’nin ülkemizde özgürlükçü demokrasiyi, inşa etmek için atacağı ilk ve somut adımı parti içinde demokrasiyi bütün boyutlarıyla yaşama geçirmektir”
--//--
Sevgili Kahyaoğlu’nun CHP üzerine yaptığı çalışmanın can alıcı noktası yukarıya aldığım bölümler arasında yer alıyor.
Sözcük sözcük,
cümle cümle,
satır satır açılmalı, genişletilerek, tartışılmalı.
----//--
Kahyaoğlu’nun CHP üzerine yaptığı araştırmanın Eskişehir özeli de çok ilginç.
Sokağı ele almış araştırmada. Diyor ki:
“Bir sokak örgütlenme modeli geliştirilmelidir. Bu model geliştirilerek mahalleyi nüfusa göre içine almalıdır.”
Bu konu da örnekler veren Kahyaoğlu, demiş ki:
“Sosyal demokrat bir partide bırakın mahalleyi, aynı sokaktaki üyeler birbirini tanımıyorsa, kucaklaşmıyorsa, o partide kararların aşağıdan yukarıya doğru oluşması ve partinin halkla kucaklaşması, bütünleşmesi çok zordur. CHP ne yazık ki genellikle bu durumdadır.”
--//--
Parti içinde ki bireyler ve gruplar arası yarışmalara, çakma partililere. Üyelik durumlarına. Partililerin eğitimsizliğine, iletişimsizliğe, delege seçimlerine, il ve ilçe yönetimlerine, kadın ve gençlik kollarına, mahalle örgütlenmelerine, Eskişehir’e özgü örnekler vererek açıklık getiren Murat Kahyaoğlu’nun bu güzel araştırması çoğaltılıp, her partiliye dağıtılmalı. Hatta, dar bölge toplantılarında seminer olarak işlenmeli. Hiç bir karşılık beklemeden böyle bir çalışmayı "pirim yapmasa da” hazırladığı için kutluyorum sayın Kahyaoğlu’nu ve kolay gelsin diyorum.
Günlerin getirdiği
-Asıl tartışma ve muhalafet—
CHP’de Pazar toplantısı yapılacak mı? Yapılacaksa günedeme ne alınacak? Toplantı gündemsiz olacaksa, kimler ne konuşacak? Bu soruyu bir CHP’li sordu ve cebinden çıkardığı notları göstererek "Mutlaka konuşacağım, konuşmazsam çatlarım"dedi. “Bakayım. Neler yazdın? Kimleri yazdın..” dediğimde ise, şöyle konuştu” Vermem.. Toplantıya gelirseniz ve eğer söz verilirse anlarsınız..”
Geçenlerde yazdım. CHP’nin Tüzük Kurultayı, çok konuşulacak. Bir yanda Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler. Diğer yanda "Baykal ve Önder Sav’cılar” Bir politikacı şöyle diyor "Baykal döneminde CHP’de var olan uyuşukluk gitti. AKP bile bunu fark etti ki Kılıçdaroğlu’na yüklenmeye başladı. Çünkü Baykal ve ekibinin şimdiye kadar iktidar olma hırsını görmedik. Geniş düşünenler, çoğulcu kültüre sahip olanlar partiden uzaklaştırıldı. Ama şimdi hava değişti. CHP’nin tüzük kurultaylarındaki havası partilileri geleceğe yönelik umutlandırmıştır. Kılıçdaroğlu bu iki günde lider olma doğrultusunda önemli adımlar atmıştır. Ancak gerekli dersi almış ve de çok zayıflamış olsalar bile, Baykalizm ve Önder Savizm henüz sona ermiş değildir. Tıpkı rahmetli Erdal İnönü’ye yaptıkları gibi belkide “Farklı bir Genel Merkez “oluşturup karşıtlıklarına devam edeceklerdir”
İlginç bir durum değil mi? Bir yanda, ilçe hazırlıkları. Diğer yanda, il arayışları ve, bir başka yanda ise, kurultaya gidip oy kullanmadıkları gibi, partililerle bir araya gelmeyenler. CHP’li dostumun söylediği gibi " Konuşmazsam, bağırıp çağımazsam çatlarım”diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Mesele şu galiba? CHP’nin tepesi rayına oturdu. Sıra geldi taşra örgütlerine. Onun için de adımları dikkatli atmak gerekiyor. Bir genel merkez yöneticisinin söylediği gibi " İşin şakası” kalmadı çünkü..
Merak ediyorum.. CHP’nin Eskişehir kanadında neler olacak?. Pazar toplantılarında kimler, kimlere neler diyecek?.
------Ayhan Arslan kimlerle—
Bir zamanlar AKP içinde adı çok geçen isimlerden Ayhan Arslan, daha sonra ki günlerde bir kenara çekilerek işine bakmaya başlamıştı. İçinde bulunduğumuz günlerde ise Ayhan Arslan adına bazı gelişmelerin olduğu söylenmeye başlandı. Doğru ya da yanlış, Arslan’ın bazı partililerle bir araya gelip, mini toplantılar yaptığını söyleyenler var. Bunlardan birisi dedi ki " Bu toplantılar AKP içinde bazı gelişmelerin olacağına işarettir. Çünkü Ayhan Arslan’ın kendisine destek veren bir ekibi var. Bunlar gerek seçimlere doğru bir hazırlığın içine girmek için hazırlanıyorlar. “
Olur mu, olmaz mı? Her hangi bir yorum yapmak şimdilik zor. Ayhan Arslan’a sorarsanız "Ben işime bakıyorum” diyecektir, fakat politik gözlemciler gelişmelere hiçte öyle bakmıyorlar. En iyisi biraz beklemek ve gelişmeleri gözlemek galiba?
Vatandaş soruyor
-Donmuş lahana—
Son günlerde halk pazarlarından yakınmalar gelmeye başladı. Geçen gün yazdık, Kurtuluş Pazarı’nın çatısı akıyormuş. Emek ve Erenköy'de pazarlar perişanmış. Pazarcılar soğuk hava nedeniyle donan sebze ve meyveleri saklayacak yer bulamıyorlarmış. Vatandaş pazardan aldığı lahana başta olmak üzere sebzelerin eve getirdiğinde çözüldüğünden yakınıyormuş.
Bir vatandaş anlattı. Pazardan aldığı lahanayı eve getirip mutfaha koymuş. Diyor ki "Biraz sonra lahananın buzu çözüldü. Çözülünce de lahana yaprakları buruş buruş oldu. Meğer lahananın bir iki katı donuk değil, iç tarafı donukmuş. Elbette aldığımız lahana bir işe yaramadı. Aynı şekilde diğer sebzelere baktım. Soğan ile pırasa da aynı durumdaydı. Ne olur yani bize doğruyu söyleseler. Ya da donmuş malı satmasalar olmaz mı?”
Pazarcı yarı donuk lahanayı sağlam diye satıyorsa elbette yaptığı yanlış. Bu konuda tek çıkış yolu denetimlerin sağlıklı biçimde yapılması.. Donmuş malın pazara çıkarılması önlenirse, sanırım sorun kendiliğinden çözülür.