Cuma günü ES TV’de Şinasi Kula’nın ‘Sabah Kahvesi’ programına konuk olan Yılmaz Büyükerşen, DSP’den CHP’ye geçtikten sonra yaşadıklarını anlatmış.
Yılmaz Büyükerşen’e Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü ve öğretim üyeliği yaptığı dönemlerde de siyasi partilerden ‘adayımız ol’ istekleri geliyordu. Benim de içerisinde bulunduğum Doğru Yol Parti’si, Anavatan Partisi’nden milletvekili veya belediye başkan adaylığı tekliflerinin yapıldığını biliyorum. Hem de bu her iki partinin de en güçlü olduğu dönemlerde.
Ancak Yılmaz Büyükerşen, gelen bu ciddi teklifleri, teklif getiren partileri kırmadan,’siyasete girmeyi düşünmüyorum’ diyerek kabul etmemişti.
ECEVİT’İ KIRAMADI
Siyasete girmeyi düşünmediği bir dönemde kendisini siyasetin içerisinde buldu. DSP Genel Başkanı rahmetli Bülent Ecevit’in,’Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayımız olur musun?’ teklifi kabul etmek zorunda kaldı.
Siyasette gözünü Demokratik Sol Parti’de açtı. Daha sonra CHP’ye geçti. CHP’ye geçerken de biliyoruz ki, birileri gelmemesi için ayağına çelme takmaya çalıştı. Geldiği taktirde birilerinin beklentileri gerçekleşmeyecekti.
“ÇALIŞTIRMAMAK İÇİN NE LAZIMSA YAPIYORLAR”
‘Siyaseti düşünseydim milletvekili olurdum’ dediğine katılıyorum. Yukarıda yazdım. DYP kendisinin milletvekili veya belediye başkan adayı olmasını çok istedi. Araya aracılar girdi. Ancak kabul etmedi.
Bazen insanlar hatırını kıramayacakları insanlardan gelen teklifleri gönülden olmasa da ‘evet’ demek zorunda kalıyorlar. Siyaseti en son düşünenler, bir bakıyoruz kendisini siyasetin içerisinde buluveriyor.
İşte Yılmaz Büyükerşen de, siyasete girmeyi ciddi olarak düşünmediği bir dönemde kendisini siyasetin içerisinde buldu.
‘Genel Başkanlık teklifleri geldi kabul etmedim. Ben doğma büyüme Eskişehirliyim. Eskişehir’i marka ve önemli bir şehir yapma amacıyla başkan oldum. Ecevit’in bunda rolü büyük, ısrarı oldu.
Belediye Başkanlığı siyasi bir makam. Kendi başınıza olamıyorsunuz. Mutlaka bir partiye üye olacaksınız ki, onun ekibi de sizinle çalışsın. Siyasete DSP’de başladım CHP’de devam ediyor. Ama enteresan CHP beni bir türlü kabul edemedi. Benim bir ekibim vardı. Bu ekiple birlikte CHP’ye geçtik. Ancak beni çalıştırmamak için ne lazımsa yapıyorlar. Her türlü siyasi dedikoduyu çıkartırlar. Kendi kendilerine gelin güvey olurlar.’
CEVAP VEREBİLECEKLER Mİ?
Yılmaz Büyükerşen yakınmalarında haklı. Gerçekten de AK Parti’den daha fazla CHP içerisinde kendisine muhalefet yapanlar var. Yılmaz Hoca, bir taraftan iktidar partisinden gelen bombalara! Karşı önlem almaya çalışırken, CHP içerisinden gelen bombalara da maruz kalıyor. Yani iki cepheden gelen taarruzlara karşı koymaya çalışıyor.
Yılmaz Büyükerşen’in ES TV’deki ‘Sabah Kahvesi’ programında söyledikleri gündeme bomba gibi düştü. Ancak eleştirdikleri insanlardan ‘gık’ bile çıkmadı. Ben cevap vereceklerini sanmıyorum. Çünkü doğru söze karşı denilecek bir şey yok.
Varsa Yılmaz Hoca’nın eleştirilecek bir yönü, yaptığı ithamlara karşı verecekleri cevap çıkıp konuşurlardı. Sustuklarına göre verebilecekleri cevapları yok.
KIZILİNLER İÇİN KOLUNUZU KIPIRDATIN
Önce Tepebaşı Belediyesi ve daha sonra da Odunpazarı Belediyesi Kızılinler’deki sifalı sıcak suların değerlendirilmesine yönelik çok önemli planlar yaptılar.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyelerinin hazırladıkları imar planlarını onayladı. Kızılinler’deki sıcak su kaynaklarının değerlendirilerek bölgenin; kültür, kongre, spor ve tedavi amaçlı bir turizm merkezi haline gelmesinin önü açıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kızılinler bölgesinde plan yapma yetkisini bölge sınırları içinde kalan ilgili belediyelere vermişti. Toplamı 110 milyon metrekarelik bölgede Odunpazarı Belediyesi sınırları içinde yer alan 16 milyon, Tepebaşı Belediyesi ise 94 milyon metrekarelik alanda çalışma yaptı.
Tepebaşı Belediyesi’nin hazırladığı imar planları, 06.12.2012 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Plan İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nca uygun görüldü. Bakanlığın planları onamasından sonra Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç,’Bu tesiste kür merkezi olacak. Bölgedeki tesisler sağlıklı yaşam ile birlikte engellilere de hizmet edecek. Tesislerin Avrupa Sağlık Fonları standardına uygun olması gerekiyor. Kızılinler’deki su, insan vücudu ısısına en yakın sudur. Bu da en faydalı sudur” demişti.
Dönemin Belediye Başkanı Burhan Sakallı ise,’turizmin sadece kum, deniz ve güneşten ibaret değil. Geliştirilmeye ve büyümeye son derece müsait bir alandan bahsediyoruz. Termal turizmin yanı sıra kamping, kür parkları, rekreasyon, günü birlik kullanımlar, doğa turizmi ve su sporları gibi bütün bir alternatif turizmi de bu bölgede kastediyoruz. Bölgeyi 12 ay turizm yapılabilecek bir alan haline getirmeyi hedefliyoruz" demişti.
BAKAN AVCI İLE MİLLETVEKİLLERİ KÜLTÜR BAKANLIĞI UYARMALI
Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyesi ciddi masraflar yaparak planlar yaptı. Bu planlar Kültür ve Turizm Bakanlığına gönderildi ve kabul edildi. Şimdi bakanlığın hazineye ait bu arazileri İhaleye açması gerekiyor. Planların onandığında hem Odunpazarı hem de Tepebaşı Belediye başkanlarıma büyük firmalar gelerek ihalenin ne zaman yapılacağını soruyorlardı. 2012’nin sonunda bakanlık planları onamasına rağmen 2014’ün sonuna geldik hale ihale yapılmadı. Planların onanmasının üzerinden nerede ise 2 yıl geçti. Bakanlığın Kızılinler Termal Turizm Bölgesini hala neden ihaleye açmadığını anlamış değilim.
GERÇEKTEN KOMŞULAR MI ENGELLİYOR?
Yıllardır komşu illerimiz olan Kütahya ve Afyon Termal Turizm’in kaymağını çok iyi yediler. Yemeğe de devam ediyorlar. Eskişehir olarak onlarınki kadar şifalı suya sahip olmamıza rağmen hala bir adım atamadık. Bu gidişle de atamayacağız!
Bölgenin ihaleye açılmasını, termal turizmin kaymağını yiyen komşu illerin engelledikleri iddiaları dolaşıyor. Eğer doğru ise demek ki komşu illerin vekilleri bakanlarının sözü geçiyor, Eskişehirli bakan ve milletvekillerimizin sözü geçmediği yorumları yapılıyor.
Kızılinler Termal Turizm’e açılır ise, belki hemen değil ama gelecekte buradan gelecek ile bir Eskişehir daha olur. Hem nüfus hem de ekonomik olarak şehir gelişir ve büyür.
Burada Milli Eğitim Bakanımız ve Eskişehir Milletvekilimiz Nabi Avcı, iktidar partisi Milletvekilleri Salih Koca ve Ülker Can’a iş düşüyor. Kızılinler Termal Bölgesindeki hazine arazilerinin bir an evvel ihaleye açılması için hem Maliye hem de Kültür Bakanını sıkıştırırlar, var ise pürüzlerin çözülmesi için baskı yapmalılar.
Eğer Kızılinler Termal Bölgesi madem ihaleye açılmayacaktı da, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerine niçin bir avuç para harcatarak plan yaptırıldı?
Kızılinler Termal Turizmi Konusunda iktidar partisi milletvekillerinin neden suskun kaldıklarını da anlamış değilim.
Aylardan beri konuşuluyor, bizler köşelerimizde yazıyoruz. Haberlerinin olmaması mümkün değil.
HUZUR NEDİR?
Halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar, eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde bir göl vardır. Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanlara mükemmel bir huzur hissi verecek kadar güzeldir.
Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek ise resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır. Dağın eteklerindeki şelale insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir.
Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki, çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise bir anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva izleyenlere harika bir huzur ve sakinlik örneği sunmaktadır.
Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci resim... Kral bunun nedenini şöyle açıkladı:
"Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükunet bulabilmesidir."
FIKRA:
ORUÇ TİLKİ
Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asili bir geyik budu görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi…
Tilkiye sorar: ‘ne yapıyorsun dostum?’
Tilki cevap verir: ‘Hiç, yatıyorum’.
-Burada bir but var
-Evet var
-Neden yemedin
Tilki sakince cevap verir;
‘BU GÜN ORUCUM’
Kurt kendinden emin;
‘Ben yiyeyim o zaman’
Tilki; ‘Buyur afiyet olsun’ der.
Kurt buta uzanır uzanmaz bir patlama, ortalık toz duman, kurt yaralı, hareketsiz, 10 metre uzakta, perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye başlar.
Bunu gören kurt;
‘LAN ŞEREFSIZ HANI ORUCTUN’
Tilki pişkin pişkin;
‘Biraz önce top patladı duymadın mı?’
SAĞIR ASLAN
Temel ava gitmeye karar vermiş. Sihirli kemanını, tüfeğini almış ve ava gitmiş. Av esnasında bir aslanla göz göze gelmişler.
Temel tetiğe basmış tüfek patlamamış. Temel kemani çalmış ve aslanı uyutmuş.
Eve gelmiş ve ertesi gün tekrar ava gitmiş.
Yine bir aslanla göz göze gelmiş. Tetiğe basmış, tüfek gene patlamamış. Temel hemen kemanını çıkarmış çalmaya başlamış. Ama aslan onu parçalayıp yemiş.
Ağaçta iki maymundan biri;
-"Ben sana bu bizim sağır aslana denk gelirse isi biter dememiş miydim” demiş.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...