Yaşamın İçinden
Bu şehir bizim
Eskişehir’de şimdilik üç belediye var:
“Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı”
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç muhalefet partisi CHP’den, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı iktidar partisi AKP’den.
Bazılarının aklına şu soru geliyor:
“Nasıl oluyor da, iktidara karşın iki belediyeyi muhalefet kazanıyor?”
İşte işin püf noktası burada.
Üç dönemdir Büyükerşen.
İki dönemdir Ahmet Ataç.
İktidara karşın nasıl seçim kazanıyorlar?
Bu sorunun yanıtı:
“Eskişehir halkının yerel ve genel siyasete yaptığı yorumdan geçiyor”
Eskişehirli, yerelde, yapılan hizmetlere bakıyor.
Görüyor, yaşıyor çünkü.
Şimdiye kadar yapılanlarla, yapılmayanları kıyaslıyor.
Bundan sonra neler yapılacağını yorumluyor.
Onun için de, yerelde yapılanlara ve yapanlara sahip çıkıyor.
--//--
Önceki gün eski DP’lilerle konuşurken söz siyasetten açıldı.
Yıllarını Adalet Partisi saflarında geçirmişlerden biri sordu:
“Yılmaz Hoca gene aday olacak mı?”
“Olacak elbette”dedi bir başkası,
“Yapacak daha çok işleri var.”
Ardından da ekledi:
“Yılmaz Hoca yalnız DSP ve CHP’den değil, bütün partilerden oy aldı. Hatta iktidar partisinden de. Eskişehirliler genel seçimde partilerine, yerel seçimde kendilerine hizmet eden Büyükerşen ve Ataç’a oy verdi. Bunun aksini kimse söyleyemez.”
Evet.. İşte işin püf noktası ve Eskişehir halkının değer bilirliği.
--//--
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e sormuşlar:
“Hocam Adana’da gaddarca engelleniyoruz.”demişsiniz doğru mu?.
Bir kahkaha atan hoca demiş ki:
“O nereden çıktı? Ben yaklaşık 10 yıldır Adana’ya gitmedim.”
“AKP’nin Eskişehir milletvekili Salih Koca” dediklerinde gülmüş Yılmaz Hoca:
“Ne yapalım. Zaten konuştukları hep böyle. Büyükşehir Belediyesi kapısına icra gelmeyen ve borçlarını zamanında yatıran tek belediyedir. Bunu da söyleseler ya.”
--//--
Her neyse?
Bir tarafta vatandaş. Bir tarafta vatandaşın hizmet adına sahip çıktığı başkanlar.
Bir başka yanda ise bu gücü kırmak için çaba gösteren politikacılar.
Leyleğin ömrü gibi.
Günler geçiyor işte.
Günlerin getirdiği.
CHP’nin havası
CHP’de Tepebaşı’ndan sonra Odunpazarı ilçesinin de kongresi yapıldı. Ve şimdi sıra geldi, il kongresine. Partiye yakın çevreler il Başkanlığına favori olarak Erman Gölet’i gösteriyorlar. Karşısına aday çıkar mı belli değil. Fakat muhalefet kesimleri Erdal Caferoğlu ve Abdül Kadir Adar’ın aday olabileceğini konuşuyorlar. Kaldı ki, her türlü yoruma karşın, Erman Gölet’ten bile aday olacağım açıklaması yapılmadı. Önceki gün Ankara’dan arkadaşları arayıp, akşam yemeğe çağırdılar. Hızlı trenimiz var ya. Mazeret yok. “Mülkiyeliler de masayı hazırlamışlar” gel dediler. CHP’nin Ankara kanadından birkaç tanıdık daha vardı. Şunu gördüm. Eskişehir’de ne pişiyorsa, Ankara’ya düşüyor. Hatta gazetelerde yapılan yorumlara kadar, her şeyden haberleri var. Prof. Dr. Süheyl Batum’un havasını, Kazım Kurt’u, Prof.Gaye Usluer’in durumlarını sorup, kulaklarını çınlattık. Gazeteci arkadaşları CHP’li vekillerle samimi gördüm. Dedim ya.. Eskişehir’de olanlar anında uçuyor Ankara’ya. Kal dediler kalmadım. Onlar Ankara CHP kongresine, ben de Eskişehir’e döndüm. Haftaya da onlar Eskişehir’e gelecekler. Kısmet olursa, Sakarıılıca kaplıcalarına gideceğiz. Tabi bir aksilik olmazsa.
Gelelim Eskişehir’de CHP’nin durumuna. Yarın Odunpazarı’nın çiçeği burnunda başkanı Erdal Çakıcıer’e kahvaltıya davetliyim. Zamanım olursa gideceğim. Hep yazıyorum. Erdal Çakıcıer deneyimli bir politikacıdır. Sanırım ön plana alacağı konuları sıraya koymuştur. Bir başka deyişle koyacaktır da..
Yerim mi? Yen mi dar?
Tepebaşı Hizmet Binası’nın yapıldığı günlere, pek çok bölüm tamamlandığı halde, Başkanlığın olduğu bölüm bir türlü tamamlanmamıştı. Bir gün dönemin Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu bize yeni makam odasını gösterirken, demişti ki “Vallahi tam iş bölümü yapamadım. Nereye ne koyacağım belli değil. Ön tarafta ayrı bölüm. Arkada ayrı odalar. Başkanlık makam odası kocaman. Hizmet binası içinde ayrı bir tesis gibiydi makam bölümü. Sonunda allandı pullandı ve makam odası olarak yarısı boş yarısı dolu kullanılmaya başlanmıştı. Ve bildiğiniz gibi Sarıoğlu başkanlığı bıraktı. Ve, aynı tesis Ahmet Ataç’a kaldı. Geçen gün Ataç hizmet binasının sakıncalı bölümlerini anlatırken dedi ki “Hiç böyle şey olur mu? Hizmet binası kullanılışlı değil yalnız Başkanlık bölümü 350 metre kare. Bu kadarına da pes demek lazım.”
Gerçekten ilginç. Durum onu gösteriyor ki, hizmet binası eskimeden tamir edilmedik yeri kalmayacak. Bunu yalnız Ataç söylemiyor, AKP’nin Belediye meclis üyeleri de konuşup “Oldu bir kere. Dönüşü yok”diyorlar..
Vatadaş soruyor
Hız kesiciler belli değil
Sanırız bun köşede birkaç kez yazıp, yetkilileri uyardık. Dedik ki “Kent merkezindeki hız kesicilerin bazıları çok yüksek. Bazıları belli değil. Araçlar buradan geçerken yukarıya sıçrıyor. Ama aldırış eden olmadı. Önceki gün bir okurumuz arayarak, “Ben Seylap Caddesi’nden ve Sakarya Caddesi’nden sürekli otosuyla gezen bir işadamıyım. Seylap Caddesi’nde iki yerde hız kesici var. Ama asfalt yol ile hız kesici aynı renkte. Aynı şekilde Sakarya Caddesi’nde ki hız kesiciyi de fark etmek mümkün değil. Bazı araçlar hız kesiciden geçerken ileri geri sıçrıyor. Ben sürekli, geçtiğim halde, hız kesicilerin yerini tam olarak göremiyorum. Hız kesicilerin boyanması gerekmez mi? Yada geceleri belli olacak bir şekle sokmak lazım değil mi?”diye sordu.
Okurumuza katılmamak elde değil. Madem hız kesiciye gerek duyuluyor. Hiç olmazsa, kurallara uygun olarak yapılsa ne olur değil mi? Bu işe trafik mi, belediyeler mi, kim bakacaksa baksın artık.
.