Yaşamın İçinden
Cebiniz varsa. Aşk solda sıfır
Hamamyolu’nda gördüm.
Önümde yürüyen genç kızlardan biri elinde ki telefonu yere çarparak öfkeyle yürüyüp gitti. Diğer kız kapağı açılıp bataryası fırlayan telefonu toplarken, bağırmıştı:
“Sen delimisin Ne yapıyorsun? El alem bize bakıyor?”
Gerisini görmedim.
Ne oldu, ne bitti?
Yalnız orta yaşlı bir hanım bağırıyordu:
“Bu telefona para versen böyle kırar mıydın. Yazıklar olsun sana anan baban sana bu telefonu nasıl aldı biliyor musun?”.
--//--
Prof.Dr. Ufuk Aydın’ı okurken anımsadım bu olayı.
Hemen belirteyim, sevgili Aydın’ı geçtiğimiz günlerde öğrencilerinin düzenledikleri “Yeni Anayasa” panelinde göremedim . Adını bilmediğim bir hukuk öğrencisi kendisinden söz ettiğinden kulağını çınlatayım dedim.
Bilemiyorum.
Sabih Kanadoğlu’nun. Ümit Kocasakal’ın ve Rıza Öztekin’in söylediklerine, en önemlisi de, genç Arif Anbar’ın yorumlarına katılır mıydı?
Çünkü sayın Ufuk Aydın benim gözümde hukuk adına önemlidir. Üstelik toplumu kucaklayan hemen her konuda saygı duyduğum bir kişidir. Onun için affına sığınarak, bu konuya değindim.
--//--
Önceki gün “ Cep telefonum olmadan asla” başlıklı yazısını okurken hem gülümsedim, hem düşündüm.
Konu güzeldi çünkü.
Bir yabancı araştırma kuruluşu tarafından 16-19 yaş arası 600 genç üzerinde yapılmış.
Soru:
“Bir haftalığına hangi iletişim aracından ve alışkanlığınızdan vazgeçersiniz?”
Yüzde 67’sinin yanıtı:
“Televizyondan vazgeçerim cepten vazgeçmem.”
Soru:
“Cep telefonu olmaksızın en çok ne kadar süre geçirebilirsiniz?”
Yüzde 39’u:
“Bir hafta.”
Ufuk Hoca’nın en dramatik olarak nitelediği soru:
“Cep telefonunuz uğruna, aşktan vazgeçer misiniz?”
Erkeklerin
“Yüzde 60’ı aşktan vazgeçerim, cep telefonundan asla.”
Kızların:
“Yüzde 70’i aşktan vazgeçerim, telefondan asla.”
--//--
Sayın Ufuk Aydın yazısını şöyle bağlamış:
“Bu soru ve oran beni üzdü. Galiba yüzde 60 ya da yüzde 70’lik oranı oluşturan kız ve erkekler gerçek aşkı hiç yaşamamış. Aşk söz konusu ise, bırakın cep telefonunu, dünyadan vazgeçer insan, aşktan vazgeçmez. Haksızmıyım?”
Haklısınız sayın hocam da, gelin onu bu gençlere anlatın.
Günlerin getirdiği
Halkın Sesi Partisi
Kısa adı “Has Parti”olan Halkın Sesi Partisi’nin geçtiğimiz hafta yapılan Tepebaşı İlçe kongresine telefonla davet edildim. Gidecektim. Ama olmadı. Çünkü özel işlerim çıktı.
HAS Parti İl Başkanı Mustafa Özkan’ı, Genel İdare kurulu üyesi İbrahim Atıcı’yı tanıyorum. Atıcı Fazlet döneminden bu yana politikanın içinde olan, bazıları gibi gel-git yapmayan, üstelik rahmetli Erbakan’ın sevdiği isimlerden biriydi. Başta A.Latif Şener ve Abdullah Gül olmak üzere, pek çok isimle politika yaptığını da biliyorum. Önceki gün aynı konuda yaptığımız bir sohbette HAS Parti’nin bazı isimlerin kulağını çınlattık. Mustafa Özkan’ın il başkanı olarak takdir gördüğünü dinledim partililerden. Tepebaşı İlçe Başkanı Ramazan Kaya’da öyle. Partililer adından sevgi ve saygı ile söz ettiler. Tepebaşı İlçe kongresine HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Cafer Güneş’in de katıldığını söyleyen partililer, kongrenin olgun bir hava da geçtiğini belirttiler. Kutluyorum kendisini. Bazıları “HAS Parti için neden böyle bir yazıya gerek duydunuz”diyebilir.. Siyasi partileri demokrasinin en önemli unsuru saydığım için bir programlarına göre, gerek genelde, gerekse yerelde tutarlı politika yaptıkları için iki bilmem anlatabildim mi?.....
Hoş geldiniz Mürsel arkadaş
Anadolu Ajansı Eskişehir Bölge Müdürü Tarkan Demir’i sevmiş, Eskişehir’den biri olarak görmüştük. Tarkan Demir basın çalışanlarını tanıyor, sohbetlere katılıyor, haber ve yorumlarında tarafsızlığa özen gösteriyordu. Ve en güzeli Tarkan Demir yerel basınla tam bir dostluk kurmuştu. Sonunda ayrıldı Eskişehir’den. Bundan böyle Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü merkezinde görev yapacakmış. Kolay gelsin, güle güle diyorum kendisine. Anadolu Ajansı Eskişehir Bölge Müdürlüğü’ne Mürsel Çetin atandı. Sayın Çetin’in muhabirlik, haber müdürlüğü ve idarecilik gibi gazetecilik basamaklarını atlayıp, son olarak Anadolu Ajansı Konya Bölge Müdürlüğü’nde görev yaptığını öğrendik. Anadolu Ajansı’nın Türk Basını için ne kadar önemli ve tarihsel bir temel taşı olduğunu anlatmaya gerek yok. Bu önemli göreve atanan sayın Mürsel Çetin’e Eskişehir’e hoş geldiniz diyor, başarılar diliyorum.
Vatandaş soruyor
Bana ne olur mu
Okurumuz Yunus Emre Caddesi’nin eski otogar yakınlarında, trafiğin çok karışık olduğunu belirterek “Çift yönlü geliş ve gidişlerde araç sayısı yola sığmıyor. Karşıda ki otellerin önüne müşteri araçları da park edince, ortalık karman çorman oluyor. Trafik görevlileri özellikle akşam saatlerinde sabahları buraları denetlemeli” dedi.
Okurumuzun değindiği en önemli konu da “Eski Otagarın”durumu. Diyor ki “Yıllardan beri duyuyoruz. Burasını Sarar almış deniyor. Ama neye aldı? Buraya ne yapacak kimse bilmiyor. Şehrin ortasına bir kara nokta olarak kaldı Her taraf pislik içinde. Eski otogarın önü ve arkasını gören yok mu? Ne yapılacaksa yapılsın artık. Yapılsın da bu mezbelelik sona ersin. Diyeceksiniz ki, sana ne? Yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur? Hiçte öyle değil. Ben bu şehirde yaşayan bir vatandaş olarak bu manzaranın yarattığı durumdan rahatsız oluyorum.”
Teşekkür ediyoruz bu duyarlı vatandaşa. Cemalettin Sarar geçtiğimiz aylarda “Eski otogarın yerine ilk çiviyi çakacağım demişti. Ama arkası gelmedi. Aslında kent adına önemli bir konu. Bakalım sayın Sarar’ın çakacağım dediği çivi ne zaman çakılacak?