BU YAS GÜNÜNDE YAZI YAZMAK!

BU YAS GÜNÜNDE YAZI YAZMAK!

15 Mayıs 2014 09:38
A
a
Sütiş Eskişehir


 

Haberi dün saat: 16.00 sularında Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u ziyaret edip çıktıktan sonra belediye içinde çalan bir radyodan duydum. Maden ocağında elektrik trafosunun patlamasıyla 400’e yakın işçinin çıkan yangın nedeniyle yerin metrelerce aşağısında mahsur kalmışlardı.

Gece yarısına kadar TV kanallarından haberi izledim. Ocak içerisinde mahsur kalan işçilerin bazıları kurtarıldı. Ancak hala yüzlerce maden işçisi içeride mahsurlardı. Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan ve aziz milletimizi hüzne boğan maden faciası nedeniyle yazımı yazdığım saatlerdeki hayatı kaybeden işçi sayısı 232, yaralı ise 80 idi. 232 ailenin ocağına ateş düştü. Hayatını kaybeden madencilerimize Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları ile Türk milletine başsağlığı diliyor ve acılarını paylaşıyorum.

Bir Türk vatandaşı olarak bu olayda hayatını kaybedenlerin acısı, üzüntüsü eşleri, çocukları, kardeşleri, anneleri, babaları ve yakın akrabaları kadar beni de vurdu. Olayı öğrendiğim saatten beri benimde canım acıyor.

Bu yas gününde yazı yazmak hiç içimden gelmiyor. Hala maden ocağında madencilerin olduğu bilgileri geliyor. Ne kadar doğru bilmiyorum. O maden ocağında işçiler eğer hala yaşıyorlarsa, yaşam mücadelesi verirlerken, kurtarılmayı beklerken parmaklarım bir türlü klavyenin tuşlarına basmamak için direniyordu.

Birileri can derdinde iken, birileri ise hayatını kaybedenler için yas tutarken, daha kazanın tam olarak nasıl meydana geldiği tespit edilmeden birilerini suçlamak, sanki trafoyu onlar patlatmış gibi eleştirmek doğru değil.

Madendeki işçilerin tamamı sağ veya ölü tahliye edildikten, yanan maden ocağındaki yangın söndürüldükten sonra uzmanlar herhalde o maden ocağına girecek. En ufak detayına kadar kazanın gerekçelerini arayıp bulacaklardır.

Ondan sonra da bir rapor hazırlayıp, kusur varsa kimde veya kimlerde? Maden ocağı denetimden geçmiş mi? Denetlendiyse herhangi bir eksik veya alınması gereken önlem var mıydı? Bunlar açıklanacak elbette.

Daha cenazeler bile maden ocağından çıkmadan yapılan eleştirirsel açıklamalar, bu tür olaylardan nemalanmak isteyenlerin prim yapmalarını sağlar. 

Tüm halkımızı iş bırakarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müdürlükleri'nin önüne yürümeye siyah giyinmeye, siyah kurdeleler takmaya, evinin, işyerinin balkonuna aracına siyah bezler asmaya çağırıyoruz” diyerek halkı galeyana getirmeyelim.

Daha cenazeler bile toprağa verilmeden veya cenaze namazları kılınırken bu tür eylemler toplumun bazı guruplarını da karşı karşıya getirebilir.

Elbette hayatını kaybedenlerin hesabı sorulacak. Ölenler öldükleriyle kalmasınlar. Sessiz kaldıkça, belki gelecek günlerde, aylarda, yıllarda başka kazalar da olabilir. Ama ne olur, biraz daha sabırlı olalım, yangının üzerine benzinle gitmeyelim.

232 madenciye mezar olan o maden ocağını işletenler yapılacak olan araştırmalar sonunda kusurlu bulunurlar ise, bu kişiler hakkında ilgili kurumlar ile hayatını kaybeden işçilerin aileleri, yakınları suç duyurusunda bulunacaklardır. Tekrar ediyorum. Biraz sakin ve sağduyulu olalım.

MADEN KAZALARINDA 3 BİN

KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ   
Türkiye 'de 1941 yılından bu yana, maden ocağında yaşanan kazalarda 3 bini aşkın kişi hayatını kaybetti.

TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK MADEN FACİASI: 1992'de Zonguldak'taki GRİZU PATLAMASI.

Ülkede en büyük maden faciası, 1992'de Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde yer alan Türkiye Taş Kömürü İşletmesine bağlı kömür ocağında meydana geldi. Buradaki grizu patlamasında 263 işçi hayatını kaybetmişti. 

Türkiye'de şimdiye kadar yaşanan bazı maden ocağı kazaları şöyle: 

7 Mart 1983: Armutçuk'ta grizu patlaması 103 ölü. 

10 Nisan 1983: Kozlu'da grizu patlaması 10 ölü

31 Ocak 1987: Kozlu'da göçük 8 ölü. 

31 Ocak 1990: Bartın'ın Amasra ilçesinde grizu patlaması 5 ölü. 

7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik'te grizu patlaması 68 ölü. 

3 Mart 1992: Kozlu'da grizu patlaması 263 ölü. 

26 Mart 1995: Yozgat'ın Sorgun ilçesinde grizu patlaması 37 ölü. 

22 Kasım 2003: Karaman'ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması 10 ölü

8 Eylül 2004: Kastamonu'nun Küre ilçesinde yangın 19 ölü. 

2 Haziran 2006: Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde grizu patlaması 17 ölü. 

10 Aralık 2009: Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması 19 ölü. 

17 Mayıs 2010: Zonguldak'ta grizu patlaması 30 ölü. 

8 Ocak 2013: Kozlu'da grizu patlaması 8 ölü.

Bir daha bu tür olayların yaşanmaması, madenlerin maden işçilerinin mezarı olmaması için bugünden tezi yok denetimden geçmiş geçmemiş tüm maden ocakları yeniden sıkı bir denetimlerden geçirilmeli. Yapılacak olan denetimlerde en küçük bir kusur da olsa o maden ocağı, o kusur giderilinceye kadar işletmeye kapatılmalı. Kimin yakını, kardeşi, akrabası, eşi, dostu olursa olsun. Ocak sahibi kardeşim dahi olsa kazancı, o ocakta çalışan yüzlerce işçinin canından daha kıymetli olamaz.   

Bu acılı günde yazı yazmak hiç içimden gelmiyordu. Ama bir şeyler yazmazsam da, en azından bir daha bu kazaların yaşanmaması için içimden geçenleri sizlerle paylaşmazsam kendimi, bu kazaya çanak tutmuş gibi hissederdim.

Yazımı noktalarken Soma’daki maden ocağında hayatını kaybeden 232 işçi kardeşlerimle birlikte, bugüne kadar maden kazalarında ölen 3 bini aşkın madencilere Allahtan rahmet diliyorum. Toprakları bol olsun.

 


 

*-*********

 

 

 

 

 

 

 

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi