Çanlar Eskişehir için çalıyor

Çatören Barajını görenler, kuraklık tehlikesinin ne boyutta olduğunu fark ediyor. Baraj neredeyse yarı yarıya dolu. Halbuki bu mevsimde barajın tam dolu olması gerekirdi. Bir de dağlara yağan karların olmaması büyük sorun. Yaz ayları boyunca eriyen karlar, barajların boşalmamasına neden olur, dağlardaki karlar ilave bir su deposu işlevi görürdü.

Bu sene durum vahim. Susuzluk sorunu Eskişehir'e veya Türkiye'ye özgü değil. Bütün dünyada aynı sorun var. Çok dikkatli olmalı ve bireysel olarak daha az su harcamanın yollarını bulmalıyız. Bu sadece topluma karşı değil, çocuklarımıza ve hatta torunlarımıza karşı bir sorumluluk. Büyük bir felaket kapıda, herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım.

Kazım Kurt'a ağır misafir

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan'ı ağırladı. Siyaseti bilenler Misbah Demircan'ı çok iyi tanır. Kendisi siyasette bir ara yıldızı çok parlamış bir kişiydi. Tıpkı partisinin Genel Başkanı gibi Rizeli olan Demircan, yine Recep Tayyip Erdoğan ile Beyoğlu Belediyesi adı üzerinden yolları kesişmiş bir kişi.Sayın Erdoğan'ın siyasi hayatındaki ilk seçim olan Beyoğlu Bölgesinde Ahmet Misbah Demircan da seçime girmiş, şu farkla ki seçimleri kazanmıştı. İki dönem Beyoğlu Belediye reisliği yapan Demircan İlahiyat Fakültesi mezunu ve Uluslararası ilişkilerde yüksek lisans tamamlamış.

Bir ara İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçen Demircan şimdilerde Bakan Yardımcısı.

Muhtemelen Kazım Kurt, farklı partilerden olsalar da, belediyeciliğin kitabını yazmış bir misafir ağırladığı için çok mutlu olmuştur. Tarihi Odunpazarı Bölgesi'ni gezen Demircan'a, Eskişehir turizmi hakkındaki sorunlar ve çözüm önerilerinin de iletildiğini biliyoruz. Partiler arasındaki iyi niyet ve hizmet odaklı görüşmeler, milletçe en çok arzu ettiğimiz şeyler.

Süleyman Soylu

Bütçe görüşmeleri her sene olduğu gibi siyasetin gündemine otordu. Bu sene bütçe görüşmelerine iki konuşma damgasını vurdu. Birincisi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun belli ki iyi hazırlanmış konuşmasıydı. İkincisi ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuşması. Sayın Soylu'nun hakkını vermek gerek, iyi kavga ediyor. Bu da bir meziyet. Üstelik hem AK Parti hem de MHP tabanında yaptığı öfkeli çıkışların karşılık bulduğunu da görüyoruz. Yani başarısız bir damat projesi gibi değil. Gerçekten kitlelerin – en azından bir kısmını – etkileyebilen bir isim. Bana kalırsa Sayın Soylu'nun bu konuşması, "Ben ikinci adam değilim, ben bir liderim" anlamını taşıyordu. Önümüzdeki günlerde Cumhur ittifakının "Üç büyükler"inden değil, dört liderinden bahsedebiliriz. Sayın Tayyip Erdoğan, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Doğu Perinçek ve bunlara eklenen Süleyman Soylu. Artık eski Demokrat Partili Soylu'yu ikinci adam olarak göremeyiz. Çünkü tarih ve siyaset sahnesine çıkıp, "Ben 1'inci adamım. Ve daha azını da kabul etmiyorum" intibaı uyandıran bir konuşma yaptı. Kendisinin usta hatipliğini takdir ediyoruz. Bakalım siyasi rakiplerine bir 'Omuz atarak' önünü açan Süleyman Soylu, Cumhur ittifakı içerisinde yeni bir aktör olarak kabul edilecek mi? Yoksa Cumhur İttifakı'nın 'Üç Büyükler'i Sayın Soylu'yu bir rakip olarak mı görecekler? Bekleyip göreceğiz. Özellikle Aralık ayının sonunda yapılması planlanan kabine değişikliği pek çok şeye netleştirecektir...