AK Parti Büyükşehir Belediye başkan adayı arıyor. İlçe belediye başkanlığı için talipli çok. Nede olsa koltuklar boş!
CHP’de ise başta Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere Tepebaşı ve Odunpazarı belediye başkanlıklarının koltuklarına ciddi bir rakip yok! Nedeni belli, Büyükerşen, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt başarılı.
Eskişehir merkezindeki Büyükerşen, Ataç ve Kurt üçlüsü çok güçlü!
10 yıldır birlikte çalışıyorlar.
Kimi zaman parti içi meselelerde ayrı düşseler de söz konusu Eskişehir ve Eskişehirlilere hizmet olunca birlikte hareket ediyorlar.
İki seçim üst üste iktidar partisi karşısında hatırı sayılır bir farkla seçimi kazanmalarının tek nedeni “birlikte çalışmaları, beraber hareket” etmeleri.
Kazanan 3’lü bozulursa güç kaybedileceği bir gerçek!
Son dönemde bu üçlüyü bozmak için çaba gösterenler AK Parti’nin işini de kolaylaştırıyor olacak!
Bir de CHP kongresinden sonra başkan adaylarının değişebileceğini düşünenler umut olanlar var. Genel kurulu diyelim Özgür Özel kazandı. Büyükerşen ve Ataç’ı aday göstermeyebilir mi? Ya da tersi oldu! Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan oldu? Neden Kazım Kurt’u aday göstermesin ki!
Son yerel seçimde CHP yüzde 52 oy aldı. Genel seçimlerde CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nün yükünü belediyeler çekti ilk turda yüzde 50 ikinci turda yüzde 55 oy aldılar. Bu oy oranı güçlü olduklarının en büyük delili…
Kazanan takım bozulmaz Kazanan oyun planı değiştirilmez…
ESTV’de arkadaşlarımız Eskişehirlilere uzattığı mikrofonda şu soruyu yönelttiler:
-Sizce en yaşanabilir şehir neresi?
Eskişehirlilerin tercihi yine Eskişehir oldu. Şehir dışından yurt dışından gelenlerde “Eskişehir” diyor…
Hepsinin tercihinin “Eskişehir olmasının” nedenleri farklı…
Rıza Sakarya şöyle diyor:
-Bence Eskişehir. Sokaklarında huzur ve güven var. Ne çok küçük ne de çok büyük bir şehir. Aradığımız her şeyi bulabiliyoruz. Ulaşım, sağlık ve eğitim güzel. Bir insanın yaşaması için her şey var. Bir tek deniz eksik.
Orhan Baydemir ise “Eskişehir’in değeri bilinmeli” diyor ve anlatıyor:
-Kültür ve görgü var bu şehirde. Üniversitesi de var. Değeri bilinmeli, bilinirse yaşanabilir bir şehir. İnsanları saygılı ve kültürlü. Gürültü, patırtı yok. Gayet güzel bir şehir.
Mustafa Salman, Almanya, Hollanda ve Fransa’da pek çok şehri gezdiğini anlatıyor ve Eskişehir’i şu cümlelerle tarif ediyor:
-Sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın en güzel şehri Eskişehir. Sosyal bir şehir. Venedik’in gondolu, Hamburg’un gemileri her şey burada var. Allah Belediye Başkanı’ndan razı olsun.
HülyaCeylan kendisinin İzmirli olduğunu belirtiyor ve “İzmirliyim ama Eskişehir” diyorum. Çünkü:
-Kira, ulaşım her şey çok güzel. Bir memur şehri. İnsanların yaklaşımı, imkanların bir arada olması, çok temiz olması her şeyiyle güzel.
…/…
Sanırım Eskişehir bu cümlelerden daha güzel anlatılamaz!
Eskişehir’de nerde boş bir alan görseniz belediyeler orayı anında yeşillendirirdi. Ancak bazı bölgelerde bu uygulamadan vazgeçiliyor…
Refüj ve kavşaklarda “kuru peyzaj” uygulamasına geçildi.
Nedeni belli. İklimler değişiyor ve su kıtlığı kapımızda.
Yapılan çalışma ile ilgili bilgi veren Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı yetkilileri, “Damlama sulama yöntemi ile sulanan az miktarda bitkisel materyalin cüruf, dolomit taşı vb. dekoratif malzemelerle birlikte kullanıldığı motifler içeren kuru peyzaj tasarımları sayesinde doğal kaynakların etkin kullanımı sağlanıyor” diyorlar…
Kuru peyzaj tarzımız değil ama kuraklıktan mecbur kaldık!
Arena…
Bir gladyatör rakiplerini öldürmüş ve seyircileri selamlıyor. Resim bunu anlatıyor.
Gerçek anlamı ise şöyle:
-Eğer bir suç işlemek istiyorsan ama suçlanmak istemiyorsan, tek yapman gereken etrafına bir kalabalık toplamak. Çünkü bir suçu yeterince büyük bir kalabalıkla birlikte işlersen, o artık suç değildir.
Nerede aptal olacağını biliyorsan yeterince zekisindir. Baruch Spinoza
ARTIK DEĞİŞİM ZAMANI GELMEDİ Mİ?