Büyükşehir yoluna devam ediyor

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen FOX TV ekranlarına bağlanarak, Eskişehir'deki önlemlerden bahsetti. Daha sonra Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin de görüşlerini anlatma şansı yakaladı. Sayın Şahin de son derece aklı başında bir kişi. Kendisinin konuşmalarını duyunca içimiz cızladı. Böyle kıymetli bakanların çok daha önemli mevkilerde bulunmasını istiyor insan. Tabii Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız yine şanslı olan isimlerden. Anlı şanlı pek çok eski  bakanımızın bir köşeye kirli bir mendil gibi fırlatılıp atıldıklarını da biliyoruz çünkü. Her neyse... Biz Büyükerşen'in açıklamalarına dönelim. Profesör Büyükerşen, eski devlet hastanesinin pandemi hastanesi olarak kullanılma önerisini yineledi. Büyükerşen ayrıca  kamuoyunda ciddi bir tepki yaratan yardım paralarının bloke olmasından da bahsetti. Açıkçası kamuoyu, Sayın Büyükerşen'in de bahsettiği gibi, "Belediye yardım mı toplarmış?" açıklamasıyla tatmin olmadı. Belediyeler yıllardır yardım toplar ve dağıtır. Asıl şaşırtıcı olan hükumetin kendi cebinden yardım etmeyi unutturmaya çalışması. Bu arada hükumetimizin de bloke ettiği hesaplardaki paraları, hayırseverlere iade etmesini beklerdik. Neyse ki Büyükşehir Belediyemizin topladığı paralardan yalnızca 40 bin lirası devletimizin kasasına gitmiş. O 40 bin liranın içinde payı olan hayırsever Eskişehirliler üzülmesinler. Nihayetinde yardıma muhtaçlar için para vermişlerdi. Anlaşılan o ki şu sıralar yardıma en çok muhtaç olan ülke hazinenin ta kendisi. Umarız hükumetimiz belediyelerden, şimdiye kadar dağıttığı yardım paralarını da talep etmeyecektir. Hükumetimiz bu çok tartışılan uygulamasını, "Devlet içinde devlet olmaz" diyerek savundu. Bizim bildiğimiz, belediyeler de devletin ta kendisidir. Ayrıca şimdiye kadar AK Partili Belediyelerin yardım toplayıp muhtaçlara ulaştırması sorun olmuyordu da, şimdi mi oldu? Tabii devlet içinde paralel bir devlet nasıl oluşturulur; bizim kafamız pek basmıyor o işlere. Anlaşılan o ki, 'AK Parti eşittir devlet, geri kalanı zillet' diye bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. 31 Mart seçimlerinden önce bile bu tutumlarını eleştiriyorduk. Hele ki koronavirüs döneminde bu yaptıklarını kabul etmemiz mümkün değil. Millet burnundan soluyor. Ölü sayımız 501'e ulaştı. Şimdi kimsenin, "Bunlaaaarr!" diye başlayan bir siyasi kavgayı kaldıracak durumu yok. Yine her neyse... Ekranlarda gördüğümüz Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen yüreğimize su serpti. Bundan sonra vatandaşlar aynî yardım yaparak da olsa fakirlere ulaşmaya devam edecekler. Umarız hükumetimiz Büyükşehir Belediyemize daha sonra bir fatura gönderip, "80 kilo nohut, 43 kilo ıspanak ve 2 bin 500 adet domates salçası borcu" ibra etmeye kalkmaz. En azından fakir fukaranın karnının doymasına ses çıkarılmaz.

AK Parti fırsat kaçırdı 

Bu tip toplumsal krizlerde, halk bir 'Doğrucu Davut' arar. O Doğrucu Davut'u bulduğu zaman da kendisini kahramanlaştırır. Genç olmayan okurlarım 99 depreminden sonra ortaya çıkan Profesör Ahmet Mete Işıkara'yı çok iyi hatırlar. Kendisi ekranların karşısına çıkıp, acı da olsa yalnızca gerçekleri söylerdi. Korona krizinde de bu boşluğu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca doldurdu. Bir anlamda yeni 'Deprem Dede'miz oldu. Ancak hükumet bu fırsatı iyi değerlendiremedi. Hazır hükumet taraflı tarafsız halkın geniş kesimleri tarafından destek almışken, bunu bir 'Milli bütünlük' fırsatı olarak değerlendiremedi ve belediyelerin yardım paralarını bloke etti. Ayrıca ikide bir "Bu muhalefet var ya bu muhalefet" edebiyatı yaparak yanlış bir strateji izledi. Hükumet bu süreçte halk desteğini artıracak ciddi bir şans yakalamıştı. Ancak görünen o ki bu şansı ellerinin tersiyle bir köşeye ittiler.