Başbakan AK parti olağan kongresi için geldiği Eskişehir’de bir kez daha, “Büyükşehir Belediyesi’ni istiyorum” dedi. Daha önce de dile getirdiği bu isteği bu kez iki kere dile getirerek bir nevi altını çizmiş oldu. Hem Eskişehirliler hem de AK Parti teşkilatı da bu istek karşısında gereken mesajı aldı.
AK Parti kurulduğu günden bu yana “kale” diye tabir edilen birçok şehirde bu isteğini gerçekleştirdi. Bunu yapamadığı sayılı illerden biri Eskişehir. Ama Eskişehir Büyükşehir Belediyesi AK parti için artık ulaşılmaz bir hedef gibi gözükmüyor.
Yılmaz Büyükerşen bundan önceki 3 dönemde seçimin favori ismiydi. Yaptıkları, bakış açısı ve Eskişehir’e kazandırdığı zihniyet tartışılmaz bir gerçek olarak onun yarışa 1-0 önde başlamasını sağlıyordu. Ancak bu avantajı sağlayan bir başka husus Büyükerşen’in DSP çatısı altında siyasetten uzak, partiler üstü bir isim olmasıydı.
CHP’ye geçiş sürecinde en çok zarar gören isim bana kalırsa Büyükerşen oldu. Parti içindeki muhalefet bir yana, siyasete dâhil olmuş olması Büyükerşen’e bugüne kadar sorgusuz oy veren birçok insanı düşündürdü ve bu düşünceler son günlerde sık sık dile gelmeye başladı.
Özellikle siyasal görüşü sağ ağırlıklı olan birçok insan CHP’ye oy kazandırmamak adına artık Büyükerşen’e oy ver(e)meyeceğini söylüyor. Bakın vermeyeceğim demiyor veremeyeceğim diyor. Yani vatandaşın gönül verdiği siyasal görüş, gönül verdiği adamı konumundan dolayı elemine ediyor.
Öte yandan herkes CHP içindeki sıkıntıyı çok net gözlüyor. Öyle CHP’liler var ki sırf sevmedikleri insan desteklemedikleri aday, CHP’den Milletvekili seçilmedi diye seçim gecesi neredeyse göbek atıyor. Yılmaz Büyükerşen’e parti içi muhalefetlerinden dolayı oy vermeyeceğini düşündüğüm partililer de mevcut.
Öte yandan Hükümet Eskişehir’de hem hizmet hem de ilgi olarak epey çaba harcadı. Milletvekilleri teşkilat üyeleri durmadan mesai yapıyor. Geziyor, dolaşıyor, vatandaşla bir araya geliyor. Somut hizmetleri gören vatandaşlar da ister istemez verdiğim oyun hakkını alıyorum diyor.
Bir de tüm bunları geride bırakacak önemli bir gelişme var. Yeni Büyükşehir yasası!
Bu yasa yürürlüğe şimdiki haliyle girerse Büyükşehir belediye başkanlığı için sadece şehir merkezi ve merkez ilçeleri değil, tüm ilçe, belde ve köylerinde oyu sayılacak. Bu da genel seçimdeki tabloyu ister istemez insanın gözü önüne getiriyor. Son seçim sonuçlara bakınca ağırlığın Ak Parti’de olduğunu görmek zor olmuyor. Yani yasa Ak Parti’ye bu konuda büyük avantaj sağlıyor.
Şimdi tüm bunları üst üste koyduğumuzda ortaya çıkan tablo, daha epey zaman var denilen yerel seçimlerde, şayet aday olursa CHP’li Büyükerşen’in eskisi kadar favori olmadığı gerçeğini su üstüne çıkartıyor.
Şayet aday olursa diyorum çünkü Büyükerşen’in öncelikle çok yorulduğuna inanan biriyim. Dik duruşuna rağmen, bu konu da bu yorumu kabul etmeyeceğini düşündüğüm halde, hem üretken hem de bunca yıldır liderlik yapan birinin yorgun olmaması imkânsız olur. Hele ki CHP cephesinde ona karşı bazılarının takındığı muhalif tavır, belki içten içe sesleniyordur kendine “Neden CHP’ye geçtim” diye.
Kim bilir ?