Çatlama tarihi

Çatlama tarihi

4 Mayıs 2013 10:07
A
a
Sütiş Eskişehir
Görüşler
Çatlama tarihi
 
Düşünüyoruz da, "kimsede yoktur" diyemeyiz...
Hepimizde biraz olsun vardır...
Görünmez, ama varlığını her fırsatta belli edebilir...
Dört harflik bir kelime olmasına karşın, çok büyük kalıplara sığabilen bir olgu...
Hava gibi solunur:
"Hırs..."
Kişiliğine büründüğü sahibi için ne kadar yararlı bir oksijen gibi görünse de, zamanla büyük zararlar verebilir...
Çağımızın insanını başarıya götüren etkenler arasında yine de "hırs"ın rolü yadsınamaz...
İlginç yanı da..
Günümüzün çok boyutlu karmaşık toplumlarında, "hırslı" olmak ayıp değil, hatta erdem!..
Her alanda olduğu gibi politikacılarda da "hırs" vardır...
“Belki, en ağır dozda!..”
Zaten kişi hırslı olmasa..
"Ne işi var politikada?"
Ama aynı "hırs", politikacı için acı sonlar hazırlayan etken de olabilir...
Bu alanda "hırs"ın dozunu ayarlamak, yaşamsal önem taşır...
…….
Tarihin büyük bozgununa uğramış, sonu düş kırıklığıyla bitmiş hedeflerin çoğu hırslıydılar...'
Yeteneğin ve zekanın eşliğinde, kişilik sınırlarını aşmayan hırsın sahibi başarılı olabilir.
Çok açık bir örnek:
"Atatürk'ün hırsının dozu ile, ondan sonra gelenlerin dozunu aynı tutmak mümkün müdür?"
Belki değil ama..
Başkalarının hırsı ile yanıp tutuşanların "Hırs hırsızlığı"nı yaşarken görmek de mümkün...
İsim vermeye gerek yok...
''Örneklerini 40 yıldır gördük ve yaşadık...”
Hala da öyle...
"Yüreğinde, dilinde.."
“Hatta, fotoğrafında bile görüyoruz!”
Bir hastalık gibi, galiba böyle hırsın..
"Çatlama tarihi de ömürle sınırlı!..”
 
 
Günün Olayı
 
Bugün hepsi "akil" oldu...
Akıllı çocuklardır onlar!
"Doldurdular ceplerini!
Tümü dönek onların...
"Rüzgar gülü!.."
Hikmet Çetinkaya
 
 
Günün Biberi
Başbakan, "Milli içkimiz ayrandır" sözüyle gündemi değiştirmek istiyor ama..
Başta İzmir olmak üzere, feleğin çemberinden geçmiş illeri öteleyemiyor...
Deniz Kavukçuoğlu
 
 
Günün Sorusu
“Ne yapabilirim ki?" demeyin...
Daha fazla okumak, daha fazla öğrenmek, daha fazla bilgilenmek de direnmenin bir yolu değil midir?
 
 
Günün Sözü
Sırtı yere gelenin kazandığı yalnızca siyasette görünür...
Edgar Faure (Eski Fransız Başbakanı)
 
 
Cuk
TV, sperm sayısını azaltıyormuş!
"Kısa bir reklam arası!.”
 
Günün İncisi
Cep telefonuyla konuşma çılgınlığı "HAT" safhada!..
İbrahim Ormancı
 
Özdeyiş
Seni bir kere kandıranın, bir daha kandıramayacağını sanıyorsan bil ki yanıldın...
Ahmed Hulusi
 
Kıssa-dan
"Güvenirliliği yitirmemeye bak!.. Zira bir
daha asla ele geçiremezsin...
 
 
Günün Şiiri
Umut Işığı
 
Siz umut nedir bilmediniz ömrünüzde
Siz karanlıklar içindeydiniz, anlıyorum
O acımasız gülüşleri terkedin artık
O yoksul geceleri parçalıyorum
En mutlu peyzajları sunuyorum size
Alın mavi, alın yeşil, alın lacivert
Bethoven'i, Bach'ları List'i bıraktım
Mutlu Polonez’le geldin Jopen'den
Biliyorum beni hiç beklemediniz
Umut nedir bilmediniz siz ömrünüzce
Mutluluk ürkütüyor sizi değil mi?
Hadi anlatın bana söylesenize
Siz mutluluk nedir bilmediniz ömrünüzce
Siz hep kıyılarda köşedeydiniz
Ben biliyorum sizin insanlığınızı
Bana mutluluğumu sizler verdiniz...
Ergun Evren (Varlık-1959)
 
Köylülerin düşürdüğü tabut
Sibirya'nın köklerinden birinde bir cenaze, mezarlığa götürülüyormuş. Derenin kenarından geçerken tabut, köylülerin ellerinde düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset de dereye yuvarlanmış. Derenin akıncısı cesedi, dinamitle avlanan balıkçıların yanına kadar sürüklemiş...
Balıkçılar, "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?" endişesine kapılarak, cesedi askeri kışlanın dikenli tellerine bırakmışlar. Nöbetçiler, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek, cesedi yaylım ateşine tutmuşlar. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşik olan ceset hastaneye kaldırılmış,..
Operasyon 6 saat sürmüş... Sonunda ameliyattan çıkmış doktor ve yanındakilere "Çok zar oldu ama" demiş:
"Yaşayacak galiba!.."
 
 
Şaşırtan ayı$t,
SsAdlsm
Dağda dolaşan avcı, bir bakmış karşıdan büyük bir ayı kendine doğru geliyor... Hemen yere yatıp ölü numarası yapmış... Ayı yanına gelmiş ve kulağına eğilerek "Kalk be kardeşim,kalkS" demiş:
"Yan gelip yatma numaraları eskidi artıkl#."
Cumartesi Öyküsü
Bu ülkenin öteki çocukları
13-14 yaşlarındaydılar. Hava kararmıştı. Bir ara aklıma "Bu çocuklar orada ne bekliyorlar?" sorusu takılmıştı. Derken hiç beklemediğim bir durumla, bir görüntüyle karşılaştım...
Onlara göre kaldırımın sol yönünden başının üzerinde boş bir tepsi taşıyan bir adam geliyordu. Adam tam yanlarından geçiyordu ki, çocuklardan biri ayaklarının üzerinde yaylanarak, sağ elini boş tepsinin içine attı ve işaret parmağıyla tepsinin kenarını sıyırdı...
Parmağında ne olduğunu seçemiyordum. Ağzına götürdü ve yeniden arkadaşlarının yanına gitti...
Diyarbakır'daki bir tatlıcının camından izliyordum bunları.. Kendime bir porsiyon daha kadayıf söyleyip beklemeye başladım...
Aradan çok geçmedi aynı adam bu kez başının üzerinde taşıdığı dolu bir tepsi kadayıfla kaldırımın sağ yönünde göründü ve çocukların yanından yürüyüp gözden kayboldu. Çocuklar aralarında söz birliği etmiş gibi odama hiç bakmamışlar, en ufak bir ilgi göstermemişlerdi...
Kadayıfımı bitirmiş, hesabımı ödeyip kalkmak üzereydim ki ilk tanık olduğum görüntü bir kez daha yinelendi. İkincisinin tek farkı, ilk çocuğun yerini arkadaşlarından birinin almasıydı.
Kalkmaktan vazgeçtim... İki saat daha orada kaldım... O iki saat içinde sahne birçok kez yinelendi. Çocuklar her defasında yer değiştiriyordu... Boş tepsilerin iç kenarlarına sıvanmış birkaç tel kadayıf ile birkaç damla şurup artığını tadabilmek için oradaydı çocuklar...
Adları "Baklava çalan çocuklar"a çıkan Gaziantepli iki "Ali" ile "Levent" ve “Metin" i anımsadım...
1997 yılında baklava ve fıstık ezmesi çaldıkları için 9'ar yıl hapse mahkum olmuşlardı... Ali ve Levent yaşları küçük oldukları için 2.5'ar yıl, Metin ise 18 yaşını 6 gün aştığı için cezasını çekmişti...
"Deniz Kavukçuoğlu"
 
Yaşamın çizgisi
İnsanoğlu bir gün virgülü kaybetti..
"Söyledikleri birbirine karıştı!"
Noktayı kaybetti..
"Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları!..”
Ünlem işaretini kaybetti…
"Bir günde sevincini, öfkesini bütün duygularını yitirdi!"
Soru işaretini kaybetti bir başka gün..
"Soru sormayı unuttu, her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu!..”
İki noktayı kaybetti..
"Hiçbir açıklama yapmadı!"
Hayatının sonuna geldiğinde elinde sadece mm tırnak işareti kalmıştı..
"İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca!.."
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi