Görüşler
Cemiyet 60 yaşında
Tarih 14 Mayıs 1981...
Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti'nin kongresi yapılıyor...
Bir anlamda "Genç kuşak" mücadelesi veri¬yoruz...
Adayımız da "Hüsnü Arslan..."
Konuşmalar, istekler, dilekler derken seçimlere geçiliyor...
Sonuca bakın:
"14-14 berabere..."
İki oy da "çekimser" çıkmıştı...
Hükümet komiseri kongreyi 15 gün sonrasına ertelerken "Neci Gelendost" bir konuşma yapmıştı:
"Bu 15 günde içimizden biri gidebilir…”
Şaka değil, oldu da!..
"Abdülkadir Gürol vefat etmişti..."
"Mehmet Ferah"da o gün gelmedi ve 29 Mayıs'taki kongreyi kazanmıştık...
………
Bir kurumun temellerini atmak kolay değil…
Hele sağlam kişiler atmışsa, sürer gider yaşamı…
“Abdurrahman Ünügür" ve dört arkadaşı da böyle yapmışlar…
1952 yılında kurmuşlar “Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti”ni…
Nice yönetimler, başkanlar gelip geçmiş…
Onca muhtıralar, darbeler görmüş ama hala dimdik ayakta cemiyet…
Ufak tefek sallanmalar oldu..
Ama görüyorsunuz..
“Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti bugün tam 60 yaşında…”
Ve de dimdik ayakta…
Abdurrahman Ünügür, Mehmet Aktop, Rıdvan Uysal, Hüsnü Arslan, İsmail Alkılıçgil, başkan olarak hizmet verdiler... Unuttuğumuz varsa bağışlayın…
Bugün de Yılmaz Karaca...
Emeği geçen, rahmetli olanları şöyle bir düşünüyoruz da...
“Eskişehir basını gerçekten harika...”
Yaşam devam ediyor…
“Cemiyetimize nice 60’lı yıllar diliyoruz…”
Günün Olayı
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Genelkurmay Başkanımızla ilişkimiz gayet iyi gidiyor" demiş.
Bu tür uyumlu çalışmaya geçmişte Doğan Güreş Paşa bir ad koymuştu...
“Neydi o?”
Fahrettin Fidan
Gerilim
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün eşi Mevhibe Hanım'ın Muğla’daki büstü saldırıya uğradı.
“Azmettiricisi kim acaba?”
Merak ediyor musunuz?
Elif Eral
Günün Sorusu
İstanbul Şehir Tiyatroları'nda neler oluyor?
Yanıt:
Dini değerlere dayalı toplumsal kültürün yaygınlaşması için izlenen politikaların sanat ayağı sahneye konuluyor...
Haldun Ertem
Günün Biberi
"Siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeye¬ceğiz" diyen Haşim Kılıç bu sözü neden söylediğini görev süresi bittikten sonra açıklayacakmış.
Niye acaba?
"Şimdi söylerse görev süresinin kısalabileceğinden mi korkuyor?”
Cuk
“Sahte şeyh” diyorlar.
Sahtesi ile gerçeğini ayıracak bir ölçüt var mı acaba?
Kemal Ateş
Kupa aşkı böyle mi bitecekti?
Bir ay öncesinden yazıp-çizmeye başlamıştık...
Özü de açıktı:
"Bu kupa büyük fırsat..."
Galiba biraz fazla ileri gitmiştik...
Elediğimiz takımlara bakın:
"Eyüpspor, Kasımpaşa ve Antalya..."
Karşımıza bir Bursa çıktı..
"Tepetaklak aşağıya!.."
Bunun için mi İzmir yollarına dökülmüştü onbinler...
Televizyon karşısında inleyen yüzbinler...
Rakip hele Bursaspor olunca, bir başka hüzün doldu içimize...
Bu takımın onbiri böyle mi olmalıydı?
Ersun Yanal “öyle” dedi!..
Takımın beyni, madem oynayabilecek durum¬daydı da..
"Neden kenardaydı Alper Potuk?"
Ersun Yanal "böyle" dedi!..
Ve de hepsinden önemlisi, kalecimizden başla¬yarak tüm futbolcularımıza seslenmek istiyoruz:
"ES ES ruhunuz nerede kalmıştı?
Burada bir haksızlık etmek istemiyoruz...
"Delikanlı Dede hep ayaktaydı..."
………
Bunların hepsi geride kaldı...
Artık ne yapacağız?
"Önümüzdeki maçlara bakacağız!"
Hey gidi günler!..
O yılları yaşadığımız için daha fazla üzüntü duyuyoruz...
"Kupa aşkı böyle mi bitecekti?"
Günün Şiiri
Dostlar
Dostlar dar boğazdan geçip geldik
Şimdi buluştuk ya o hoş bulduk
Aman ne güzel bak buradayız işte
Duru sular gibi yüzlerinizde mutluluk
Dostlar siz varsınız ya bu dünyada
Bunu bilmek yeter vallahi
Güç kuvvet oluyor sıkıntılar üstüne
Şöyle bir araya gelince
İnsan tamamlanıyor be
Dostlar diyorum ki biz birikiyoruz
Uzaklarda sessizce kendi kendimize
Damla damla vererek hergün gücümüzden
Belki zor oluyor yoruluyoruz
Ama bire kırk alıyoruz ektiğimiz ekinden
Ana sütü gibi hakkımız eğlenmek
Bu akşam çoğaldığımızı bilmek
Renk katsın şölenimize...
Talip Apaydın- (Varlık-1'963)
Hangisi imparator?
İmparator, "tahtı iki oğlundan hangisine bırakacağını” belirlemek için onlara bir görev
verir.
Oğullarına, atı tepedeki çınar ağacının yanında bulunan çeşmeye en son ulaşanın, kendisinden sonra imparator olacağını söyler.
Bunun üzerine küçük oğlan hemen bir ata biner ve ağaca doğru yola çıkar. İmparator “tahtı" hemen küçük oğluna verir.
Neden?
"Küçük oğlan abisinin atına atlamıştır..."
Sen daha toysun galiba
İmparator konuşurken dalkavuğu yanından hiç ayrılmazmış... Hemen yanında durur, bir eliyle de arkasını okşarmış... Komşu ülkenin dalkavuğu sormuş:
"Kabasını niye tutuyorsun?"
Meslektaşı "Sen daha toysun galiba!”:
"Ya bir ayıp yaparsa!.."