Durmadan aynı gazete iddialarına cevap vermek artık kabak tadı verse de Sakarya Gazetesi dedikodu ve asparagas habercilik anlayışına son vermemekte kararlı gözüküyor.
Dün okuduklarım deyim yerindeyse şok etkisi yarattı.
Bir taraftan Anadolu Gazetesi’nin manşetteki haberini farklı bir yöne çevirip, sözüm ona infial yaratma telaşı, diğer tarafta sabıkalı bir adamın hâkimlere ders verme, nutuk çekme yazısı. Bu kadarına da gerçekten pes.
Öncelikle bilmeyenler için olayı anlatayım. Anadolu Üniversitesi tarih bölümünde görev yapan öğretim üyesi Kemal Yakut Es TV’de gündönümü programına katıldı. Bu programda Suriye ile ilgili değerlendirmelerde bulundu ve izlenen dış siyasetin yanlış olduğunu, Türkiye dikkat etmezse emperyalist güçlerin böl, parçala taktiği ile Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti tescil edeceğini söyledi. Yani, “Bu siyaset yanlış ve zarar görmeden değiştirilmeli” dedi bir öngörüde bulundu. Bu bir istek ya da talep değildi. Bu bir tespit idi ve Suriye ile ilgili aşağı yukarı herkes böyle bir durum olabileceği konusunda söylemlerde bulundu. Ancak bu haber olarak Anadolu Gazetesi’nde yer bulunca malum Sakarya Gazetesi belden aşağı vuran anlayışın belki de en terbiyesizcesini yaparak kamuoyunu yanıltmaya çalıştı.
Haberi okumayan ya da bilmeyenlere sanki Anadolu Gazetesi “Kürt devleti tescil edilsin” istiyor gibi bir hava vermeye çalıştı. Doğrusunu bildiği halde toplumun hassas duyguları ile oynayarak Anadolu Gazetesi’ni hedef göstermeye çalıştı.
Malum hassas günlerdeyiz ve bu tür konularda ne olup bittiğini anlamadan provokasyonlarla birlikte pusulayı şaşıracak öfkeli kalabalıklara dönüşebilir, geri dönüşü olmayan bir yola girebiliriz. İşte Sakarya Gazetesi açık açık bunu yapmak istedi. Ha başarabildi mi? Elbette hayır. Çünkü çok şükür Eskişehir kimin ne kadar dürüst ve ne kadar vatansever olduğunu çok iyi biliyor. Birilerinin başkalarının ekmeğindeki gözünü de yaptığı her yatırımda ortaya attığı asılsız iddialarla kalkıştığı yıpratma çabasını da görerek her yerde kınıyorlar çok şükür.
Zaten Cumartesi ve Pazar günü Sakarya Gazetesi’ni alanlar. Hem manşetinde, hem köşe yazarlarının yazılarında, hem iç sayfalarında TEKZİP etmek zorunda kaldıkları haberleri görmüşlerdir. Yani asılsız iddialarda bulunduklarını ve yanlış haberler yaptıklarını yayınladıkları tekziplerle tüm kamuoyuna duyurmak zorunda kaldılar.
Zaten içlerindeki hırs ve gözü dönmüşlük bu yaptırım yüzünden tahmin ediyorum ki doruğa çıktı ki, yukarıda belirttiğim ayıp ötesi, vicdansızlık örneği ve gerçekle alakası olmayan bir haber yoluna girişmişler.
Kaldı ki gazetelerinde çalışan bir muhabirin terörist diye polise şikâyet edildiğini çok iyi bilen Sakarya Gazetesi önce kendine çeki düzen vermeli, gerekli kontrollerini yapmalı ve Vatanseverlik konusunda en son Anadolu Gazetesi’nin karşısına çıkmalı.
Hâkimlere dil uzatmak bu kadar kolaylaştı mı?
Bir başka önemli hususta. Sakarya Gazetesi’nin mahkeme kararları ve hâkimler, savcılar hakkında ileri geri rahat rahat yorum yapması ve köşe yazabilmesi. Mahkeme tekzip kararı veriyor, yayınlıyor ama yanına da durmadan bu kararı eleştiren yani bir mahkeme kararını kamuoyu önünde çürütmeye çalışan yorumlar yapılıyor bu iş bu kadar kolay mı?
Önüne gelen herkes her mahkeme kararında sonra özellikle kamuoyu önünde bu kararları eleştirme hakkını sahip mi? Bu gücü Sakarya Gazetesi’ne kim veriyor?
Gazete’nin Yazı İşleri Müdürü Hakkı Sağlam da tekzip kararına imza atan mahkeme başkanını köşe yazasın da eleştiriyor ve köşesinde “Yanlış karar” verdi diyerek kendini hukuktan ve hâkimlerden önde görüyor. Üstelik eski bir hikâye anlatarak Uyuyan Hâkim benzetmesi yapıyor ve onlara razıyız diyerek bu köşe yazısında Mahkeme başkanını köşe yazısında küçük düşürmeye çalışıyor. Bu hukuk tanımamazlık acaba geçmişte verilen ceza ve sabıkadan kaynaklı bir öç almamı merak ediyorum açıkçası, yoksa hukuk ve hâkimlere karşı bu kadar rahat eleştiri yapabilmek için cesaretten öte, akli melekeleri yitirecek bir nefret ve öfke olmalı insanda. Ama biz kimsenin kamuoyunu nezdinde hukuk ve karar vericileri hakkında onları küçük düşürmeye çalışan yazılar yazdıktan sonra bunların cezasız kalmayacağına sonuna kadar inanmaya devam ediyoruz.
Kendinize gelin, haddinizi bilin
Hem şahsım hem de terimin son damlasına kadar çalışmaktan gurur duyduğum bu kurum hakkında yaptıklarını artık edep sınırlarının da, gazetecilik anlayışının da çok çok ötesine taştı. Özellikle bir iş adamı olan Özgür Demirdaş hakkında yazdıklarınız sizin amacınızı zaten belli etmeye yetiyor ama bir an önce toparlanıp, kendinize gelmenizi tavsiye ediyorum.
Ne olacak sanıyorsunuz adamın girdiği her ihale, yaptığı her yatırımda şöyle diyorlar, böyle diyorlar diyerek çamur atmaya kalkarak nereye varacaksınız? Siz istemiyorsunuz diye iş adamları bu şehirde yatırım yapmayacak ya da yaparken size mi danışacak. Reklam mı alamıyorsunuz? Yoksa birilerinden rantınız var da o mu kesiliyor? Ya da karşınızdaki medya gücünün maddi olarak diğer yatırımlarla güçlenecek olması mı sizi bu kadar vicdansız yapıyor? Hayır, açık açık çıkın biz bu adamın para kazanmasını, bu medya grubunun büyümesini istemiyoruz deyin. En azından dürüstlükten kazanırsınız. Ama bu yolla her yer de antipati topluyor ve herkes tarafından kınanıyorsunuz. Artık o devir bitti. Tek gazete olup tüm pastayı yemenize kimse izin vermeyecek. Zirveye çıkmak kadar oradan inmek de bir onurdur. Kaybettiklerinizi hıncını almak için 65 yıllık birikime daha fazla zarar vermeyin. Gün gelecek sizlerde göreceksiniz ki, üç günlük şu fani dünyada bu yaptıklarınız karşınıza çıkacak. Ha çıkmazsa bunun ahreti var, orada bunların hesabını mutlaka vereceksiniz. Eğer Allah’a inanmıyorsanız orasını bilemem. Ama bildiğim tek şey haddinizi bilmezseniz, özellikle yasaları tanımamaya devam eder ve kendinizin ayrıcalıklı olduğunuzu düşünüyorsanız. Büyük zarar göreceğinize yüzde yüz iddiaya girebilirim.