Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu Porsuk Barajı'ndaki su seviyesinin azalmasını TBMM gündemine getirdi.
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu Porsuk Barajı'ndaki su seviyesinin azalmasını TBMM gündemine getirdi. Bilindiği gibi dünya üzerinde bir kuraklık sıkıntısı yaşanıyor. Ülkemiz saçma sapan konularla kendi arasında kavga etmek yerine bu gerçek gündemlere nedense yoğunlaşamıyor. Yıllar boyunca hükûmeti uyardık; "Yanlış yapıyorsunuz, ekonomi batar" dedik. Sözlerimiz bir kulaklarından girdi diğerinden çıktı. Şimdi durumumuz ortada. Şimdi yine uyarıyoruz. Ciddi bir susuzluk sıkıntısıyla karşı karşıyayız. Umarız vazifelerinin ciddiyetinin farkına varırlar... Kabukcuoğlu Eskişehir'de yaşanan susuzluk sorunuyla ilgili Tarım Bakanımıza da bir soru önergesi vermiş. Gerçi Kabukcuoğlu'nun bu soruyu Tarım Bakanı'na yönelttiğini öğrendiğimde beni bir gülme tutmuştu. Bizim Tarım Bakanımız pilot tulumları giyip, uçak uçurmakla meşgul. Dünya ona güzel tabii. Milyon dolarlık makam otomobilleri, önünde iki kat olan uşaklar, uzun kirpiklerini kırpıştıra kırpıştıra söylediklerini gözünün içine bakarak yazan sekreterler... Koskoca bakan olmuş, hayatın tadını çıkaracak elbette... Ve yine elbette Sayın Bakanımızı fındık üreticisi gibi 'fuzuli' işlerle meşgul etmemeli ve canını sıkmamalıyız. Bakın fındık üreticisinin sorunlarını dile getiren garibim MHP'li Cemal Enginyurt'un başına neler geldi; adamı tokat arsızı yaptılar. Tabii burada kızımıza söylüyoruz ki, gelinimiz de bir şeyler anlasın. Cemal Enginyurt'un tekmeyi yemesinden ders çıkartmak lazım. Mesela Eskişehir'de köyler susuzluktan mı kavruldu? Ses çıkartmamak en iyisi; vallahi kapının önüne koyarlar adamı... Aman diyeyim susun; Enginyurt'un ibret dolu kıssasından, hisse çıkarın kendinize. Delikanlı taklidi yapmanın ne yeri ne zamanı şimdi... Öte yandan milletini savunan isimlere de sahibiz. Bunlardan biri olan İYİ Parti Mihalıççık İlçe Başkanı Ahmet Tiryaki, Porsuk barajında biriken suların hakkaniyetle dağıtılmasını istedi. Tiryaki yayınladığı yazılı basın açıklamasında, "Sazak, Biçer, Ahurözü, İlören, Ömerler, Sazılar, Kıran Harmanı'nda ekili alanlarımız geçen yıl olduğu gibi bu yıl da susuzluktan yandı. Yanan sadece ekili alanlar olmadı, çiftçimizin yüreği de umudu da yandı" ifadelerinde bulundu. Umut ediyorum ki Mihalıççıklı çiftçilerimizin feryadına kulak verilir. Zira bu sene çok kötü geçiyor. Üzerine bir de kuraklık felaketi yaşamayalım...
Kılıçdaroğlu zorlanmadı
Cumhuriyet Halk Partisi – belki de – gördüğüm en sakin kurultayını yaptı. Kurultayda kavga bekleyenleri bilemeyeceğim elbette. Muhtemelen hevesleri kursaklarında kalmıştır. Ancak genel olarak CHP'lilerin bu işten çok memnun olduğunu söyleyebilirim. CHP'nin iktidarda olduğunu dönemleri hatırlamam imkansız; 1977 yılında suya 'Bu' diyordum... Benim gibi pek çok kişi CHP iktidarını bilmez, bilemez. Tevellütümüz yetmez bu işe... Aradaki 12 Eylül dönemini saymıyorum. Bu dönemde iktidara gelmeleri zaten imkansızdı. Fakat CHP'nin iktidardan uzaklaştığı o kadar çok yıl olmuş ki. Bu konuda da CHP'li dostlarımızın şapkayı önlerine alıp, "Biz nerede hata yaptık" diye düşünmelerinde fayda var. Gençliğimden beri CHP hep yüzde 20'nin altında oy aldı. Hatta CHP'nin yüzde 10 bile oy alamadığı ve Meclis'e giremediği seçimleri gördüm. Eğer ki CHP şu anda yüzde 26 – 28 bandındaysa, buna oturup sevinmelerini tavsiye ederim. "Kılıçdaroğlu tek adam rejimini bitireceğim dedi ama tek aday olarak seçime girdi" sözleri hoş ama boş sözler. Bu tip sözlerle twitter'de beğeni alabilirsiniz. Ancak madem muhalifsiniz bir zahmet 68 imza toplayacaksınız. Ayrıca başka partilerden olup da, CHP'yi anti demokratik olmakla itham edenler komik oluyor. Sizin partinizde ilçe yönetim kurulu bile saraydan atanıyor. Yalan mı Allah aşkına?