Anadolu Üniversitesi için devlet özel bir yasa hazırlamış. Bundan sonra biriken ve harcanamayan para 2’ye bölünecekmiş.
Yarısı Eskişehir’e yapılacak yeni bir yatırım için harcanacak, diğer yarısı ise aile başına bölünüp vatandaşlara dağıtılacakmış.
Üstelik önceki yıllarda alınan büyük miktardaki para da geri iade edilecekmiş. Hal böyle olunca hem yatırım hem de aile başına düşen miktar bir hayli fazla olacak ve bütçemize olumlu bir katkı yapacak.
Tüm bunlar işin şakası. Elbette böyle bir şey söz konusu değil, olmayacakta. Ama bu paraya devletin el koymasıyla ilgili tepkilere ve yazılıp çizilenlere bakınca sanki durum böyleydi de iptal edildi, ondan bu kadar isyanlardayız gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Sevgili Sedat Aydoğan geçen gün çok güzel yazmış “Sanki üniversite bu parayla kaldırımları altından mı yapacak” diye sormuş. Doğru söze ne denir. Bu para hiçbir zaman yerleşke dışı bir yatırım ya da öğretim üyeleri dışında harcanmayacak bir para. Şehre bir faydası yok. Üstelik paraya el koyan kurum devletin ta kendisi. Elin adamı ya da özel bir şirket değil. Dolayısıyla bu kadar fırtına koparmanın bir anlamı yok. Devlette en nihayetinde bazı hizmetler için harcayacak bu parayı. Oradan alma, buraya el koymadan bunu yap diyebilmek için devletin kendi imkanlarını yaratması gerekiyor, onun içinde benzeri durumda bütçe kaydırmaları yapmasını ben anormal karşılamıyorum.
Eskişehir için bugüne kadar çok şey kaçırdık. Teşvikten, yatırımlara, hava alanından, bölge müdürlüklerine kaçan çok tren oldu. Bence asıl konuşmamız gerekenler bunlar değil, kaçırdığımız diğer nimetler. Çünkü hepsi şehri bu konudan daha fazla ilgilendiriyor.
Hem ne diyor o ünlü atasözü “ Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış”