Büyük Taarruz’un yıl dönümünü, devlet protokolünün cılız bir katılımıyla kutladık. Ancak devletimizin üst düzey yetkilileri Ahlat’ta Malazgirt Zaferini kutladılar. Elbette 1071 yılındaki Malazgirt Zaferi biz Türkler için çok önemlidir. Malazgirt, Anadolu’nun kapılarının Türklere açıldığı bir zaferdir.
Öte yandan eğer ki 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz’da birilerinin temenni ettiği gibi “Keşke Yunan kazansaydı”, Anadolu’dan Türkler ebediyen kovulacaklardı.
Dolayısıyla her iki zafer de çok önemlidir ve kutlanması gerekir.
Her nedense son zamanlarda Cumhuriyetimizin milli günleri olduğu zaman, birileri paralel milli ve dini günler inşa etmeye çalışıyor. Dolayısıyla devlet yetkililerinin tıpkı Malazgirt zaferini kutladıkları gibi Büyük Taarruz’u da coşkuyla kutlamalarını beklerdim.
Hani Avrupa’ya vizesiz gidecektik
Maalesef Avrupalılar her geçen gün ülkemize geri kalmış bir Ortadoğu ülkesi olarak bakıyor. Bunun en belirgin örneği ise vizelerde ortaya çıkıyor. Son olarak öğrenci değişim programlarına katılan üniversiteli gençlerimizin aylar sonrasına vize randevusu almaya başladığını öğrendik. Hatta milyonlarca dolar sermayesi olan işadamlarımız bile Avrupa’ya iş seyahatinde bulunmak için büyük sıkıntılar çekiyor.
Şimdiki gençler bilmez, iktidarının ilk yıllarında Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliğine kendileri sayesinde katılacağını, vatandaşlarının vizesiz Avrupa’ya gideceğini söylüyordu.
Eğer ki bunu başarmış olsaydık, bu başarı AK Parti’nin olacaktı. Peki başarısızlık kimin hanesine yazılacak? Muhalefetin mi?